
Petrol Ofisi Grubu sponsorluğunda düzenlenen ‘Türkiye Akaryakıt Piyasaları Oturumu’nun moderatörlüğünü Enerji Petrol Gaz Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Gözde Emlik yaptı. ADER Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öztürk’ün, PÜİS Başkanı İmran Okumuş’un, TABGİS Başkanı Murat Bilgin’in ve PETDER Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Meral’in konuşmacı olduğu oturumda sektörün sorunları derinlemesine tartışıldı.
Petrol Ofisi Grubu sponsorluğunda düzenlenen ‘Türkiye Akaryakıt Piyasaları Oturumu’nun moderatörlüğünü Enerji Petrol Gaz Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Gözde Emlik yaptı. ADER Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öztürk’ün, PÜİS Başkanı İmran Okumuş’un, TABGİS Başkanı Murat Bilgin’in ve PETDER Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Meral’in konuşmacı olduğu oturumda sektörün sorunları derinlemesine tartışıldı.
Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği (ADER) Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öztürk
‘Sektörün tüm kurumları koordineli şekilde hareket etmeli
Bugün sizlerle, 2024 yılı itibarıyla sektörümüzün karşılaştığı bazı zorluklar ve gündemimizdeki önemli bir konu, Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) hakkında görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Sektörümüze yön veren tüm kurumların ve paydaşların, koordineli şekilde birlikte karar alarak hareket etmeleri son derece önemlidir. Bu konuda en yakın örneği maalesef yılın başında yaşadık. Rafinerilerin satış politikalarındaki değişiklik, olumsuz bir etki yaratarak, tüm bayi ve müşteri sözleşmelerinin yeniden yapılmasına neden oldu. Ayrıca, bayilerle dağıtıcılar arasında yaşanan sorunlar hukuki zemine taşındı.
Akaryakıt dağıtım sektörünü etkileyen bir başka önemli konu ise dağıtım şirketleri ile bayiler arasındaki sıkı ilişkidir. Et ve tırnak gibi birbirine bağlı olan bu iki taraf, istasyon maliyetlerini artıran çeşitli unsurlar ile karşı karşıya kalmaktadır. Otomasyon maliyetleri, LPG sorumlu müdürü, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlığı gibi yükümlülükler, nakliye personel giderleri gibi kalemler, tüm bu maliyetleri artıran faktörlerdendir. Bunun yanı sıra, işletme maliyetleri de yüksek seviyelere ulaşmış durumda ve fonlama maliyetleri de oldukça büyük bir yük teşkil ediyor.
Özellikle kredi kartları ile yapılan ödemeler, sektördeki satışların yüzde 70’ini oluşturuyor. Ancak, tüketicilerin ekonomik koşullarındaki zorluklar nedeniyle kredi kartıyla ödeme oranı her geçen gün artmaktadır. Fonlama sorunları nedeniyle tüm sektör, erken tahsilatı tercih etmektedir. Ayrıca, sektörümüze özel olarak personel maliyetleri, yakıt maliyetleri ve otoyol ücretleri de giderlerimizi artıran unsurlar arasında yer alıyor.
“TOPTAN SATIŞLARDA TİCARİ KOŞULLARA UYULMADIĞINA ÜZÜLEREK ŞAHİT OLUYORUZ”
Ülkemizin genelinde, pompa fiyatları belirlenirken büyük bir tutarsızlık söz konusu. Rekabetçi piyasa, bu konuda adım atılmasını zorlaştırıyor. Sektörün aşırı değişmesi, uzun vadede faydadan çok zarar getirecektir. Örneğin, 2024 yılı ocak–temmuz döneminde benzindeki yüzde 17,42’lik büyüme ve motorindeki yüzde 1,22’lik daralma, yeterince açıklığa kavuşturulamamıştır. Ayrıca, “dış satış” olarak bilinen toptan satışlarda da ticari koşullara uyulmadığına üzülerek şahit oluyoruz.
Akaryakıt sektörü içinde bir oyuncu olarak, dağıtım şirketleri ile bayilerin gelirlerini artıracak iş birliklerinden bahsetmek isterdim. Ne yazık ki mevcut koşullar altında bu mümkün olmamaktadır.
