Eylem planı şart

Kahramanmaraş merkezli depremlerin 1. Yıldönümünde, afet döneminde önemli rol oynayan akaryakıt sektörünün temsilcileri Enerji Petrol Gaz’a özel açıklamalarda bulundu. Sektör temsilcileri olası afet durumları için eylem planı oluşturulması konusunda hemfikir.

Geçtiğimiz yıl birçok insanın hayatını kaybetmesine neden olan ve asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin 1. Yıldönümünde ülkemizde o dönem yaşanan büyük acılar tekrar hatırlandı. Yaşanan bu büyük felakette birlik ve beraberliğin önemi bir kez daha anlaşıldı.

O dönem en önemli ihtiyaçlardan biri enerji ihtiyacıydı. Olası afet senaryoları için de enerji ihtiyacının çok önemli olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu. Akaryakıt sektörü büyük bir fedakarlık ve özveri ile depremden etkilenen şehirlerin destekçisi oldu. Enerjinin ulaşmadığı yerlerde dizel jeneratörlerle ısınma ihtiyaçları giderildi, akaryakıt bayileri birer sığınma noktasına dönüştü, bayilerin marketleri elzem rol oynadı. Tüm bunların yanında 1 yıldır ellerini afet bölgesinden çekmeyen dağıtıcı firmalar büyük bir fedakarlık gösterdi. Bunlardan daha önemli olansa, olası afetlere karşı bilinçli ve planlı olabilmek adına yeni düzenlemeler ve planlamalar yapılmaya başlandı. Konuya dair sektörümüzün görüşlerini ve değerlendirmelerini aldık. Sektör temsilcileri olası afet durumları için eylem planı oluşturulması konusunda hemfikir.

Petrol Sanayi ve Emobilite Derneği (PETDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem:

‘OLASI DEPREMLERE KARŞIN YAPILAN ÇALIŞMALARDA PETDER OLARAK ÖNEMLİ BİR ROL ÜSTLENMEKTEYİZ’

“Bundan tam bir yıl önce, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybetmiş olan vatandaşlarımızı rahmetle anıyor, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Bu şiddetli depremde elektrik ve doğalgaz altyapılarının hasar görmesinden dolayı bölgeye enerji kaynağı olarak akaryakıt ve LPG temini çok büyük önem kazandı. Arama kurtarma çalışmaları, jeneratörler, aş evleri, yaralıların ve acil ihtiyaç malzemelerinin ulaşımı, araçlarda barınma ve ısınma ihtiyacının karşılanması gerekiyordu.   Afet bölgesindeki arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere ihtiyaç duyulan akaryakıtın temini için tankerlerimizin, çalışanlarımızın ve yardım malzemelerinin bölgeye ulaşmasını sağlayan başta sektörümüzün düzenleyici kuruluşu EPDK olmak üzere, AFAD, kolluk kuvvetleri, ilgili diğer kamu kurumlarına ve katkıda bulunan bayilerimize ve yüklenicilerimize tekrar teşekkür ederiz. Bir daha böyle bir acının yaşanmamasını temenni ediyoruz.”

Ahmet Erdem, ayrıca “Depreme hazırlıklı olmak açısından da TOBB Petrol ve Petrol Ürünleri Sektör Meclisi çatısı altında, ilgili kamu kurumlarının ve petrol sektörünün paydaşlarının temsilcileri ile depreme bütüncül hazırlık kapsamında yapılmakta olan çalışmalarda da PETDER olarak önemli bir rol üstlenmekteyiz ve bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

6 Şubat depremlerinde PETDER üyesi şirketler akaryakıt istasyonlarının yanı sıra gezici istasyonlarla depremzedelerin akaryakıt sıkıntısını gidermeye çalışırken, binlerce tanker seferi ile birkaç gün içerisinde bölgeye yüz milyon litrenin üzerinde akaryakıt ikmali gerçekleştirdi. Ayrıca PETDER üyeleri ve çalışanları gerekli temel ihtiyaç ve yardım malzemelerini bölgeye ulaştırmak, deprem sonrası dönemde sosyal destek sağlamak gibi birçok faaliyette bulundu.

ADER Başkanı Cemil Direkci:

‘DEPREME HAZIRLIKLI OLMAK VE DEPREMDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPMAMIZ GEREKTİĞİNİ BİLMEK ZORUNDAYIZ’

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin ilk gününden itibaren derneğimiz üyesi dağıtım şirketleri deprem bölgesine gönderdikleri tanker seferleriyle bölgenin akaryakıt ihtiyacı ile jeneratör ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık.

