DAYANIŞMA MESAJI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, EPDK Hizmet Binası ve Yapımı Tamamlanan Enerji Santrallerinin Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Hükûmet olarak gerek ülkemizin artan enerji ihtiyacını gerekse küresel ekonomik görünümü dikkate alarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. 2017 yılında açıkladığımız Millî Enerji ve Maden Politikası, bu süreçte bizlere ve enerji sektörümüze rehberlik ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Hizmet Binası ve Yapımı Tamamlanan Enerji Santrallerinin Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

EPDK’nın kuruluşundan bugüne kadar ortaya koyduğu tablonun gurur vesilesi olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumun enerji piyasalarının serbestleştirilmesi ve düzenlenmesindeki uygulamalarıyla uluslararası düzeyde takip edilen bir yapıya dönüştüğünü belirtti. Kurumsal kapasitesini güçlendirerek bugünkü seviyesine ulaştırdıkları EPDK’nın en önemli eksikliğinin uzun yıllar kendine layık bir hizmet binasının bulunmaması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılındaki 6. Dünya Enerji Düzenleme Forumu’nda bu ihtiyacın giderilmesiyle ilgili talimatları vererek, çalışmaları başlattıklarını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 yıl gibi bir sürede tamamlanan EPDK yeni hizmet binasının hayırlı olmasını diledi. Yeni binanın ev sahipliği yaptığı kurumu en güzel şekilde temsil eden bir mimariye ve altyapıya sahip olduğunun görüldüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yatay mimari anlayışıyla, insan odaklı bir şekilde inşa edilen, en yüksek seviyede enerji verimliliğini hedefleyen binanın çatısının tamamının güneş enerjisi ve su ısıtma panelleriyle kaplı olduğunu aktardı. Bu panellerin binada kullanılan enerji ve suyun önemli bir bölümünü karşıladığını dile getiren Erdoğan, modern çalışma alanlarının yanı sıra binada kreş, mescit, konferans salonu, fuaye, sergi bölümü, kütüphane ve kapalı otopark gibi her türlü ihtiyacın düşünüldüğünü bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mimarisiyle, konumuyla, yeşil ergonomi anlayışının tezahürü olan altyapısıyla göz dolduran bir eseri daha Türkiye’ye kazandırmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, eserin inşasına katkı veren kurumlara ve çalışanlara teşekkür etti. EPDK’nın, yeni binasında enerji sektöründe oynadığı kritik rolü çok daha başarılı bir şekilde devam ettireceğine inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ayrıca özel sektörün Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl’de inşa ettiği yenilenebilir enerji santrallerinin de açılışını gerçekleştireceklerini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin çatıda yapılan en büyük güneş enerjisi projesini, çöp gaz elektrik üretim tesisini, Avrupa’nın en büyük birleşik yenilenebilir elektrik üretim santralini bugün resmen hizmete alıyoruz. Enerji sektörümüze güç katacak Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl’deki kardeşlerimize istihdam imkânı sunacak bu önemli yatırımların da ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Salgın şartlarına rağmen Türkiye’nin geleceğine ve potansiyeline inanan yatırımcılarımızı canı gönülden tebrik ediyorum” diye konuştu.

Türkiye ekonomisinin son 19 yılda olağanüstü bir iki dönem haricinde yüksek büyüme trendini sürekli devam ettirdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin enerji talebinin, ekonomik büyümesine ve nüfusuna paralel olarak arttığını söyledi.

‘NÜKLEER ENERJİYİ ÜLKEMİZE KAZANDIRMAKTA KARARLIYIZ’

Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk ünitesini 2023 yılında devreye almayı planladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böylece Türkiye’yi dünyada nükleer enerjiyi işleyen ve kullanabilen sınırlı sayıdaki ülkeler arasına dâhil etmiş olacağız. Akkuyu’nun ardından süratle ikinci, hatta üçüncü nükleer güç santralimiz için hazırlıklara başlayacağız. Her ne kadar çevrecilik adına sokakları yakıp yıkanlar, attığımız her adım gibi bunu da eleştirseler de biz nükleer enerjiyi ülkemize kazandırmakta kararlıyız. Dünyanın 32 ülkesinde 443 nükleer güç santrali hâlen faaliyetteyken ‘Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın’ demek ihanet değilse gaflettir. Ülkemizin temiz nükleer enerjiye ulaşma çabalarını dile dolayanların, çevre duyarlılığından ziyade başka gündemlerle hareket ettiği açıktır.

Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına, Türk milletinin refahına dair yüreğinde zerre kadar hassasiyeti olanın nükleer enerjiye karşı çıkması mümkün değildir. Burada asıl sorgulanması gereken, Türkiye’nin bu adımı neden 20-30 sene evvel atmadığıdır. Dünyanın özellikle 60 yıldan fazla süredir kullandığı bu imkâna bizim bu kadar geç kavuşuyor olmamız ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Akkuyu’nun hizmete girmesiyle hem ülkemizin bu eksikliğini giderecek hem de iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli bir katkı sağlamış olacağız.”

Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla istifade etmenin yollarını aradıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda son 19 yılda ciddi mesafe kat edildiğini söyledi.

‘YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ ENERJİ SEPETİMİZDEKİ PAYINI YÜKSELTİYORUZ’

Elektrik enerjisi tüketiminin sadece bu yıl yüzde 8 seviyesinde arttığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlgili kurumlarımızın yaptığı çalışmalar, elektrik enerjisi talebimizin yılda ortalama yüzde 3,5 oranında artacağını gösteriyor. Ekonomimizin salgın şartlarına rağmen yakaladığı ivmeyi devam ettirmesi durumunda bu oranlar daha da yukarıya çıkacaktır. Hükûmet olarak, gerek ülkemizin artan enerji ihtiyacını gerekse küresel ekonomik görünümü dikkate alarak, çalışmalarımızı yürütüyoruz” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında açıkladıkları Millî Enerji ve Maden Politikası’nın, bu süreçte kendilerine ve enerji sektörüne rehberlik ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir şiarıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızın hedefi enerji ihtiyacımızı yerli ve millî imkânlarla sürekli, kaliteli ve uygun fiyatlarla karşılamaktır. Bunun için yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını devamlı yükseltiyoruz. Rüzgâr ve güneş enerjisinde 2027 yılına kadar 10’ar bin megavatlık ek kurulu güç katkısı hedefliyoruz. Enerji havuzumuza nükleer enerjiyi de ekleyerek üretim portföyümüzü daha da çeşitlendirmeyi ve zenginleştirmeyi arzu ediyoruz.”

Eylül ayındaki Mersin’deki programı kapsamında, Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni de ziyaret ederek, gelinen aşamayı bizzat yerinde gördüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biri 1200 megavat güce sahip 4 üniteden oluşan 4 bin 800 megavat kapasiteli olarak planladığımız santralimizle ilgili çalışmalar devam ediyor” sözlerini sarf etti.

“AKARSULARDAN, GÜNEŞTEN, RÜZGÂRDAN EN ETKİN ŞEKİLDE FAYDALANMANIN GAYRETİ İÇİNDEYİZ”

Türkiye’nin kendi akarsuları, rüzgârı, güneşi ve jeotermal kaynaklarından elde edilen enerjinin payının yüzde 290 arttığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 52 bin 140 megavat değeri ile toplam kurulu gücümüzün yüzde 53’lük kısmını oluşturuyor. Jeotermal enerjisi kurulu gücü bakımından 2020 yılı verilerine göre Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız” diye konuştu.

Türkiye’nin 2020 yılında toplam yenilenebilir kurulu gücünde dünyada 12’nci, Avrupa’da beşinci sırada yer aldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl üretilen elektrik enerjisinin yüzde 57,4’ünün yerli, yüzde 42,5’inin yenilenebilir kaynaklardan elde edildiğini aktararak, şunları kaydetti: “Özel sektörümüzün de yatırımlarıyla, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını her geçen gün arttırıyoruz. Allah’ın ülkemize bir lütfu olan akarsulardan, güneşten, rüzgârdan en etkin şekilde faydalanmanın gayreti içindeyiz. Bugün rüzgâr türbinleri Türkiye’nin dört bir yanını kuşatırken, rüzgârdan elektrik üretiminde ardı ardına rekor kırıyoruz. Artık vatandaşlarımızın binalarının çatılarına yerli üretim güneş panelleri kurarak kendi enerjisini üretebildiği bir dönemi yaşıyoruz. Ancak sermaye düşmanlığı, anti-emperyalizm, yerli kaynaklarımızdan yararlanma çabalarını engellemeyi çevrecilik zanneden marjinal örgütlerin burada da piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Dünyanın en temiz enerji kaynaklarına karşı çıkmanın çevre ile bir ilgisi olmadığı açıktır.

