Akaryakıt sektörünün sorunlarına Büyük Bayi Buluşması’nda çözüm arandı

Akaryakıt sektörünün sorunlarına Büyük Bayi Buluşması’nda çözüm arandı

16. Petroleum Istanbul Fuarı 16-18 Mart 2023 tarihlerinde Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Yoğun katılımla gerçekleşen Fuar’da Petroleum Akademi alanındaki oturumlara da ilgi yoğundu. Özellikle Fuar’ın ikinci günü düzenlenen Büyük Bayi Toplantısı’na akaryakıt sektörünün paydaşları yoğun katılım gösterdi. Enerji Petrol Gaz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Emin Kaya’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda PÜİS Başkanı İmran Okumuş ve TABGİS Başkanı Murat Bilgin konuşmacı olarak yer aldılar.

PÜİS Gençlik Konseyi Başkan Yardımcısı Arslan Kaya

‘SEKTÖRÜMÜZÜN GELECEĞİ İÇİN MÜCADELEMİZ DEVAM EDİYOR’

67 yılında kurulan sendikamız, Genel Merkez, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu,15 Bölge Başkanlığı, Yüksek İstişare Konseyi, Gençlik Konseyi, 81 İl Başkanı, 922 İlçe Başkanı ve 9 bini aşkın kayıtlı akaryakıt istasyonuyla Türkiye’nin en büyük ve teşkilatlı Petrol İş Verenler Sendikası. Üyesi bulunduğumuz Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nda da Sayın Genel Başkanımızın yönetimde bulunması sebebiyle sektörümüz temsiliyet bulmakta. PÜİS olarak sektöre önemli kazanımlar sağladık. Elektronik satışlarda bayilere yansıtılan tutarların dağıtıcılar tarafından ödenmesine katkı sağlayarak, bayilerin bu maliyetten kurtulmasını sağladık. Yine girişimlerimiz sonucunda dağıtıcı tarafından sadakat kart, indirim kart ve çeşitli uygulamalarla yapılan indirimlerin bayi marjından değil, dağıtıcı marjından karşılanmasına olanak sağladık. Uzun yıllardır sektörün kanayan yarası olan on numara yağ, jet yakıtı ve buna benzer akaryakıt dışı ürünlerin sektörde pazarlanmasına ve kullanılmasına engel olacak çalışmalara katkı sağladık.Uygulanması uzun yıllardır beklenen ihtar mekanizması getirilmesi için verdiğimiz mücadele sonucunda petrol piyasasında 35, LPG piyasasında 18 fiil uyarı kapsamına alındı.Ülkemizdeki birçok banka ile protokol imzalayarak akaryakıt bayilerinin kredi kartı komisyonlarının düşürülmesini sağladık. Diğer banklarla da görüşmelerimiz devam etmektedir.  Yeni nesil Ödeme Kaydedici Cihazlara yönelik olarak, zor bir ekonomik süreçten geçen bayilerimiz için 1 yılı aşkın süre uzatımı sağladık. Ayrıca cihazlar 3 bin 500 dolar civarındayken, 3’te 1 oranında indirim, TSE’nin çift cidarlı tank mecburiyetinden muaf olunması, alıcı konumundaki istasyonlara TMGD muafiyeti getirilmesine katkı sağladık. Re’sen yapılan adres değişikliklerinde yeniden GSM istenmesini, otomasyon firmalarının da EPDK tarafından lisanslandırılmasını, ruhsat devirlerinde yaşanan sorunlara çözüm getirdik. Kararlılık ile sektörümüzün geleceği için mücadelemiz devam ediyor.

PÜİS Başkanı İmran Okumuş

‘SEKTÖR BİR ARAYA GELİP SORUNLARI KENDİ İÇİNDE ÇÖZMELİ’

Depremin 1’inci gününün sabahı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız beni arayarak deprem bölgesindeki istasyonların ikmalleriyle ilgili destek vermemizi rica etti. Biz de tüm teşkilatımızla birlikte 11 ilin ilçelerinde, köylerinde depremde mağdur olan tüm vatandaşlarımızın yardımına katkı sağlamak, yaralarını sarmak için mücadele ettik. Valilerimizden, bakanlarımızdan, destek verenlerden, başta devletimiz, bakanlarımız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olmak üzere sektörün diğer paydaşları, dağıtım şirketleri ve tüm teşkilatımızla o yaraları sarmaya çalıştık. Rabbim inşallah bir daha yaşatmaz. Deprem olsa da, acılarımız olsa da ticarete devam etmek zorundayız.