Şimdi de gündemimizdeki Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’ne değinmek istiyorum. Kaçak ve kayıt dışı akaryakıt ürün satışı, ekonomimize büyük kayıplar yaşatmaktadır. Ancak, 2023 yılında kabul edilen Petrol Piyasası Kanunu ile bu sorunun önüne geçilmiştir. Sayaç uygulamaları, 7/24 izleme sistemleri ve yeni nesil ödeme kaydedici cihazlarla bu düzenlemeler uygulanmaya başlanmıştır. Ayrıca, 2011 yılında istasyonlara otomasyon yapıldı, e-irsaliye ve e-fatura yatırımları gerçekleştirildi. Kayıt dışı çalışan şirketlerin lisansları iptal edilerek, teminat verme zorunluluğu getirildi ve ticari kısıtlamalar uygulandı.
Tüm bu tedbirlerin ardından, elektrikli araçların üretimi ve satışa sunulmasına rağmen, yıllar itibarıyla benzin satışları yüzde 50, motorin satışları ise yüzde 125 oranında artmıştır. Ayrıca, 1 Ocak 2025 itibarıyla devreye girecek yeni düzenlemeler hakkında yapılan toplantılarda bayilerimizin henüz bu değişikliklere hazır olmadığını üzülerek gözlemliyoruz. Bu düzenleme ile ortaya çıkacak maliyetlerin, dolaylı olarak son tüketiciyi de etkileyeceği kesindir. Proje kapsamında, her bir istasyon için 20.000 ile 40.000 dolar, araç başına ise 2.000 TL yatırım yapılması gerekecek. Bu durum, 12.500 istasyon ve 8 milyon ticari araç için büyük bir harcama anlamına gelmektedir.
kapsama alındığından, istasyonlara yeni sistemlerin kurulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Ancak, özel araçların bu kapsama alınması, tebliğ maksadıyla uygun görülmemektedir. Toplamda 30 milyon araca kurulum yapılması gerekecek ve bu, yaklaşık 65 milyar TL ve 2 milyar dolar gibi yüksek bir maliyet anlamına geliyor. Bahsedilen rakamlar, şu anki fiyatlarla yapılan hesaplamalar olup, yeni yılda yüzde 50 oranında bir artış beklenmektedir. Bunun yanı sıra, bu yalnızca kurulum bedelini kapsamakta olup, yıllık sistem abonelik ücretleri dahil edilmemiştir. Bu yüksek maliyetler, özellikle akaryakıt satışı düşük olan kırsal bayiler için büyük bir engel teşkil etmektedir.
ADER olarak, kayıt dışı ile mücadeleye her zaman tam destek veriyoruz. Ancak, yeni yazar kasalarının yeni kullanılmaya başlandığı bir dönemde, bu düzenlemelerin etkilerinin iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu tür düzenlemelerin ülke ekonomisine katkıları ne olacaktır? Eğer başarısız olmuşlarsa, bu düzenlemelerin tekrar gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Son olarak, sektörde yaşanan şirket birleşmelerinin, tüm taraflar ve çalışanlar için hayırlı olmasını diliyorum.
Petrol Sanayi ve Emobilite Derneği (PETDER) Yönetim Kurulu Üyesi Yiğit Meral
‘Bu marjların net kâr marjı olması, tüm sektörü rahatlatırdı’
Öncelikle kâr marjı meselesine değinmek istiyorum. Gerçekten de bayilerimiz için bu marjların bir net kâr marjı olması, tüm sektörü rahatlatacak bir durum olurdu. Ancak maalesef, kâr marjlarının altında yatan maliyetler göz önünde bulundurulmadan konuşuluyor.
