81 ilin akaryakıt bayileri Ankara’da buluştu

PÜİS’in düzenlediği Ulusal Bayi Buluşması açılış töreninde konuşan Başkan Okumuş akaryakıt bayilerinin sorunlarına değinerek; “Akaryakıt fiyatlarının artışında bayilerin tek bir kuruşluk etkisi dahi yok.” ifadelerini kullandı. 

Sibel ACAR-ANKARA/ Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası’nın (PÜİS) 55’inci kuruluş yıldönümü Ankara’da gerçekleştirildi. 81 ilden bini aşkın bayinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlik kapsamında sektörün sorunları ve geleceği ele alındı. 

PÜİS bayi toplantısında konuşan akaryakıt bayileri, kar marjlarının yetersizliği nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları dile getirdiler.  

Açılış konuşmasını gerçekleştiren PÜİS Başkanı İmran Okumuş, sektörün sorunlarını tek tek sayarken bu sorunları tam 100 maddede dile getirdi.  

Başkan Okumuş, bu maddeler arasında; vergi kaçakçılığı, maliyetin altındaki fiyatlar, lisanssız depolara otomasyon kurulması, otomasyon verilerinde şeffaflık, yazarkasaların sıfırlanması, bitirilemeyen fatura ticareti, akaryakıt harici ürünlerin akaryakıt yerine kullanılması, KDV’nin ÖTV’ye eklenmesi ve ÖTV’siz yakıtlar gibi başlıklara değindi. 

“SORUNLARIMIZIN FARKINDAYIZ” 

Sorunların ardından değerlendirmelerde bulunan Okumuş; “Biraz önce size tam 100 sorun sıraladım.  Başka bir sektörde bu kadar sorun olacağını zannetmiyorum. Saydığım sorunların her biri akaryakıt bayilerinin ekonomik sıkıntıya sokan, itibarını zedeleyen, vatandaşla ilişkisini bozan gerçek sorunlar. Bu sorunları, salonda bulunan, bulunmayan bayi kardeşlerim ve çalışma arkadaşlarımın hepsi bizzat yaşıyor. Sorunlarımızın farkındayız. Çözüm yollarını çok da iyi biliyoruz. Zaten PÜİS olarak bugüne kadar onlarcasını çözüme Hükümet, EPDK ve sektörün diğer paydaşlarıyla birlikte çözüme kavuşturduk.” diye konuştu. 

Bunca çalışma, emek ve mücadele sonunda birçok kazanım elde ettiklerini belirten Okumuş; “Biz bayinin ne kazandığını, maliyetlerinin ne olduğunu, fiyatların nasıl belirlendiğini kamuoyuna doğru biçimde anlatmak zorundayız. Bugün burada toplanmamızın amaçlarından bir tanesi de budur. Yani akaryakıt bayileri hakkında ortalıkta dolaşan bilgi kirliliğini temizlemek, yaptığımız çalışmalar hakkında sizleri bilgilendirmek ve sizlerle istişare ederek sorunlarımıza çözüm yollarını üretmek için bir araya geldik.” dedi. 

Yıllarca sektöre ceza kesilmeden önce uyarı verilmesine yönelik bir mekanizma kurulmasını talep ettiklerini aktaran Okumuş, petrol sektöründe 35, LPG sektöründe ise 18 fiilin uyarı mekanizması kapsamında bulunduğunu belirtti. 

“HER FİYAT ARTIŞINDA VATANDAŞLARIMIZ GİBİ BİZ DE MAĞDUR OLUYORUZ” 

Artan akaryakıt fiyatlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Okumuş; “Akaryakıt fiyatlarının artışında bayilerin tek bir kuruşluk etkisi dahi yok. Fiyatlar tamamen uluslararası piyasalarda şekilleniyor ve EPDK’nın belirlediği metodoloji doğrultusunda oluşturuluyor. Biz de dağıtıcılarımız tarafından tavsiye edilen fiyatlar doğrultusunda vatandaşlarımıza satış yapıyoruz. Her fiyat artışında tıpkı vatandaşlarımız gibi biz de mağdur oluyoruz. Hatta bizim uğradığımız ekonomik kayıp, vatandaşlarımızın kayıplarının çok daha üzerinde ve ötesindedir. Elektrikten doğalgaza, işçi ücretlerinden aldığımız yakıtın fiyatına kadar her şey inanılmaz hızlı artıyor. Vatandaşlarımızın akaryakıt fiyatlarının artışına karşı duyduğu üzüntüyü canı yürekten yaşıyor ve paylaşıyoruz.” ifadelerini kullandı. 