“PÜİS, BAYİLERİN HAKLARINI KORUMALARI, GELECEKLERİNİ KURGULAYABİLMELERİ İÇİN KURULMUŞ BİR İŞVERENLER SENDİKASIDIR”

Biz üç tane değerden bahsediyoruz. Bir adalet, iki şeffaflık, üç mali disiplin… Gelelim adaletten başlayalım. Sektörde hala dert var mı? Sıfır, yanına bir koyamayız, neden sıfır? Biraz önce kapanan istasyonlardan bir tanesi ‘gelen faturayı açıklayın’ dedi. Bir cümleyle anlatabilirim, hiç detaya gerek yok. PÜİS, akaryakıt bayilerin haklarını korumak, ticaretlerini devam ettirebilmeleri, geleceklerini yarınlarını kurgulayabilmeleri için kurulmuş bir İşverenler Sendikası’dır. Tek işi akaryakıt bayilerinin el emeklerine katkı sağlamaktır. Yani ticaretlerini devam ettirmelerini sağlayabilmektir. Kaçakçılıkla mücadelede çok ciddi yol aldık. Hala mücadelemiz devam ediyor. Ama bizim mücadelemiz kaçakçıylaydı. Yani PÜİS hiçbir istasyonun ışıklarını sönmesini istemez. Kimse üç kuruş daha fazla para kazansın diye başkasına mağdur edecek kararın altına imza atmam. Onun için tekrar söylüyorum: 30 Nisan 2021’de çıkan kanun öncesindeki mücadele ile ilgili kanun çıktıktan hemen sonra yüzlerce açıklamam var. Ne diyor orada PÜİS? Kanun çıktığı gün itibariyle yürürlüğe girsin diyor. Yani ‘30 Nisan’da kanunu yürürlüğe sokun’ diyor. Ne yapıyor Düzenleyici Kurum? Bu işi yapan faturacılara altı ay daha süre veriyor. Onlar altı ay daha bu işi yapıyorlar. Altı ay içinde de o gariban bayileri de mağdur ediyorlar. Şimdi onlar kapalı. Suçlu kim? Suçlunun adresi belli. Kaçakçılıkla mücadelede taviz yok ama mağdurun da yanındayız. Mağdur edilme sebebini söylüyorum. O tarihten itibaren o fatura ticareti yapanlara müsaade edildiği için altı ay daha süre verildiği için onlar mağdur oldu. Başka ne oldu? Gerçek kaçakçılar bu düzenlemeyi bildiği için, gerekeni yapıp, bugün bizim yerli ve milli dediğimiz şirketlere bayi oldular. Tüpraş eksi üç te hala yakıt satıyorlar, hala rekabet devam ediyor. O yüzden yanlışla doğruya ayırmamız lazım, adalet böyle olmalı. Şeffaflık, mali disiplin, olacak o zaman adalet çok basit.

Kredi kartı komisyonlarından bahsettik. Ben daha önce de söyledim indirimli satışlar yani elektronik satışlarla ilgili indirimler kalkacak. Bayi bundan artık muaf tutulacak dedim. Bu fuarın içinde sektörün bütün paydaşları alay ediyordu benimle. Yani böyle bir şey mümkün mü? Niye mümkün değil. Çünkü en büyük indirim alıcı, en büyük taşıtanıma, otobil, elektronik satış müşterisi Devlet. Devlet kendisi indirimi kaldırır mı? Kaldırmaz.