‘KARADENİZ’DEKİ KEŞİFLERİMİZİN MİKTARINI VE DEĞERİNİ ARTIRACAK YENİ MÜJDELER İÇİN GÜN SAYIYORUZ’

Açılışta konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez; “Türkiye, 2000’lerden sonra ekonomik anlamda ciddi bir değişim ve dönüşüm yaşadı. Ekonomideki canlanmanın en çok etkilediği sektörlerin başında enerji sektörü geliyor. Enerji piyasalarının mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir şekilde tesis edilmesi, sağlıklı işleyen bir piyasa ekonomisinin de olmazsa olmazları arasındadır. 

Bu anlamda EPDK, rekabete dayalı bir enerji piyasanın oluşturulmasında önemli bir işlevi yerine getiriyor. Kurulduğu günden bu yana enerji sektörümüzün regülasyonu için büyük çaba gösteren EPDK başkanlarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.  Enerji piyasasının üretim, iletim, dağıtım ve piyasa ayağındaki bu entegre sürecin adil ve şeffaf bir şekilde işlemesi, bütün kurumlarıyla enerji sektörünün ortaya koyduğu önemli bir başarıdır.  Bugün yenilenebilir enerjiden nükleer enerjiye, enerji verimliliğinden madenciliğe kadar her alanda Türkiye büyük bir başarı hikâyesi yazıyor.  Birkaç ay içerisinde toplam kurulu gücümüz 100 bin MW’a ulaşacak. Türkiye’nin 81 il merkezinde bugün doğal gaz kullanılıyor. Karadeniz’deki keşiflerimizin miktarını ve değerini artıracak yeni müjdeler için gün sayıyoruz. YEKA’larla birlikte teknoloji geliştirme odaklı yenilenebilir enerji politikası izliyoruz. 2021’de bugüne kadar devreye aldığımız 3.144 MW’lık kurulu gücün yüzde 97,5’ini yenilenebilir enerji kaynakları oluşturdu. Lisanssız üretimin teşvikiyle bugün yenilenebilir enerji yatırımları tabana kadar yayılmış durumda. Rüzgâr enerjisinde 10 bin MW’ı aşan 5 Avrupa ülkesinden biriyiz” dedi.

“20 SENE İÇERİSİNDE ENERJİYİ KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ELİYLE ÖRNEK GÖSTERİLEN BİR SEKTÖR HALİNE GETİRDİK”

Bakan Dönmez; “Enerji piyasalarında ürün çeşitliliğinin geliştirilmesi için bu sene Vadeli Elektrik Piyasası, Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi ve Vadeli Doğal Gaz piyasalarını devreye aldık. Yenilenebilir enerjiyi kaynak, teknoloji ve piyasalar üçgeninde tam entegre bir modelle büyütüyoruz. Akkuyu ile 2023’te nükleer enerjiyi de portföyümüze ekleyeceğiz. Geçen yıl pandemiye rağmen madencilik faaliyetlerimiz pazarını ve üretimini koruyan nadir sektörlerden biri oldu. 20 sene içerisinde enerjiyi kamu ve özel sektör eliyle örnek gösterilen bir sektör haline getirdik.  Bugün EPDK binamızın açılışıyla birlikte 607 MW’lık 3 yeni yenilenebilir enerji tesisimizi daha devreye alıyoruz. Adıyaman, Bingöl ve Balıkesir’de biri güneş enerjisi, biri biyokütle diğeri de hibrit olmak 3 yeni tesisle daha yenilenebilir enerjide her zaman ifade ettiğimiz “Daha Fazla Yerli, Daha Fazla Yenilenebilir” anlayışımıza bir tuğla daha ekliyoruz” dedi.

Balan Dönmez, Bir yandan Türkiye’nin enerjisini her geçen gün yükseltirken, diğer yandan da vatandaşları artan küresel enerji fiyatlarından korumak için gereken her türlü tedbiri aldıklarına dikkati çekerek, “Bugüne kadar vatandaşlarımıza 127 milyar liralık enerji desteği vererek, faturalardaki yükü bir nebze olsun azalttık. Önümüzdeki dönem faturalardaki TRT ve Enerji Fonunu da kaldırarak vatandaşlarımıza yaklaşık 3 milyar TL’lik bir destek vermiş olacağız. Nasıl ki bugüne kadar hayal denilen pek çok şey gereceğe dönüştüyse, bundan sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve hükümetimizin güçlü duruşuyla milletimize verdiğimiz sözleri tek tek hayat geçireceğiz” ifadelerini kullandı.

