‘Güneş enerjisindeki deneyimimizi çatı pazarına taşıyacağız’

2017 yılı içerisinde en büyük yatırım kredisi anlaşmasını imzalayarak, güneş enerjisi alanında 8 farklı projeyi başlatan Tunçmatik, bu alandaki bilgi birikimini ülke dışına taşıyıp, Ortadoğu ve Afrika pazarında faaliyetlerini arttırmayı hedefliyor.

2017 yılında güneş enerjisi alanında Türkiye’nin en büyük yatırım kredisi anlaşmasını imzalayarak, 8 farklı güneş santrali projesini başlatan Tunçmatik’in yeni hedefinde çatı pazarı var. Ortadoğu ve Afrika pazarı (MEA) ile başlatılan görüşmelerin kısa zamanda neticeleneceğini belirten Tunçmatik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer, henüz keşfedilmemiş bir pazarda yol almanın getirdiği fırsatların yanı sıra zorlukları da bulunduğunu sözlerine ekledi.

 

 

“TÜRKİYE GÜNEŞ VERİMLİLİĞİNDE İKİNCİ BÜYÜK ÜLKE”

 

Türkiye, güneş verimliliği konusunda Avrupa’da İspanya’dan sonra en büyük ikinci potansiyelle ikinci sırada yer alıyor. Güneş enerjisini en aktif kullanan Avrupa ülkesi Almanya’nın en verimli güneş enerjisi elde ettiği bölge, Türkiye’nin verimi en düşük Doğu Karadeniz bölgesinden bile daha düşük seviyede bulunuyor. Özer, mevcut potansiyel ile Türkiye’nin 2023 hedefi doğrultusunda, şu anda yüzde 1’in altında olan güneş enerjisinden elektrik üretim payını yüzde 4 seviyesine çıkarılabileceğini belirtiyor.

 

“TÜRKİYE’DE ÇATI PAZARI BÜYÜMEYE ÇOK ELVERİŞLİ”

 

Diğer yandan, çatı pazarının Türkiye için de önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Özer, bakir olan bu pazarda rol almak üzere planlama yaptıklarını aktardı. Türkiye’deki binaların çatılarının boş olduğunu söyleyen Mehmet Özer, “Türkiye’de çatı pazarı büyümeye çok elverişli, bu alanda büyük potansiyel var. Güneş enerjisi alanındaki deneyimimizi çatı pazarına da taşıyacağız ve bu alanda franchising modeli ile büyüyeceğiz” dedi.

 

2050 YILINDA BiNALAR KENDi ENERJiSiNi ÜRETECEK

 

Global pazarın güncel hedefinin, güneş enerjisinden üretilen ancak depolama imkanı bulunmayan elektriğin depolanabilmesi olduğunu kaydeden Özer, dünyanın önde gelen firmalarının, bunun üzerine çalıştığını, Avrupa Birliği’nin ise, depolanabilir yenilenebilir enerjiye yönelik önemli destekler verdiğini kaydetti. Özer “Yapılan çalışmalar, 2050 yılına kadar, güneş enerjisi üzerine aktif olarak çalışan ülkelerde, binaların kendi elektriklerini kendilerinin üreteceklerini ortaya koyuyor.” diye konuştu.

 

‘GÜNEŞ ENERJİSİNDE ÇOK CİDDİ BİR KNOW-HOW OLUŞTU’

 

Özer “Türkiye’de güneş enerjisi alanında çalışmaya başladığımızda üretim, proje tasarımı ve uygulama kısmında destek alabileceğimiz, bu alanda uzmanlaşmış yerel firmalar yoktu. Lisanssız projeler Türkiye’ye önemli bir katkı sağladı, pazar oluşturarak sektörü geliştirdi. Diğer yandan üretim kısmında da milli bir değer oluştu. Santral inşasında kullanılan kablolar, beton direkler, çelik konstrüksiyonlar trafolar artık ithal edilmiyor. Bu sayede daha ekonomik olarak üretilen paneller ile güneş santralleri daha uygun maliyetlere kurulabiliyor. Dolayısıyla son 4 yılda Türkiye’de çok ciddi know-how oluştu. Artık bu bilgi, birikim ve tecrübe dünya piyasasına kayacak. Bizim de çalışmalarımızı Ortadoğu ve Afrika bölgesi başta olmak üzere güneş enerjisine önem veren ülke ve bölgelerde kurulacak projelere yönlendirdiğimizi söyleyebilirim” dedi.