“BİZ YAKIT ALDIĞIMIZDA MAHSUPLAŞALIM, KURTARIN BİZİ BANKALARDAN”

Ne yaptık? Kredi kartı komisyonların ölçüsü ne? Şimdi enerji istasyonları, yani çatı GES’leri kuruyoruz. Mahsuplaşma var değil mi orada? Yani kullandığın etikle mahsuplaşıyorsunuz üste kalanı anlaşıp satıyorsunuz değil mi? Öyle bir sistem var. Dedim ki; geçen yıl hala söylüyorum PETDER, TABGİS, PÜİS bir araya gelip konuşamıyoruz. Konuşamadığımız için de sorunları çözemiyoruz. Toplanıp konuşmamız lazım. Burada bayiler var. Sektör kendi içinde sorunu bir araya gelip kendisi çözecek. Yanlış adrese gidiyoruz. Fiyata gelelim, açılışta Ali Koç’la konuştum; ‘Sayın Koç, Tüpraş’ın sahibisiniz, Avrupa yakasıyla, Marmara Ereğlisi arasında 50 kuruş fark var, daha ucuz olması gerekirken orada daha pahalı. Eğer böyle giderse buradaki meslektaşlarımız istasyonlarının belediyeye başvurup imarlarını değiştirip başka şeyler yapacaklar. Artık İstanbul’da yakıt krizi başlayacak. Ne olur buna müdahale edin’ dedim. Arkadaşlar bu EPDK’nın işi değil. Kanun diyor ki; ‘akaryakıtta tavsiye fiyat, LPG’de tavan fiyat var’ diyor. Yani size bayilere kendi fiyatınızı belirleme hakkı veriyor. İstediğiniz bir fiyatı fahiş olmamak ve tüketiciyi mağdur etmemek kaydıyla artırabilirsiniz diyor. Bunu kim yapıyor? Avrupa yakasındaki fiyatları kim aşağıya çekiyor? Senin dağıtım şirketin. Neden? EPDK, tavan fiyat uygulayacaksa Avrupa yakası fiyatlarını baz alıyor. Ondan da dolayı dağıtıcılar etkilenmemek için Avrupa yakası fiyatlarını düşük gösteriyor. Başka bir sebebi yok. Fiyatları yükseltsinler niye yükseltmiyorlar? Söyleyin şirketlerinizi yükseltsinler siz yükseltin. Doğrusu bu, sorumluluğu alıyorum. Fahiş olmamak kaydıyla fiyatlarını yükseltebilirsiniz. Kendimizi kandırmayalım EPDK ile alakası yok.

Biz dağıtım şirketlerinden başka bir yerden yakıt alabiliyor muyuz? Bağlı olduğumuz şirketin dışında getirin kendi pos cihazlarını koyun. Biz yakıt aldığımızda mahsuplaşalım, bırakın kurtarın bizi bankalardan diyorum, yapmıyorlar. Neden yapmıyorlar. Çünkü sektörde birlik beraberlik yok. Yani 12 bin 500 tane bayi, beş şirkete mahkum olmuş. Ondan sonra çıkıp burada konuşuyoruz. Şimdi o yüzden sektörde adalet yok. Neden bunları konuşmuyoruz. Fahiş fiyat, indirimli fiyat! Biz günah keçisi aramıyoruz, öyle bir şey yok. Yani istasyon asla kapanmasın, kapananlardan mağdurlara da sahip çıkalım, kaçakçıları söylemiyorum.

“RAFİNERİLER BAYİSİNE EKSİ ÜÇLE YAKIT VERİYOR”