Bunun yanı sıra bölgeye gönderilen nakdi yardımlar, gıda, kıyafet, hijyen ürünleri, ilaç, tıbbi malzemeler, elektrikli ısıtıcılar, jeneratör gibi temel ihtiyaç malzemeleri ile konteynır, çadır, battaniye gibi barınma ihtiyacını karşılamaya yönelik yaşamsal malzemeleri de bölgeye ulaştırmaya gayret ettik. Asrın felaketi olarak nitelendirilen böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması en büyük dileğimiz elbette ama hayatın gerçeği olan depreme de hazırlıklı olmak ve depremden korunmak için neler yapmamız gerektiğini bilmek zorundayız. Bu kapsamda üyesi olduğumuz topluluklar ve sektör meclisimizin de çalışmalarını yakından takip ediyor, üzerimize düşen görevleri seve seve yapmaya hazır olduğumuzu her defasında beyan ediyoruz. Yaralarımızı ancak birlikte sarabiliriz.

PÜİS Başkanı İmran Okumuş:

‘AKARYAKIT İSTASYONLARI VATANDAŞLARIMIZ İÇİN BİRER SIĞINAK, SAĞLIK OCAĞI, İBADETHANE, AŞEVİDİR’

Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz binlerce vatandaşımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum. Depremin acısını hala içimizde hissettiğimizi ve deprem bölgesindeki yardım çalışmalarımıza devam ettiğimizi ifade etmek istiyorum.

11 ilimizde büyük can kayıplarına ve tahribatlara neden olan 6 Şubat depreminde, aynı gün biri 7.7 şiddetinde, diğeri ise 7.6 şiddetinde çok büyük iki deprem yaşandı.  Binaların yerle bir olduğu, elektrik ve doğalgaz altyapılarının devre dışı kaldığı, yollarda ulaşımı etkileyecek boyutlarda hasarların meydana geldiği bu deprem ülkemizin en acı günlerinden biri oldu.

Bu kadar büyük tahribatlara neden olan 6 Şubat depreminde 11 ilde bulunan toplam 2 bin 3 akaryakıt istasyonundan sadece 15’i önemli zarar gördü. Bazı akaryakıt istasyonlarında ise binaların duvarlarında çatlaklar, sıva dökülmesi, beton sahasının çatlaması gibi küçük hasarlar oluştu. Akaryakıt istasyonlarının depremden az hasar görmesinin nedeni istasyon sahasında bulunan binaların tek ya da en fazla iki katlı olması ve kanopilerin eskisi gibi betondan değil, demirden yapılmasıdır.

Bunun dışında mevzuat uyarınca akaryakıt tanklarının tümü zaten yer altında bulunuyor. Yeni tanklar ise çift cidarlı yüksek güvenlikli tanklardır.

Diğer yandan akaryakıt istasyonları çok tehlikeli işyeri sınıfında yer aldığı için iş sağlığı ve güvenliği açısından ciddi önlemler alınıyor.  Dolayısıyla akaryakıt istasyonları genel olarak depreme karşı dirençli yapılar. Ancak depreme karşı alınması gereken tedbirleri asla elden bırakmamalıyız. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 9 Mart 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Zemin ve Temel Etüdü Uygulama Esasları ve Rapor Formatına Dair Tebliği” akaryakıt istasyonlarını da kapsıyor. Tebliğde, birçok önlemin yanı sıra bölgesel deprem özelliklerini de kapsayan zemin araştırmaları yapılması da öngörülüyor. Akaryakıt istasyonları Tebliğ uyarınca 3. Kategoride yer alıyor.

Öte yandan, çok yakın bir tarihte yaşadık. Deprem etkileri bakımından büyük felaketlere yol açabiliyor. O nedenle bizlerin de hazırlıklı olması lazım. İstasyonların depreme karşı daha dirençli olması için, istasyon yapılarının, kanopilerin, tonozların ilgili standartlara uygun inşa edilmesi ve istasyon inşasında kullanılan tüm sistemlerin, emniyet ekipmanlarının uygun tasarım ve malzeme kullanılarak tesis edilmesi gerekiyor. Öte yandan alt yapı boruları ile bağlantı elemanlarının depremin etkilerine karşı dayanıklı ve uzun ömürlü olması lazım. Bir başka husus ise akaryakıt istasyonlarının sadece akaryakıt ihtiyacını karşılayan yerler olmanın ötesinde, insanların çok farklı ihtiyaçlarını karşılayabildikleri sosyal alanlar olmasıdır. Depremde akaryakıt istasyonlarının ne kadar önemli olduklarını bir kez daha gördük.