PÜİS İNDİRİM ÖNERİLERİNİ KAMUOYUYLA PAYLAŞTI 

PÜİS olarak akaryakıt fiyatlarının bir nebze de olsa indirilmesine yönelik somut önerilerinin olduğunu ifade eden Okumuş, sözlerine şöyle devam etti: 

“Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Sektörün tüm paydaşları ve oyuncularıyla kapsamlı bir güncellemeye ihtiyacı var. Hangi konularda bu güncellemenin yapılması gerektiğini sizlere tek tek anlatacağım.   Dağıtım şirketlerinin ‘Toptan satış’ adı altında rafineri fiyatının yüzde 3’ü, hatta daha büyük oranlarda indirimler yaparak istasyonlar dışındaki mecralarda satış yaptıklarını biliyoruz. Rafineri fiyatının yüzde 3 ve daha altında satış yapılması, dağıtım şirketlerinin ekstradan başka karlarının olduğunu gösteren en önemli bir unsurdur. Kimse zararına ticaret yapmaz, bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Dağıtıcıların lehine De facto olarak rafineri fiyatının altında oluşmuş bulunan bu marjın kullanımı da uzun zamandır dağıtıcıların iradesine bırakılmıştır. Buna ek olarak ithalat avantajına sahip dağıtıcıların bu akaryakıtı gerçekte hangi fiyata aldıklarını hiçbirimiz bilmiyoruz.

Dolayısıyla karlılıklarını kendilerinden başka kimse bilmiyor. Kaldı ki dağıtıcılar açısından bakıldığında, ürünlerin satışı toptan da olsa, pompadan da yapılsa tamamı teknik özellikler ve maliyet açısından bir fark yaratmıyor. Özellikle büyük çapta ithalat yapma gücüne sahip dağıtıcıların sadece kendi çıkarlarına hizmet eden bu duruma son verilmesi gerektiğini düşünüyor ve bunu talep ediyoruz. Önerimiz, bahsettiğimiz en az yüzde 5’lere varan bu marjın fiyat metodolojisinin içine entegre edilerek toplam kar payına ilave edilmesidir. Bu konuda adalet ancak bu şekilde tesis edilebilir. Bu önerimiz, enflasyonu arttırmayacak, tüketicinin yararına olacak ve bayilerin kar marjı sorununu çözecektir.  

Bir diğer önerimiz ise uzun yıllardır dile getirdiğimiz elektronik sistemlerle yani otomasyon sistemiyle yapılan satışlarla ilgili. Burada taşıt tanıma, otobil gibi isimler altında yapılan satışlardan bahsediyorum. Aynı zamanda indirim kartlarıyla yapılan satışları kastediyorum.  Bayinin izni olmadan, dağıtıcıların yolda gördüğü herkese indirim kartı dağıtıp, bu kartlar üstünden yapılan satışlardan bahsediyorum. Yani dağıtıcıların bayilere finansman yükünü yüklediği, bayileri depocu, istasyonlarımızı ise depo gibi kullandıkları satışlardan söz ediyorum. Bayilerin ve indirim almayan tüketicilerin mağduriyetinden bahsediyorum. İndirim alan 10 milyon, indirim alamayan 15 milyon araç sahibinden bahsediyorum. Çünkü bu indirimlerin maliyetini bayiler kadar, bu imkandan yararlanamayan tüketiciler de üstleniyor. Bu şekilde yapılan elektronik satışlar, büyükşehirlerde bayilerin toplam satışlarının yüzde 40’ını geçiyor. İşte tam bu nedenle ilave yüzde 5 gibi bir kar marjı daha olan dağıtıcıların bu indirimleri kendi marjlarından yapması gerekir. Bu indirimler asla bayiye yansıtılmamalıdır.  

Elektronik sistemlerle yapılan satışlarda yani otomasyon satışlarında dağıtıcılar indirim anlaşması yapabilir. Bayiler de hizmetini en iyi şekilde verir, ikmalini yapar, müşteri mağduriyet yaşamaz. Çünkü bu sistemler üzerinden birçok bayi kısıtlı satış yapmaya başladı. Önerimiz dağıtıcıların bayilere sundukları bu hizmet karşılığında litre, ton, metreküp fark etmez, ama mutlaka bir hizmet bedeli ödeyerek bayilerin mağduriyetinin ortadan kaldırmasıdır.  

Üçüncü önerimiz ise nakliye ücretlerine ilişkin. Biz nakliye ücretlerinin kar marjının dışında tutulmasını ve nakliye ücretlerinin kilometre bazında belirlenmesini öneriyoruz. Nakliyeyi kim yapıyorsa nakliye ücreti de ona verilmelidir diyoruz.  

Dördüncü önerimiz kredi kartı komisyonları ile ilgili. Akaryakıt fiyatlarının son bir yılda 3 kat arttığı göz önüne alındığında, bayilerin finansman ihtiyacının da aynı oranda arttığını söyleyebiliriz.” 

“AKARYAKIT BAYİLERİNİN KARI YÜZDE 15 OLMALI” 

Sektörün sorunlarını ve tüketicilerin beklentilerini açıkça ifade ettiklerini aktaran Okumuş, sorunların Hükümet yetkilileri tarafından bilindiğini ve bu sorunların kısa sürede çözüleceğine yönelik inançlarının tam olduklarını belirtti. 

Okumuş, sözlerini; “Akaryakıt bayilerinin faaliyetlerini sürdürmeleri isteniyorsa, devlete vergi tahsildarlığını sürdürmeleri isteniyorsa, yarattıkları istihdamın korunması isteniyorsa, işsizliğe neden olmaları istenmiyorsa,  akaryakıt bayilerinin karı yüzde 15 olmalı, karları kuruştan yüzdeye dönüştürülmeli ve kar payları enflasyona karşı korunmalıdır. Yeter ki birlikte olalım.” ifadeleriyle sonlandırdı.