Zarar ettiğimizi söylüyoruz. Para kazanamıyoruz diyoruz değil mi? Buradan gidelim Trakya’ya, Sarp’a, oradan gidelim Suriye’ye, Ağrıya Van’a, Tüpraş’ın hala satışları var. Hala bayilerin birçoğu ki bunlar bir de yerli, yani özel bir kurumun şirketi bu. Rafineri bayisine eksi üçle yakıt veriyor. Nasıl veriyor? Hani fiyat yoktu, zararımız vardı ne oldu? Nasıl veriyor bunlar hala? İşte gri alan var ya, rafineriden alınan yüzde 6 iskontoları orada kullanıyorlar. Bu adaletli değil şeffaflık değil. Bu sektör bu şekilde düzelmez, oturur konuşuruz. Asla hiçbir yol kat edemeyiz. Ben mütevazilik yapmıyorum. Bunları da PÜİS yapıyor. Gelinen nokta şu: dört tane değer sayıyorum; geçen ay içerisinde dört başkan PETDER’de toplandık, orada da söyledim. Bir; petrol fiyatı, iki; dövizin fiyatı artışı, üç; asgari ücret, dört; finansal maliyetler… Bu dört unsur hesaplansın. Bunun enflasyona karşı atışları belirlensin ve akaryakıt fiyatları bayiyle dağıtıcının entegre kar marjı buna karşı oluşturulsun, enflasyona karşı da korusun. Diyorum ki gelin buna imza atın, atmıyorlar. Gelin beraber yürüyelim, gelin beraber yapalım. Hepimiz ffarklı farklı gittiğimiz için Devlet bizi çağırıyor ve anlaşıp öyle gelin diyor. Haklı. Sonuç ne? Sonuç; kaos. Sonra şikayet ediyoruz. Ben bunu birebir Hazine Maliye Bakanı Sayın Nurettin Nebati Bey ile paylaştım ve görüştüm. Gelir İdaresi Başkanı Bekir Bayrakdar’la konuştum. Bu konuda destek istiyoruz. Bu konuda desteği de alacağız. Önümüzde seçim var, tam zamanı. Oy istemiyor mu bizden siyasi partiler? Bizim işimizi çözün, size oy verelim.

“SEKTÖR ÜZERİNE HER GÜN YENİ BİR MALİYET GELİYOR, BUNU BU SEKTÖR KALDIRAMIYOR”

Bakın sektörün iki tane sorunu var. Bir tanesi kar marjı, bu olmadan diğerlerini çözemeyiz. Sektörde çözülmeyecek hiçbir sorun yok. Tamamını çözeriz. Bu sektör yaşamalı, batmaya gidiyoruz. Bu kadar sorumluluk da olur mu? Sektör üzerine her gün yeni bir maliyet geliyor, bunu bu sektör kaldıramıyor.

“BÜTÜN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA ORTAK HAREKET ETMEYİ TEKLİF EDİYORUM”

2’nci sorunumuz da yazar kasadır. Bizim karlarımız düzeltilirse sorunlarımız çözülürse, yazar kasaya da, otomasyona da, komisyona da itiraz etmeyiz. Doğru mu? Para kazanırsak hepsini yaparız. Kamudan bize ne gelirse hazırız. Para kazanamıyoruz. 1’inci konumuz entegre kar marjının bahsettiğim dört unsur, dört element, dört maliyeti belirleyip enflasyon oranında korunmasıdır. İki mali disiplin. Bu nasıl olacak ya anlatıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na birebir anlattım; ‘Burada bir kaos var, bir sıkıntı var, her seferinde bir maliyet getiriyorsunuz, Yazar kasa, otomasyon, kamera vs. Artık kaldıramıyoruz bunları, yetişemiyoruz. Lütfen bunun tek bir çözümü var. Allah rızası için yapın. KDV’leri ÖTV’ye dahil edin sorun bitsin. Kaçak bitti. Mağdur da kimse olmasın. Kayıt dışı da önlensin başka bir unsur var mı? Yok. Hatta hazine de para kazansın. ÖTV’yi de yüzdeye dön. Akaryakıt fiyatları düştüğünde bunu belirleyin. Tüketici de mağdur etmeyelim ama bu sektörün kurtuluşu bu iki konudadır. Diğer konuştuğunuz konular aklınıza ne geçiyorsa, hangi sorun benim sorunum diyorsanız, şahsım tüm teşkilatın tamamı 81 il başkanı, 15 bölge başkanı, Türkiye’deki hak hareket bayinin emrindedir. Bakın dağıtım şirketleri, bizim ortaklarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız onlardan yardım rica ediyorum. Onlardan bayilerine, ortaklarına destek vermelerini, sorunların çözümünüzde yanınızda olmalarını rica ediyorum. Bütün sivil toplum kuruluşlarına ortak hareket etmeyi teklif ediyorum. Birlikte aynı dili konuşmayı teklif ediyorum. Başka hiçbir amacım yok.