Deprem bölgesindeki meslektaşlarımız kendileri de depremzede olmalarına rağmen, akaryakıt ikmalinin kesintisiz sağlanması için canla başla çalıştılar. İstasyona gelen her vatandaşın ihtiyacını karşılamak için seferber oldular. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız akaryakıt istasyonlarına sığındılar. İnsani ihtiyaçlarını istasyonlarda giderdiler. Kara kışın ortasında istasyonlar vatandaşlarımız için sığınacak birer yuva oldu. O yüzden akaryakıt istasyonlarını sadece birer ticari işletme olarak görmek çok yanlış. Akaryakıt istasyonları aynı zamanda vatandaşlarımız için birer sığınak, sağlık ocağı, ibadethane, aşevidir.

Devletimizin ve vatandaşlarımızın akaryakıt istasyonlarına bu açıdan bakmaları da bizim için önem arz ediyor.

TABGİS Başkanı Murat Bilgin

‘SEKTÖR OLARAK AFET SÜRECİNE GAYET HAZIRDIK VE KENDİ AÇIMIZDAN SÜRECİ ÇOK İYİ YÖNETTİK’

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen deprem felaketinde çok büyük acılar yaşandı. Biz de TABGİS olarak üyelerimizi kaybettik ne yazık ki. Bu felakette tüm kaybettiklerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

Depremde sektörümüz sınıfı geçti diye düşünüyorum. Tam bir organizasyonumuz yoktu belki ama herkes elini taşın altına koydu.

Dağıtıcısıyla, depocusuyla, bayisiyle, sektör tek vücut gibi hareket etmeyi başardı. Bunun yanında EPDK’nın aldığı kararlar da çok önemliydi. Bu kararlar önümüzü açtı. Mesela hemen aynı gün deprem bölgesine ikmal yapacak tankerlere öncelik tanındı, deprem bölgesinde elektrik kesintisi yaşanmaması, olası bir kesinti halinde sorunun hızla giderilebilmesi için ilgili bütün dağıtım ve tedarik şirketleri ile görüşüldü. İstasyonların otomasyona bağlı kalmadan mal tedarikinde bulunmaları sağlandı. Bundan sonrası için de dilerim ki böyle bir afet yaşanmaz ama doğal afetler bulunduğumuz coğrafyanın ve dolayısıyla hayatımızın bir gerçeği ve bununla ilgili şimdiden TOBB Petrol Meclisi içerisinde yapılanmaya başlıyoruz.

Bu işin amacı bir eylem planı oluşturmak ki afet anında zaman kaybetmeden daha iyi organize olalım. Eylem planının uygulanmasında sektörün hatta EPDK’nın dışında gelişen etkenler elbette olabilir ama bu etkenler de iyi yönetildiği takdirde yardımların ulaştırılması, afet bölgesinin gerekmesi halinde tahliye edilmesi, sağlık ve güvenlikle ilgili her konuda tüm araç parkına ve lojistiğe ihtiyacı olan akaryakıt teminini gerektiği gibi sağlayabilelim.

Örneğin; 6 Şubat sürecinde en büyük problemi trafik yoğunluğundan yaşadık. Yollar kullanılamaz hale geldiği için araçlarımızı istediğimiz zaman istediğimiz şekilde sevk edemedik. Bir koordinasyonsuzluk vardı. Bazı yerlere çok fazla tanker giderken bazı yerlere hiç tanker gidemedi.

Aslında biz sektör olarak gayet hazırdık ve süreci kendi açımızdan iyi yönettik ama ihtiyacın nerede olduğunu tespit etme açısından problemler yaşadık. Bu bakımdan özellikle afet anlarında bir kriz masası etrafında doğru zamanda doğru adımlarla hareket etmemizi sağlayacak bir eylem planımızın muhakkak oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz.

En büyük dileğimiz böyle bir afetin tekrar yaşanmaması tabi ki ama biz deprem ülkesinde yaşıyoruz, dolayısıyla bundan sonraki olası durumlara karşı mutlaka daha hazırlıklı olmamız, daha iyi çalışmamız lazım.

Kadoil Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve ADER Başkan Yardımcısı Nergiz Kadooğlu Çifçi:

‘AFETLERE HAZIRLIK AÇISINDAN ÜLKE VE SEKTÖR OLARAK ÖNÜMÜZDE DAHA UZUN BİR SÜREÇ VAR’

Doğal afet denilince aklımıza ilk gelen genellikle deprem oluyor. Halbuki Türkiye, pek çok afet türünün sıklıkta yaşandığı bir ülke. Hemfikir olduğu konuysa depremin bu ülkenin bir gerçeği olduğudur. Deprem, heyelan, sel, çığ gibi birçok doğa kaynaklı afetin yanı sıra jeopolitik konumu nedeniyle beşeri kaynaklı afet diye adlandırdığımız insani krizlerle de sıkça karşı karşıya kalabiliyoruz. İnsani krizlerin ve afetlerin risklerini ölçmek ve sıralayabilmek amacıyla oluşturulan risk yönetimi endeksine göre Türkiye, Küresel Risk Endeksi’nde 191 ülke arasında 45’inci sırada yer alıyor. 5,0 endeks puanı ile “yüksek risk” grubundaki ülkeler arasında bulunuyor. Geçen yıl yaşadığımız yüzyılın felaketi ise bize doğal afetlere hazır olup olmadığımızı her yönü ile ortaya koydu.

