IICEC Webinarı’nda enerji ve iklim alanında güncel gelişmeler ele alındı

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası İklim ve Enerji Merkezi (IICEC), “Küresel Enerji ve İklim Politikalarında Yeni Bir Dönem: Yeni ABD Yönetimi Gündemi” başlıklı IICEC Webinarı’nı bugün gerçekleştirdi.

Webinar’de, enerji ve iklim alanlarındaki güncel küresel gelişmeler, Uluslararası Enerji Ajansı gündemindeki çalışmalar, yeni ABD yönetiminin temiz enerji ve iklim değişikliği ile ilgili yeni politika girişimleri, enerji ve iklim alanlarında iş dünyasının gündemindeki konular ele alındı.

Webinar’ın Açılış Konuşması Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Keynote konuşması Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, Onur Konuğu konuşması ise Barack Obama Yönetimi’nde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 13. Enerji Bakanı olarak görev yapan (2013-2017) ve Energy Futures Initiative Başkanı olan Prof. Ernest J. Moniz tarafından yapıldı.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE YOL AÇAN EMİSYONLARIN YÜZDE 80’İ ENERJİ SEKTÖRÜNDEN KAYNAKLANIYOR”

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol, “Enerji sektörünün rolünü dikkate aldığınızda, iklim değişikliğine yol açan emisyonların yüzde 80’inden daha fazlası enerji sektöründen kaynaklanıyor. Emisyonlar kömür, petrol, ve gaz kullanımından kaynaklanıyor. Enerji ve emisyonlar arasında bir kafa karışıklığı olduğunu düşünüyorum. Enerji iyidir, emisyonlar kötüdür. Böyle net bir ayrım yapmamız gerekiyor. Enerji bizim rahat ve verimli bir hayat yaşamamızı sağlıyor. Enerjiye karşı değiliz, emisyonlara karşıyız. Günümüz dünyasında doğru yolda mıyız, diye sorarsak evet doğru yoldayız. Bazı umut veren alanlar var. Örneğin; yenilenebilir enerji, güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi. Türkiye’de yenilenebilir enerji ile ilgili önemli gelişmeler kaydetmiş durumda. Elektrikli arabalar ile ilgili de güzel gelişmeler var. Ancak bu gelişmeler henüz yeterli seviyede değil. Ama bazı hususlar iklim değişikliğine çözüm bulabileceğimizi düşündürüyor. Birincisi, dünyada birçok hükümet hedefler belirliyor. Emisyonları 2050 yılında sıfıra indirme taahhütlerinde bulunuyorlar. İkinci olarak, bazı hükümetler ekonomik toparlanma paketleri geliştiriyor ve birçok hükümet bunları yaparken temiz enerji seçenekleri için de teşvikler koyuyor. Üçüncü iyimser olma sebebim ise, Kasım ayında COP26 Zirvesi gerçekleştirilecek. Bu toplantıda dünyanın doğru yolda ilerlemesi için tüm tarafların bir anlaşmaya varması isteniyor” dedi.

“SIFIR EMİSYON HEDEFİNE ULAŞMAK İÇİN SATILAN HER 2 ARAÇTAN 1’İNİN ELEKTRİKLİ OLMASI GEREKİYOR”

Birol şöyle devam etti: “Emisyonların sıfıra ulaşması için satılan her 2 araçtan 1’inin elektrikli olması gerekiyor. Şu anda satılan her 100 arabadan 3’ü elektrikli. Gelecekte her 100 arabadan 50’sinin elektrikli olması gerekiyor ki birçok ülke şu anda kullandığımız normal araçların satışını yasakladı ve yakında başka ülkeler de bu yasakları açıklayacak. Bir diğer nokta dünyanın en büyük araba şirketleri stratejilerinde artık elektrikli arabaya ağırlık veriyor. Bu gelişmelerin Türkiye’yi etkilememesi imkansız. Türkiye TOGG ile ilgili önemli adımlar attı ama Türkiye’deki otomotiv sektörünün elektrikli araç devrimi konusunda ne yapabileceğini düşünmesi lazım. Sektörün bu gelişmelerden dersler çıkarması gerekiyor. Dipten gelen güçlü dalgaların Türkiye’yi etkilememesi imkansız. Bu nedenle oyunu zamanında okuyup, ekonomimizi ve enerji sektörünü ona göre hazırlamalıyız diye düşünüyorum.” 