TABGİS Başkanı Murat Bilgin

‘TALEPLERİMİZİN DEĞERLENDİRMEYE ALINMASI İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

EPDK’nın yayınladığı fiyat metodolojisi konusunu konuşmak istiyorum. Akaryakıt fiyatlarının takibine ilişkin kurul kararı 2014 yılında yürürlüğe girdi. Yürürlüğe girdikleri andan itibaren de bu kurul kararının akaryakıt fiyatlarının takibine ilişkin bir kurul kararı olmadığı, esasında akaryakıt fiyatlarının bizim kar marjlarının belirlediği bir metodoloji olduğunu ortaya çıkarttık. Bundan sonra da biz TABGİS olarak mücadelemize başladık. Birçok defa bu kurul kararı ile ilgili hukuki yollara da başvurduk. EPDK’ye onlarca raporlar verdik, hala da vermeye devam ediyoruz. Bu AB ülkelerinin artılarıyla, piyasamızın eksikleri arasında bizi sıkıştıran bir metodoloji oldu fiyat metodolojisi. Milyonlarca liralık yatırımlarımız hakkı oranında kar edemeyecek bir düzenlemeyi amaçladı. Bu sebeple bizim bu mücadelemiz; maliyetlere etki eden unsurlar olduğundan marjların enflasyona göre belirlenmesi gerektiği oldu. Her zaman taleplerimizin arasında bunu ön planda tuttuk. Nihayet karar değişti. TABGİS olarak çok eleştirdiğimiz ve değiştirilmesini istediğimiz eski kararlardan farklı olarak ‘Yeni düzenleme bayilerin sorularına hitap edebiliyor muydu’ sorusunu sorduk kendimize. Artık zarar etmeden, maliyetlerimizi karşılayıp, yatırımlarımızın hak ettiği ölçüde bir kazanç elde etmemizi sağlayabilecek miydi? Öncelikle kararın 1’inci maddesinde yani rafinerinin fiyat belirlediği kısımda hiçbir değişiklik olmadı. 2’nci maddeye geçecek olursak, anlaşılan o ki yeni bir mücadele süreci ile karşı karşıyayız. Öncelikle şundan bahsetmek istiyorum; marjın ülke içi piyasa koşullarında enflasyon ve asgari ücreti açıkça atıfta bulunması, dört Avrupa Birliği ülkesi ile kıyaslandırılmanın sonlandırılması, fiyat oluşumunda en yüksek hacimli sekiz dağıtıcının İstanbul Avrupa yakasındaki fiyatları üzerinden marjın belirlenmesine son verilmesini son derece olumlu bulduk. Ama gelgelelim satın alma gücü paritesi ve merkez bankası faiz oranları konusu bizi bayağı düşündürüyor. Nedenlerine de gelecek olursak, öncelikle kısaca satın alma gücü paritesi nedir? Biz bunun öncesinde esasında TABGİS olarak tanıştık. Nasıl tanıştık? 18 Mart 2021 yılındaki dördüncü tavan fiyat uygulamasını mahkemeye taşıdık. Bildiğim kadarıyla sektörde tek mahkemeye taşıyan sivil toplum örgütü de bizdik. EPDK’nın mahkemeye sunduğu kurul kararlarında o güne kadar adını hiç duymadığımız ve hiçbir mevzuatımızda yer almayan satın alma gücüyle karşılaştık. EPDK’nın mahkemeye sunduğu evrakta o kararlarda son tavan fiyat kararını bu pariteye göre aldığı belirtiliyordu. Açıkçası biz de çok şaşırdık. O zamana kadar ne açtığımız diğer davalarda, ne de mevzuat dahilinde böyle bir parametre ile mukayese edildiğimizi hiçbirimiz görmedik. Şu an halen bu davamız devam ediyor, inşallah olumlu sonuçlanacağını ümit ediyoruz.

Satın alma gücü aslında bir mal ve hizmet sepetindeki ürün ve hizmetlerin diğer ülkelerdeki fiyat seviyesini ölçümlemek için kullanılan bir parametre. Biz araştırmalarımızda dünya ölçeğinde parametreyi destekleyenler olduğu gibi desteklemeyen birçok ülkeyle de karşılaştık. Destekleyen ülkelerin başında Avrupa Birliği ülkeleri ve de OECD geliyor, ancak desteklemeyen ülkeler de var.