Milletçe çok zorlu zamanlar geçirdik. Ülke ve sektör olarak önümüzde de daha uzun bir süreç var. Bizler holding gücümüzü kullanarak olay anından itibaren öncelikle sokaklarda kalan veya çeşitli yerlere sığınan vatandaşlarımıza sıcak çorba başta olmak üzere yemek hazırlamaya ve hızla bu bölgelere sevk etmeye başladık. Daha sonra değişik noktalarda vatandaşlarımıza hizmet veren çeşitli merkezlere yemek göndererek farklı noktalardan dağıtımını da sağladık. Diğer tarafta barınma ihtiyacı olan vatandaşlarımız için çadırlar kurarak onların buraya naklini ve uzun soluklu konaklama imkanlarını sağlarken sağlık ekibiyle bu vatandaşlarımızın sağlık kontrollerini gerçekleştirdik. Çadırlarda zorlu hava şartlarından etkilenmemek adına halı, soba, yatak ve diğer ihtiyaçların organizasyonunu öncesinde karşıladık. Burada barınacak vatandaşlarımızın her türlü günlük ihtiyaçlarını karşılayacak imkanları oluştururken çocuklar içinde oyun alanı hazırladık.

İstasyonlarımızın alt yapısını güçlendirirken yakıt sıkıntısı yaşanmasın diye bu istasyonlarımızın stok güncelleme bilgisi için bir yazılım gerçekleştirdik. İstasyonlarımızın sosyal tesislerini vatandaşlarımızın kullanımına açtık. Özel sektör ve sivil toplum kuruluşları bu süreçte inanılmaz dayanışma gösterip gözlerimizi dolduran yardım kampanyalarının kahramanı oldular. Türkiye çok büyük, potansiyeli çok yüksek bir ülke. Elimizdeki gücü daha etkili kullanabilmek için kamu, sivil toplum ve özel sektörün el ele vererek yürüyeceği uzun bir yol olduğunu düşünüyorum.

 “ÖN KOŞUL, UNUTMAMAK VE SÜREKLİ HAZIR KALMAK”

Geçtiğimiz yıl yaşadığımız deprem felaketinden çıkardığımız derslerin, tüm faaliyetlerimizde hazırlıklı olmamızı sağlaması gerek. Öncelikle farkındalığımızı artırmak lazım, çünkü ancak farkındalık bizim hazırlıklı olmamızı sağlayacaktır. Deprem bu ülkenin bir gerçeği, ona engel olamıyoruz ancak depremde sağlam kalacak altyapıyı oluşturmamız gerek.

Kriz anlarında geçerli olacak görev ve sorumlulukları net olarak belirlemeli ve kritik çalışanlar için hızlı iletişim ve uzaktan çalışma teknolojilerine yatırım yapmaya devam etmeliyiz. Bunun yanı sıra alternatif tedarikçiler ile iletişim, farklı lojistik senaryoları, doğru planlama, iyi ve kesintisiz bir tedarik zinciri yönetimi sağlamalıyız.

Tüm bunları gerçekleştirebilmek için ön koşul, unutmamak ve sürekli hazır kalmak diyebiliriz.

Hazır olmak ve hazır kalmak demişken, akaryakıt sektörü olarak aramızdaki anlaşmazlık ve çekişmeleri bir kenara koyarak bizi nasıl bir geleceğin beklediğini ve bu geleceğe nasıl hazırlanacağımızı ortak platformlarda konuşmalıyız. Akaryakıt ve LPG bugün olduğu gibi yarın da Türkiye’nin gelişmesini ve ilerlemesi destekleyen en önemli sektörlerden biri olmaya devam edecektir. Özellikle afet bölgesinde arama kurtarma çalışmalarının başlayabilmesi için  kesintisiz şekilde bölgeye akaryakıt ulaştırmak en büyük önceliğimiz olmadır. Başta hastanelerimiz olmak üzere elektriğin kullanılamadığı yerlerdeki jeneratörlerin sürekli çalışması ve ulaşımın sürdürülebilirliğinin bozulmaması hayati önem taşımaktadır.