7’nci İstanbul Karbon Zirvesinde ‘Atık ve Enerji Yönetimi’ konuşuldu

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteği ile Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi’ni 28 Eylül’de dijital ortamda gerçekleştirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), 7. İstanbul Karbon E-Zirvesi’ni 28 Eylül 2021’de gerçekleştirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İklim Değişikliği ve Uyum Dairesi Başkanı Orhan Solak, Solak, zirve kapsamında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na taraf olacağı” ve “2053 net sıfır hedefi” açıklamalarının önemine işaret etti.

İklim değişikliği etkilerine ilişkin bilgi veren Solak, şöyle devam etti: “Afetler açısından baktığımızda son 20 yılda önemli artış olduğu, artışın özellikle iklimle ilişkili afetlerde gerçekleştiği ve bunun da toplam afetlerde yüzde 91’lik oranı kapsadığı gözleniyor. Dünya genelinde can kaybı yanında bunun ciddi anlamda ekonomik maliyeti de söz konusu. Avusturalya’da 2020 yılında yaşanan çok üzün süren orman yangınları, 17 milyon hektarlık bir alanın yanmasına sebep oldu, 1,5 milyar canlı yok oldu. Grönland’a tarihte ilk defa yağmur yağdı ağustos ayında. Son dönemde Hindistan’da, Endonezya’da, Japonya’daki felaketler, ABD’deki kasırga felaketleri, Almanya’da bu yaz yaşanan sel felaketi, Yunanistan, İtalya ve Sibirya’daki orman yangınları küresel anlamda iklim değişikliğinin etkilerini ve sonuçlarını bize gösteriyor.”

İTÜ Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu da küresel sıcaklık artışını durdurmak için sanayide, imalat ve üretimin iklim direncini artırmak, dayanıklılık ve esneklik kazandırmak gerektiğini dile getirdi.

Geçen hafta düzenlenen BM Genel Kurulunun gerçek liderinin “iklim krizi” olduğunu belirten Karaosmanoğlu, Türkiye’nin önünde yoğun bir iklim diplomasisi olduğuna işaret etti.

“SON 5 YILDA YAKLAŞIK 5.9 MİLYON KARBONDİOKSİT SALIMINA ENGEL OLDUK”

Zirvede İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu moderatörlüğünde  ‘Karbon Yönetimi ve Enerji’ konulu bir panel de düzenlendi. 

Aydem Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Fatih Keha, “4 farklı bölgede yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapan toplam 1.020 MW kurulu güce sahip 25 genç enerji santralimiz ile yıllık ortalama 3.155 GWh enerji üretiyoruz. Ülkemizin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamaya ve yenilenebilir enerji üretimiyle çevreye, topluma ve sonraki nesillere daha güzel bir gelecek hazırlamaya devam ediyoruz. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında şirketimiz tarafından gerçekleşen sera gazı salınımlarının güvenli metodolojiler ile gözlemlenmesine, şeffaf bir biçimde raporlanmasına ve doğru yönetilmesine özen gösteriyoruz. Aynı zamanda tüm santrallerimiz ile IREC ve Emisyon Azaltım Sertifikası sağlıyoruz. Son 5 yılda ise yaklaşık 5.9 milyon karbondioksit salımına engel olduk” dedi.

“KURULU GÜCÜMÜZÜN 2025’DE 167 MW’I BULMASINI HEDEFLİYORUZ”

Biotrend Enerji, Genel Müdürü Ömer Harun Örge, “Çevresel ve ekonomik katma değeri yüksek projeler hayata geçirme hedefiyle kurulan Biotrend Enerji, alternatij enerji üretimi konusunda yatırımlar yapma misyonunun yanı sıra, teknolojik olarak bir üretim ve uygulama merkezi olma hedefi ile kuruldu. Türkiye genelindeki evsel atığın yüzde 20’si Biotrend Enerji tesislerinde enerji ve ısıya dönüşüyor. Temel olarak entegre katı atık yönetimi alanında faaliyet gösteriyoruz ve gelirlerimizin tamamına yakınını, elektrik üretimi faaliyetlerinden elde ediyoruz” ifadelerini kullandı. 

Örge, “2020 yılında 55.8 olan kurulu gücümüzü 2021 sonu içerisinde 89.3’e tamamlamayı, 2022’de 122 ve 2025 senesine geldiğimiz zaman da 167 MW’ı bulmayı hedefliyoruz” dedi.