Bir başka sorunumuz da zamansal olarak kullanımı. Satın alma paritesi yıllık olarak belirleniyor. 2022’nin paritesi Haziran ayında yayınlanacak, nihai parite raporu da bu senenin sonunda çıkacak. Yani bir seneden geriden geliyor ama bizim maliyetlerimiz enflasyon, döviz kullarındaki anlık değişiklikler bizi anında etkiliyor. Dolayısıyla bir yanlışlık da burada var. Enflasyon ve satın alma gücü paritesi ülkemiz aleyhine başa baş gidiyor. Diğer ülkelerde bu durumda bırakın pariteye göre marjın düşürülmesini bilakis üstümüz. Bu durum ülkemizde dağıtıcı ve bayi marjının diğer ülkelere göre çok daha yüksek olmasını gerektiriyor.

Merkez bankasının politika faizi ile birlikte enflasyon ve dolar kurunun birbiriyle ters orantılı bir şekilde arttığını görüyoruz. Ülkemizde Merkez Bankası faiz oranları düşüyor ama enflasyon ve döviz kuru maalesef arttı. Bizim maliyetlerimiz doğrudan enflasyon ve dolar kurundan etkilendiğinden Merkez Bankası faiz oranlarının marjın belirlenmesinde dikkate alınacak olması bu zaman serileri arasında bir uyumsuzluk olarak görüyoruz. TABGİS olarak bunun anlamlı bir korelasyon olmadığını düşünüyoruz. Bu bakımdan biz TABGİS olarak Merkez Bankası faiz oranları yerine takas komisyon oranları ile gerçek kredi faiz oranlarının dikkate alınması yönünde oluşturduk. Marketler alışveriş merkezlerinden sonra artık 2’nci sırada biliyorsunuz. Bu yadsınamaz bir hareket.  Akaryakıt fiyatlarının olağanüstü artışa geçtiği 2001 yılından itibaren, sektörümüzde kart kullanımı işlem tutarı yüzde 280 arttı. Kredi kartı maliyetlerimiz yüzde 134 artış gösterdi ve her fiyat arttığında ne yazık ki maliyetlerimiz de yükseliyor. Bu maliyetlerin karşılanması için gerekli olan finansman ihtiyacı ise krediyle tamamlanıyor. Hepimizin bir sermaye ihtiyacı oluyor. Bu bakımdan takas komisyonu ile birlikte kredi faiz oranlarının da dikkate alınmasını talep ediyoruz. Bir önemli nokta da sadece enflasyon denilmiş, hangi enflasyon değerinin, dikkate alınacağı açık bırakılmış. Bize göre üretim bazlı bir sektör olmamızdan dolayı TÜFE ile birlikte üretici fiyat endeksinin de dikkate alınması gerekir.

Marjın belirlenmesinde dikkate alınacak rafineri fiyatlarıyla ilgili yeni düzenleme, Türkiye ağırlıklı ortalama pompa satış fiyatından ağırlıklı rafineri fiyatının düşürülmesiyle marjın verileceğini belirtiyor. Oysaki 2019 yılında yürürlüğe giren dağıtıcı ve bayilerin marjının paylaşımına ilişkin kurul kararında rafineri çıkış fiyatının dikkate alınacağı belirtiliyordu. Bu iki fiyatla ilgili olarak da çalışmalarımızı, simülasyonlarımızı yaptık. Burada ağırlıklı ortalama rafinlerin fiyatının kullanılmasının marjları aşağı çekici kanaatimize vardığımızdan, bizim önerimiz; uygulamanın mevcut haliyle bayiye en yakın rafineri çıkış fiyatının dikkate alınacağı şekilde devam etmesi yönünde oldu.  Gelelim kurulun 3’üncü kararına, biraz önce bahsettiğim sorunlara ilave olarak başka bir durumun daha çıktığını görüyoruz. Maddede, marj takibinde, bölgesel veya ulusal düzeyde belirli zaman aralıklarında muhtelif istatistiki modeller oluşturulabileceğinden bahsediyor.