Örneğin, dağıtım şirketlerinin ulusal stok tutma maliyetleri şu anda yüzde 3 civarında. Kredi kartı komisyonları da bayi tarafından yüzde 3 ile yüzde 3,5 arasında. Tüm bunları topladığımızda, aslında yüzde 10’luk bir marjın sadece ilk masraflar için gittiğini görüyoruz. Bu durumu daha da karmaşıklaştıran birçok unsur var; otomasyon masrafları, teminat mektupları, filo indirimleri ve biyoyakıt gibi. UTTS konusu ile ilgili yaşadıklarımızı paylaşmak istiyorum. 5 Ekim 2023 tarihinde tebliğ çıktığında, cep telefonlarında yükleniyor dediğinizde, ne yükleniyor diye bakıldığında, aslında bol sıfırlı bir şey yükleniyor. Hangi hesaplamayı yapacağımızı, hangi masrafları çarpıp böleceğimizi karıştırıyoruz. Burada karşımıza çıkan rakamlar gerçekten akıl almaz boyutlara ulaşabiliyor.
Bunlar sektörde büyük maliyet yükleri oluşturuyor. Bu tür bir yük sektörü kaldıramaz. Sonuç olarak, sektör daha uzun süre bu olumsuz etkileri gidermek için çabalarını artırmak zorunda kalacak. Ancak, bu tür bir maliyet artışı, kâr marjları ve maliyet indirimleriyle yok edilemez. Üzülerek belirtmeliyim ki, burada kamuyla sektör arasındaki kopukluk, sorunları daha da büyütüyor. Vatandaşlar olarak, dağıtım sektörü veya bayi olarak değil, bir vatandaş olarak da bu maliyetleri görmek çok üzücü.
“DAHA FAZLA BİRLEŞME VE OPTİMİZASYON GÖRÜLECEKTİR”
Dış satışlarla ilgili yeni mevzuatlar da söz konusu. Burada satış kanallarında değişiklikler olacak ve buna uyum sağlamamız gerekecek. Ayrıca, UTSS ile ilgili taahhütname meselesi de gündemde. Taahhütnameleri imzalama yetkimiz olmadığından, büyük uluslararası firmalar olarak bunu yerine getirmemiz mümkün değil. Şirketlerin bütün bilgilerini içeren bir taahhüt verebilmek, bizim için çok zor. Ama umudumuzu kaybetmeyeceğiz, lobi faaliyetlerimizi sürdürerek bu olumsuz etkileri azaltmayı hedefleyeceğiz.
Sektördeki birleşmeler ve ölçek ekonomisi uygulamaları, sektörü daha sürdürülebilir kılacaktır. Sektör bu şekilde devam ederse, daha fazla birleşme ve optimizasyon görülecektir.
Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası (TABGİS) Başkanı Murat Bilgin
‘Sorun çözülmezse, tüm sektörün aynı şekilde çözüm araması gerekecek’
Bugün sizlere UTTS (Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi) hakkında yaşadığımız bazı zorluklardan ve bu sistemin sektörümüze olan etkilerinden bahsetmek istiyorum. UTTS, aslında bir sunum konusu olmaktan çok, konuşarak çözebileceğimiz bir durum haline gelmiş durumda. Ancak, maalesef şu anda bizim için ciddi bir problem. Açıkça söylemek gerekirse, UTTS başımıza bela oldu. Bu durumdan çekinmeden bahsediyorum. Geçtiğimiz iki-üç ayda maliyetler ve kullanım şekilleri netleşmeye başlayınca itirazlarımız da arttı.
Öncelikle şunu soruyorum: Eğer UTTS sistemi gelecekti, o zaman neden yeni nesil ÖKC (Ödeme Kaydedici Cihaz) kullanmaya başladık? Neden bu yatırımı yaptık? Bir yandan yeni nesil ÖKC’ler için yatırım yaparken, birden bu sistemle karşılaşıyoruz. Dahası, yeni nesil ÖKC’lerin taksiti geçtiğimiz ay bitti. Ve biz bir anda UTTS ile tanıştık. Bu sorular arka arkaya geliyor ve henüz net cevaplar alabilmiş değiliz.