“BİYOYAKITLARIN BİR ALTYAPIYA VE DEPOLAMAYA İHTİYACI VAR”

DB Tarımsal Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Borovalı, “Türkiye’de kurulmuş yerli kaynakları kullanan ve yerli bilgiyi yerli mühendisi kullanan bir tesis olarak ürettiğimiz gerek biyodizeli gerek gliserini dünyadaki en kaliteli üretimler arasında yer almasını istedik. Geçtiğimiz yıllarda da bunun karşılığını aldık. Biyoyakıt tesislerinin, özellikle sıvı biyoyakıtların Türkiye’deki akaryakıt sektörüne de ayak uydurabilmesi için bir altyapıya ve depolamaya ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

“YEK-G SİSTEMİ SÜRDÜRÜLEBİLİR GELECEK İÇİN DEĞERLİ BİR KATKI OLACAK”

EPİAŞ Piyasa Operasyonları Direktörü Tamer Emre, EPİAŞ’ın vizyonunun enerji piyasalarında küresel ölçekte referans alınan bir enerji borsası olduğunu belirtti. YEK-G sisteminden de bahseden Emre, üretilen elektriğin üreticiden tüketiciye kadar tüm süreçlerini takip etmek amacıyla tasarlandığını ifade etti. Emre, “YEK-G sistemi ile yenilenebilir enerji üretimine verilen her destek, sürdürülebilir gelecek için değerli bir katkı olacak” dedi. Tamer Emre, YEK-G sisteminde 1 Haziran 2021 ile 26 Eylül 2021 tarihi arasında 7.644.761 MWh’lık ihraç işlemi gerçekleşti. İhraç işlemlerinin, 6.255.338 MWh’ı Haziran ayında, 508.036 MWh’ı Temmuz ayında ve 369.249 MWh’ı ise Ağustos ayında kaydedildi” dedi.

Enerjisa Üretim CEO’suİhsan Erbil Bayçöl konuşmasında, Enerjisa Üretim’in öncelikle işinin elektirk üretimi olduğunu ve çeşitlendirilmiş üretim portföyüne sahip bir ticaret şirketi olduğunu belirtti. 


“ELEKTRİKLİ ARAÇLAR DÜNYASINDA ÜLKE OLARAK YERİMİZİ ALACAĞIZ”

Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, “Çok önemli bir sürecin içerisindeyiz, geçtiğimiz 10 yıllık süreçte başlayan ama günümüzde ciddi anlamda hızlanan elektrikli araçların aramıza katılmasıyla hayatımızın değişeceği günlere doğru hızla ilerliyoruz. 2015 yılında başlayan süreç; geçtiğimiz yıl ardı ardına özellikle Avrupa’da birçok otomobil üreticisinin elektrikli araç programlarını açıklamalarıyla birlikte hız kazandı. Yaklaşık olarak 200-300 bin olan satışlar 2 milyonlu rakamlara geldi. 2035’li yıllara giderken bu süreç hızlanacak ve 2040’lı yıllarda neredeyse hiç içten yanmalı motorların olmayacağı bir dünyaya doğru hareket ediyoruz. Türkiye olarak bu süreçte daha hızlı yer almak için yerli otomobil projemizi geliştirdik. Çok hızlı ilerliyor diyebilirim, önümüzdeki yıl sonunda araçlar piyasaya sürülecek ve 2023’te ise halkın satışlarına da açılacak. Biz de elektrikli araçlar dünyasında ülke olarak yerimizi alacağız. 

Herkes şu an yeşil mutabakatla birlikte karbon ayak izini düşürmeye ve belirli hedefleri tutturmaya çalışıyor. Tabii herkesin yüklendiği bir ortamda arz talep dengesinde inanılmaz bir dengesizlik oluşuyor. Yani, elektrikli araç satışları artıyor ama diğer araçlar da azalıyor ve bu geçiş sürecinde bir dengesizlik oluyor. Bu dengesizliklerden faydalanabilmek ve kendi pazarımıza da bu ürünleri daha hızlı sokabilmek için bu projenin çok önemli olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Ak, “Avrupa’da geçtiğimiz yıllarda dizel araçların oranı yüzde 40 seviyesinde iken bu yıl yüzde 20’ye düştü. Elektrikli araçların payı ise yüzde 20’ye çıktı. Bu ciddi bir artış” ifadelerini kullandı. 

Sinan Ak, “Elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle beraber birçok şarj istasyonuna ihtiyacımız olacak. Çin, bu konuda önde ama beklenti tüm dünyada bu ağın genişleyeceğidir. Her noktada bir şarj ağının olacağı görülüyor.
Bu kadar değişimin olduğu enerji sektöründe, şirketlerin de kendilerini geliştirmesi gerekiyor. Biz de kendimize bir yazılım şirketi kurduk ve teknolojik olarak evrilip devam etmek istiyoruz” dedi.