Fatih Dönmez son olarak sözlerine şunları ekledi: “Sözlerime son vermeden önce bugün vesilesiyle sektörümüze emek veren herkesin Enerji Çalışanları Haftasını tebrik ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, bir dönem kurul üyeliği yaptığım EPDK’nın yeni binasının ve açılışını gerçekleştirdiğimiz 3 yenilenebilir enerji tesisimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

Nasıl ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere fırsat vermediysek, çevre diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara da meydanı boş bırakmayacağız. Türkiye düşmanlarına piyonluk yapanlara rağmen, ülkemizin yerli ve yenilenebilir kaynaklarını azami düzeyde kullanmaya devam edeceğiz.”

Etrafı zengin petrol ve doğal gaz kaynakları ile çevrili bir ülke olarak Türkiye’nin son yıllarda arama ve sondaj çalışmalarında bir paradigma değişikliğine gittiğini vurgulayan yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını her geçen gün arttırıyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de çok uzun yıllar boyunca petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının genellikle kiralama usulüyle yapıldığını anımsattı.

“TARİHİMİZİN EN BÜYÜK DOĞAL GAZ KEŞFİNE İMZA ATTIK”

Özellikle derin deniz sondajlarında Türkiye’nin tamamen dışa bağımlı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ciddi kaynak ayrılan, büyük meblağlar harcanan bu çalışmalardan yakın tarihe kadar olumlu bir sonuç çıkmadığını söyledi.

Daha önce kiralama veya benzeri yöntemlerle yürütülen bu faaliyetleri millî imkânlarla sürdürmeye karar verdiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile halefi Fatih Dönmez’in alınan bu kararı titizlikle hayata geçirdiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç sondaj ve iki sismik araştırma gemisinin Türkiye’nin filosuna dâhil edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Sahip olduğumuz filoyla 2018 yılından bu yana 14 derin deniz kuyusu açtık. Akdeniz ve Karadeniz’deki iki ve üç boyutlu sismik aramalarımızı ne yaptık? Altı yedi katına çıkarttık. Karalama kampanyalarına ve gizli-açık sabotajlara rağmen, sabırla yürütülen bu çalışmalar neticesinde hamdolsun geçen sene Karadeniz’de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfine imza attık. Toplam 540 milyar metreküplük bu keşifle Türkiye artık farklı bir lige yükselmiştir. Ülkemizi ve hükümetimizi hedef alan çirkin saldırıların sebeplerinden birisi de kendi kaynaklarımızı milletimizin istifadesine sunma kararlığımızdır. Tilki yetişemediği üzüme ne dermiş? Koruk dermiş. Şimdi muhalefet, anası ile yavrusuyla hepsi de ne diyor? Koruk. İsteseniz de istemeseniz de sondaj gemilerini de artıracağız, sismik araştırmaları da artıracağız ve Karadeniz’de de Akdeniz’de de nerede ne var ne yok bunları bulup çıkartacağız.”

“Nasıl savunma sanayii alanında yapılan hamleler, Türkiye’yi pazar olarak görenleri rahatsız ediyorsa, enerji konusunda attığımız adımlar da bazı çevreleri rahatsız etmektedir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğal gaz keşfinin ardından medyada ve sosyal medyada yazılanları hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanal kanal gezerek ne dediler? ‘Keşfettiler ama çıkaramazlar.’ diyen gafillerden, ‘gazın ekonomik fayda sağlamayacağını’ iddia eden sözde ekonomistlere kadar bir sürü saçmalığa şahit olduk. Milletin mutluluğunu paylaşmak yerine günlerce sükût orucu tutan siyasetçileri, parti genel başkanlarını gördük. Türkiye’nin başarısını yabancılar dahi takdir ederken, içimizdeki bu gafiller ağızlarını her açtıklarında keşfi önemsizleştirmek için adeta seferber oldular. İçlerindeki nefreti ortaya seren hezeyanlarla milletin sevincine gölge düşürmeye çalıştılar. Oysaki bu keşfin ülkemiz için taşıdığı anlam izahtan varestedir. Karadeniz’deki gazın devreye girmesi, Türkiye’yi rahatlatacak, doğal gaz tedarikinde elini güçlendirecek, ekonomimizdeki çarpan etkisi artacaktır. İnşallah gazı çıkardığımız anda biz, bu gazı kiminle paylaşacağız? Tabii ki halkımızla paylaşacağız. Varsın anası, yavrusu düşünsün. Biz, devlet olarak görevimizi yapacağız. Ayrıca ülkemizin derin denizlerde arama, sondaj ve üretim kabiliyetleri üst bir noktaya ulaşacaktır. Bu gemilerimiz oralarda da kiralama olarak görev yapacaktır.”