Bir diğer önemli sorumuz ise neden yeni nesil ÖKC’lerin içindeki timleri kullanmıyoruz? Bu konuda Darphane ile görüşmelerimiz devam ediyor, ancak maalesef kamu sektörü iş birliği burada sınıfta kalmış durumda. Darphane farklı taraflarla ayrı ayrı konuşmuş, bu yüzden herhangi bir koordinasyon sağlanamamış. Bunu da Darphane Genel Müdürüne söyledim: “Bizi hiçbir toplantıya çağırmadınız, sorularıma cevap vermediniz. Çekincelerimiz hala devam ediyor” diye.
21 Eylül’de yayımlanan yeni tebliğle kapsam biraz daha genişletildi. Trafiğe çıkan bütün araçlara bu sistemin takılacağı bildirildi. Bu da yaklaşık bir milyon akaryakıt pompasının bu sisteme dahil olacağı anlamına geliyor. Ama nasıl yapılacak, kim tarafından yapılacak, bunlarla ilgili henüz herhangi bir bilgi yok. Montajı yapacak firmaların bile malzemeleri yeni alındı ve yetişip yetişmeyeceği belli değil. Ayrıca, her bayi 50 bin lira katılım ücreti ödeyecek ve bu ücret enflasyona göre her yıl artacak.
Geçtiğimiz günlerde iki dava açtık. Birincisi, imzalamaya imtina ettiğimiz bir taahhütnameyle ilgiliydi. Hiçbir tüccar bunu imzalayamaz, çünkü maddeleri oldukça ağır. Ancak, Darphane ile yapılan görüşmeler sonucunda, 12 madde iptal edildi ve 7 maddeye düşürüldü. Fakat biz bu 7 maddeye de karşıyız. Kaybı engellemek amacıyla yapılan bu düzenleme neden bu kadar genişletildi? Bu konuda da itiraz ettik. Kamusal zarar burada büyük bir sorun oluşturuyor.
Bir başka önemli nokta ise, ödeme sistemleriyle ilgili düzenlemelerdir. UTTS, akaryakıt istasyonlarının ödeme sistemlerini tanımlarken, 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri ve Ödeme Hizmetleri Kanunu kapsamında bir tanım yaptı. Bu, sistemin ilerleyen dönemde bize komisyon ödeyen bir yapı oluşturacağı anlamına geliyor. Bu durum, rekabete aykırı ve bizim sektörümüz için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Geçtiğimiz ay, sistemlerimizi kullanıp kullanamayacağımız konusunda bir soru sorduk. Ancak, mevcut antenlerimizi ve sistemlerimizi kullanma imkânımızın olmadığını öğrendik.
Bütün bu sorunlarla ilgili girişimlerimiz devam ediyor. Ancak, bir an önce çözüm bulmamız gerektiğini düşünüyoruz. Eğer sektör olarak bir araya gelir ve bu sorunları birlikte ele alırsak, belki de bu problemlere daha hızlı bir çözüm bulabiliriz.
Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Başkanı İmran Okumuş
‘Sektörün en büyük sorunu, bölünmüşlük ve ötekileştirilmişliktir’
PÜİS olarak, UTTS konusunda yapılan toplantılara hiç katılmadık. Davet de aldık, ancak ben temsil ettiğim üyelerim adına şunu belirttim: “Kabul etmediğimiz bir uygulamayı, sektöre zorla dayatmak isteyen bir sistemin içinde tartışmaya girmeyeceğim.” Darphane Müdürü ile bir görüşme gerçekleştirdim. Türkiye genelinde 12.663 lisanslı akaryakıt istasyonu var ve 34 dağıtım şirketi bulunuyor. Ancak, UTTS’ye başvuran istasyon sayısı şu anda sadece 2 bin 324. Bunların bin 220’si, 50 bin TL’lik hizmet bedelini ödeyerek başvuruda bulunmuş durumda. Bu durumu, “haraç” olarak nitelendiriyorum, çünkü bayilerden bu parayı almak zorunda bırakılıyorlar.
Peki, kimler bu başvuruları zorunlu kılıyor? Dağıtım şirketleri. Onlar, bayilerimizi UTTS’ye başvurmaya zorluyor. Biz bu durumu kabul etmiyoruz ve sektörün paydaşlarına, bayileri zorlamamaları yönünde ricada bulunuyoruz. Bugün, sektörün en büyük sorunu, bölünmüşlük ve ötekileştirilmişliktir. Bu, sektörde kaos yaratıyor.