Üstelik bu modellerin birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınabileceği de belirtiyor. Yani işime geleni seçebilirim demek istiyor kısaca. Buna uyulmadığı takdirde ise 5015 sayılı Kanunun 10’uncu maddesine atıfta bulunarak, ‘tavan fiyat getiririm’ diyor. Biz bu maddenin hukuka aykırı olduğunu değerlendiriyoruz ve sonuçları bakımından da esasında sektörümüz için son derece riskli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü karar ekinde bu modellere ilişkin hiçbir bilgi de verilmiyor. Neyle, neye uymak zorunda olduğumuzu da bilmiyoruz. Biz EPDK ile yaptığımız birçok görüşmede bununla ilgili bir kılavuz yayınlanmasını talep ettik. Fakat bu kılavuzu yayınlamayacaklarını, böyle bir niyetlerinin olmadığını söylediler. Peki ne yapacaktık? Bu modelleri sadece kurumun bileceği ve piyasayı buna göre denetleyeceklerini söylediler. Yani başka bir ifadeyle piyasaya düzenleme, uyum sağlamak zorunda ama neye uyum sağlayacağını hiç bilmeden bunu yapmak durumunda bırakılmıştır. Biz diyoruz ki, sadece ve sadece maliyetlerimiz ve maliyetleri etkileyen unsurlar üzerinden ilerlenmesi halinde piyasa refahını başarıyla temin edecek bir düzenlemeyi elde etmiş olacağız. Bir de kapsama alınmayan önemli bir konuyu dikkatinize sunmak istiyorum. O da nakliye ücretleri. Biz yıllardan beri nakliye ücretlerinin toplam dağıtım payından ayrı olarak belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu düzenlemede maalesef nakliye ücretlerine yer verilmemiş ancak biz TABGİS olarak bu konuda ısrarımızla sürdüreceğimizi söylemek istiyoruz.

Avrupa yakasında ikmal Marmara Ereğlisi’nden yapılıyor. İstanbul’daki arkadaşlarımız Avrupa yakasında arkadaşımıza göre 63 kuruş eksik başlıyor. Bu konuda çok ciddi mücadele vereceğiz ve de geri adım atmayı hiçbir zaman düşünmüyoruz.

Sonuç olarak özetlemek gerekirse TABGİS adına bu kararla ilgili olarak bir marjın belirlenmesinde maliyet odaklı bir düzenleme yapılarak marjların öncelikle ÜFE- TÜFE ortalaması oranına göre aylık olarak güncellenmesini, kurul kararı kapsamında marj belirlenmesinde dikkate alınacağı belirtilen ancak bayi maliyetlerine ilişkili olmayan satın alma gücü paritesi ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası faiz oranlarının kapsamından çıkartılarak yerine bayi maliyetlerini doğrudan etkileyen kredi faiz oranları ve kredi kartı takas komisyonuna oranlarının konulmasını, marjın Kurul kararının 3’üncü maddesinde belirtilen istatistiki modellere göre değil, maliyet odaklı bir yaklaşımla şeffaf ve net kriterlere göre belirlenmesi, bu kriterlerin de sektör temsilcileriyle bizlerle birlikte oluşturulup piyasa tarafından görüleceği şekilde yayımlanmasını istiyoruz. Tavan fiyat uygulamasına gidilmesi halinde kararın hangi nedenle ve hangi aykırılığa istinaden alındığının, tavan fiyat kararında açıkça yer almasını istiyoruz. Çünkü biz şunu biliyoruz ki bugüne kadar dört defa tavan fiyatla karşılaştık ve maalesef bunların kanunda veya yönetmenliklerde yazan hiçbir şeyle uyumlu değildi. İstediler ve yaptılar. Nakliye ücretlerinin toplam dağıtım payından ayrı ve kilometre esasın hale getirilmesini istiyoruz. Bayilere bildirilen tavsiye veya tavan fiyatların ağırlıklı ortalama rafineri fiyatı yerine bayiye en yakın rafineri veya rafineri ikmal noktasının fiyatlarının baz alınarak marjın hesaplanması ve bu yönde raporumuzu ve taleplerimizi de EPDK’ya ilettik. Tüm bu taleplerin değerlendirmeye alınması ve piyasamızın refahı doğrultusunda etkili bir sonuç alınması için de hepimiz adına çalışmalarımızı sürdüreceğimizi önemle belirtiyoruz.