“KARADENİZ GAZININ 2023’TE KULLANIMA HAZIR HÂLE GETİRİLMESİ İÇİN YOĞUN BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz gazının ilk fazının 2023’te kullanıma hazır hâle getirilmesi için yoğun bir şekilde çalıştıklarını bildirdi. “Çok daha güçlü, bağımsızlığını daha da perçinlemiş bir ülke olarak Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlamayı arzu ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2002’den beri verdiğimiz zorlu ve kutlu mücadeleyi, aziz milletimizi asırlık bir hayaline daha kavuşturarak inşallah taçlandırmak istiyoruz. Bu süreçte hükûmetimiz, resmî kurumlarımızla beraber özel sektörümüze de elbette ağır sorumluluklar düşüyor. Türkiye’nin her alanda olduğu gibi enerjide de tarihî başarılara imza atmasının gerisinde özel sektörümüzün dinamizmi ve cesareti var. Özel sektörümüz 200 milyar doların üzerinde sabit sermaye yatırımıyla hem ülkemizin gücüne güç kattı hem de istihdam seferberliğimiz ve arz güvenliğimizde öncü rol oynadı. Biz de özel sektörümüzü teşvik ederek, sıkıntılarını çözerek, onlara gereken her türlü desteği verdik.”

Koronavirüs salgını sürecinde yaşananların, son 19 yılda atılan bu adımların ne kadar doğru, ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kaptanın hüneri dalgalı denizde belli olur. Buradan hareketle Türkiye, salgının yol açtığı zorlukları en hızlı atlatan ülkelerden biri olmuştur” dedi.

Ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerinin şehir hastanelerinden rahatsızlık duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Eğer bu şehir hastanelerimiz, hastanelerimiz olmamış olsaydı biz bu Koronavirüsle nasıl savaşacaktık, nasıl bu mücadeleyi verecektik? Şimdi ise bu hastanelere gidenler memnuniyetlerini ifade etmekle kalmıyorlar, şimdi yeni bir şey daha uydurdular. Ne diyorlar? ‘Hastane var da doktor yok.’ Elinize dilinize dursun. Nerede doktor yok, hepsi de var. Dün 40 bin personel daha ilave etme kararını Kabine Toplantımızda aldık ve açıkladık. Bundan sonra da erken vakitli ve etkili tedbirler alarak proaktif bir anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

‘ASIL GERÇEKLİK YAPILAN YATIRIMLARDIR, VERİMLİLİKTİR, HER AÇIDAN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN SAĞLANMASIDIR’

Bilginin baş döndürücü bir hızla bireylere ulaştığı bir çağda olunduğuna dikkati çeken EPDK Başkanı Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Bu çağda doğru bilgiden daha çok yanlış ve yanıltıcı bilginin “gerçeklik” adı altında dolaşıma sokulduğu hepimizin malumu.  Ama asıl gerçeklik yapılan yatırımlardır, verimliliktir, her açıdan sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. Kesintisiz mal ve hizmet sunabilme imkân ve kabiliyetidir. Ve nihayetinde gerçeklik, katlanılan maliyet, ödenen bedeldir.  Elbette bazen sıkıntılar yaşayabiliriz. Stresler artabilir. Önemli olan esnekliği yitirmemek ve aktif tutum alabilmektir. Unutulmamalıdır ki krizler yönetilebildiği ölçüde fırsatları da barındırır. 