PETDER, bu konuda çok güzel bir savunma yapmış. Öne sürdükleri gerekçelerde, akaryakıt sektörünün maliyetlerini göz ardı eden bir tutum sergiliyorlar. Bugün, Türkiye’de bazen akaryakıt istasyonlarının 7 TL indirimli fiyatla yakıt sattığı görülüyor. Kamuoyu, bize inanmayacak durumda. Çünkü biz zarar ettiğimizi söylüyoruz, ancak bir yandan da kaçakçılıkla suçlanıyoruz.
Bu sisteme dair, devletin yaptığı düzenlemeler sektörü tekelleştiriyor. 3-4 şirkete verilmiş olan bu ihaleyle, tüm sektörün kontrolü elinde toplandığında, bayiler ve dağıtıcılar olarak bizler büyük bir tehdit altına gireceğiz. Bunun en büyük örneği TURPAK’ın aldığı ihale. Bu tekelleşmeyle, 3 yıl sonra belki 5 yıl sonra sektörün tamamen tek bir elin denetiminde olacak.
Bizim bu noktadaki mücadelemiz, bu sistemin sektöre zarar verdiğini tüm kamuoyuna kanıtlamak. 50 bin lira gibi büyük bir meblağı, sadece bu sisteme ödüyoruz ve bunun karşılığında hiçbir fayda sağlamıyoruz. Sistemi kuran ve denetleyen şirketler, bizden para alıyorlar, ancak bayilerin bundan nasıl bir yarar sağladığı belli değil.
Bütün bu sistemin içinde bizlere önerilen 50 bin TL’lik bir ödemenin sektöre katkısı yok. Aksine, sadece bu yükü bizlere bindiriyor. Bununla birlikte, sistemin hayata geçmesiyle ilgili sorunlar devam ediyor. Entegre etme yetkisi verilen şirketler, bu sorunu çözmekte gecikiyorlar.
Şimdi, sektörümüzde bir diğer kritik konu da maliyetler. Akaryakıt sektörünün maliyetleri sadece rafineri çıkış fiyatından ibaret değil. Kredi kartı komisyonları, nakliye maliyetleri gibi birçok ek giderimiz var. Nakliye marjı, aslında bir maliyet olmalıdır. Ancak, bazı paydaşlar bu konuda hala anlayışsızlık gösteriyor. Bunun yanında, bu durumu düzeltmek için PETDER, ADER, TABGİS ve PÜİS gibi kurumlarla birlikte hukuki yollara başvurmayı düşünüyoruz.
KDV ve ÖTV’nin düzenlenmesiyle, sektörümüzün kaçakçılıkla mücadelesi daha verimli hale gelecektir. Bunu çözmek için biz PÜİS olarak, her platformda sektörün tek ses olması gerektiğini savunuyoruz.
Tek çözüm birlikte hareket etmektir. Eğer sektördeki tüm paydaşlar el birliğiyle hareket edersek, karşımıza çıkan her türlü sorunu çözebileceğimize inanıyorum. Bu sistemin yanlışlıklarını hep birlikte ortadan kaldırmalıyız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nde konuştu12 Kasım 202416:07 Adana’daki iki maden sahası için ihale düzenlenecek12 Kasım 202409:14 Sıvılaştırılmış ve Sıkıştırılmış Doğal Gazcılar Derneği Başkanı yeniden Serkan Hotoğlu seçildi26 Mart 202517:31 Antalya’da yüksek enerji verimliliğine sahip, çevre dostu organize tarım bölgesi için çalışmalara başlandı26 Mart 202517:05 Yunanistan’a göre Chevron, Girit’in güneyinde hidrokarbon aramak istiyor26 Mart 202515:54 ŞA-RA’dan Adana’ya güneş enerjisi yatırımı26 Mart 202514:53 Schneider Electric, ABD’de enerji ve yapay zeka sektörlerine 700 milyon dolardan fazla yatırım yapacak26 Mart 202514:52