ABD Eski Enerji Bakanı ve Prof. Ernest J. Moniz de konuşmasında, içten yanmalı motorlu araçların gelecek 10-15 yıl içinde daha filonun önemli bir parçası olacağını fakat verimlilik standartlarının kritik rol oynayacağını dile getirerek, şöyle konuştu: “Bu durum, sadece elektrikli araçları destekleyen bir yönetim olduğu için yaşanmıyor. Çünkü endüstri inanılmaz şekillerde öne çıkıyor. Yalnızca birkaç hafta önce General Motors, 2035’ten sonra içten yanmalı motorlu araç üretmeyeceğini duyurdu. Ford da onun gerisinde kalmayarak elektrikli araçlar üretimine geçiyor. Tesla ise 800 milyar dolar piyasa değerine ulaştı. Bu yüzden emniyet kemerlerinizi takın derim çünkü elektrikli araç devrimi gerçekten havalanmaya ve ilerlemeye başlayacak.” 

Moniz, ABD’deki yeni yönetimin iklim değişikliğiyle mücadele ve temiz enerji teknolojilerinde çok kapsamlı bir politika izleyeceğini, ülkenin iklim değişikliğiyle mücadele için taahhütler belirleyeceğini belirtti. 

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ise yaptığı konuşmada, IICEC’in daha önce “Türkiye enerji Görünümü” raporunu hazırladığını bu yıl ise “Elektrikli Araçlar Görünümü” raporunu hazırlayacağını bildirdi. 

Elektrikli araçlar ve bu ekosistemin büyüme olasılığının analitik bir çerçevede ve geleceğe yönelik hususlarla ele alınacağını aktaran Sabancı, çalışmanın sonbahar aylarında yayınlanmasının planlandığını sözlerine ekledi. 

Sabancı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Fuat Keyman moderatörlüğünde gerçekleştirilecek iş dünyası odaklı Panel’de ise Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, Borusan Holding CEO’u Erkan Kafadar ve TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Kıvanç Zaimler konuşmacı olarak yer aldı.

Shell Türkiye Ülke Başkanı Ahmet Erdem, “Shell’in enerji dönüşümü konusundaki yaklaşımı son derece nettir. Paris Anlaşması’nın hedefine ulaşabilmek için dünyanın 2050 yılına kadar sıfır emisyonlu bir gezegen haline gelmesi gerekiyor. Shell’de amacını; dünyaya daha fazla ve daha temiz enerji sağlamak şeklinde çizdi. Paris hedeflerine ulaşmak için atılabilecek hızlı adımlar var.

Temiz teknolojiler geliştirip hayata geçirmeliyiz. Hidrojen yakıt ekosistemini geliştirmemiz şart. Bunun yanında biyokütlenin ve biyoyakıtların kullanımını artırmamız lazım. Özellikle karbon emisyonlarının azaltılmasının daha zor olduğu sektörlere daha erken odaklanmamız ve harekete geçmemiz gerekiyor. Enerji açısından kararlarımızı verirken de verimliliği daha fazla sistemlere ağırlık vermemiz lazım. Devletlerin önderliğinde gelişmesi gereken karbon fiyatlandırmasına da önem vermemiz gerekiyor” dedi.

Borusan Holding CEO’u Erkan Kafadar, “Küresel ısınmanın getirmiş olduğu etkilerden arınmak için birçok adım atılıyor. Amaç, dünyayı daha temiz ve sürdürülebilir kılmaktır. Fakat bunu hayata geçirirken karşımıza; ‘birçok sosyal ve ticari küresel standartların yeniden şekillenmesi’ diye bir şey çıkacak. Türkiye’nin ihracatçı olduğu sektörlerin başında otomotiv sektörü geliyor. Tüketiciyi elektrikli araçlara teşvik etmek için bir takım maddi destekler gerekiyor. Bunların da bugünden planlanıyor olması lazım” diye konuştu.

TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Kıvanç Zaimler, “Artık enerji sektörü denince sadece akaryakıt, doğal gaz, elektrik değil yenilenebilir, finansman, tüketici boyutu, inovasyon ve iklim değişikliğini de bir arada konuşmaya başladığımız bir dünyadayız. Bugünkü mega trendler iklim ve teknolojiyle birlikte hem dönüşümün hızını arttırıyor hem de sürdürülebilirlik kavramını öne çıkartıyor. Dönüşümün odağında ise iklim ve teknoloji var. Biz TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu olarak, 4 başlık ile bu dönüşümü destekliyoruz. Birincisi piyasa odaklı verimli büyüme, ikincisi yenilenebilir dönüşüm, üçüncüsü teknoloji, dördüncüsü ise tüketicidir.”