EPDK olarak 20’nci yılımızı kutlayacağız. Bu 20 yıl içinde; ülkemizin maruz kaldığı küresel meydan okumalar ve 15 Temmuz gibi hain saldırılara rağmen enerji piyasalarımızda yaklaşık 200 milyar Dolar sabit sermaye yatırımı yapıldı. Biz bu sürece, “büyük ve güçlü Türkiye” idealine omuz vermekten mutluyuz, gururluyuz. Huzurlarınızda; inançla, özveriyle ve sektörümüzle daima etkileşim içinde çalışan bütün personelimize şükranlarımı sunuyorum. 20 yıl önce kaloriferleri bile çalışmayan, küçük bir binada başlayan yolculuğumuzu, artık modern bir binada sürdürüyoruz. Modern altyapıya ve ferah çalışma mekânlarına sahip yeni hizmet binamızda sektörümüze ve milletimize daha şevkle, daha gayretle hizmet sunacağımıza söz veriyoruz. Enerjide değişim ve dönüşümden ilham alarak inşa edilen bu binanın arkasında işleyen enerji piyasaları var, yapılan yatırımlar, işletemeye alınan tesisler var. Cumhurbaşkanımızca bu tesislerden temsili olarak üçünün daha açılışı gerçekleştirilecek. Toplam kurulu gücü 100 MW’ı aşan bu tesislerin üçü de yenilenebilir kaynaklara dayalı. Bu tesislerden biri, daha önce yine Sayın Cumhurbaşkanımızca hidroelektrik kısmı açılan hibrit güneş enerjisi santrali.  Mevzuatımızda yaptığımız düzenlemelerle yapımına izin verdiğimiz bu tür hibrit tesisleri önemsiyoruz. Mekan ve kaynak kullanımında verimlilik artışı sağlayacak bu tür projelerin artmasını diliyorum” diye konuştu.

‘2023’E GİDEN SÜREÇTE ÖZEL SEKTÖRÜMÜZLE TAM BİR DAYANIŞMA İÇERİSİNDE HAREKET EDECEĞİMİZE İNANIYORUM’

Salgının olumsuz küresel etkileri sebebiyle vatandaşların sırtına binen yükü hafifletirken iş dünyasına da destek olacak projeleri hayata geçireceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Dün Kabine Toplantımız sonrasında alınan kararları ve salgın sürecinde enerji başlığında milletimize verdiğimiz desteklerin icmalini paylaştık. Türkiye’ye ve millete dair hiçbir hedefi, ideali olmayan felaket çağrıcılarına prim vermeden yolumuza hep beraber kararlılıkla devam edeceğiz. Son 19 yıldır olduğu gibi 2023’e giden süreçte de özel sektörümüzle tam bir dayanışma içerisinde hareket edeceğimize inanıyorum. Sizlerden, Türkiye’ye güvenmenizi, Türkiye’nin aydınlık yarınlarına yatırım yapmayı sürdürmenizi bekliyorum.”

“YENİ HİZMET BİNAMIZDA DAHA ŞEVKLE, DAHA GAYRETLE HİZMET SUNACAĞIMIZA SÖZ VERİYORUZ”

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz törende yaptığı konuşmada, Bugünlerde dünyanın hemen her köşesinde; enerji piyasalarındaki, enerji ekosistemindeki gelişmeler, tartışmalar, kararlar kamuoylarının öncelikli gündem maddeleri arasında olduğunu ifade ederek, “Küresel enerji piyasaları zorlu sınamalarla karşı karşıya. Ancak enerji sektörü için bunun yeni bir durum olduğunu söyleyemeyiz. Kömür çağından petrol çağına geçiş; savaşlar ve yıkımlarla özdeş bir dönüşüm süreciyle oldu. Daha birkaç yıl öncesine kadar petrolün tahtına doğal gazın geçeceği ve 21’nci yüzyılın doğal gaz çağı olacağı konuşuluyordu. Artık yeni kralın yenilenebilir enerji, hatta güneş olduğu yüksek sesle dillendiriliyor. Tüketiciler edilgen olmaktan çıkıyor, yerinde üretim sayesinde üreten haline geliyor. Esasında enerji sektöründeki sınamalar da çalkantılar da süreklidir. Çalkantı olarak nitelenen, değişimin ve dönüşümün neden olduğu etkilerdir. Bugünün dünden farkı ise, değişim ve dönüşüm sürecinin hızı, kapsamı ve boyutudur. Bugünü dünden ayıran önemli bir fark da küresel iklim değişikliğidir. Devletler ardı ardına kısa-orta ve uzun vadeli karbon hedefleri açıklıyor, yol haritaları tanımlıyorlar. Adı hidrokarbonla özdeşleşmiş şirketler dahi, net sıfır karbon salımı vizyonlarını paylaşıyorlar. Bununla birlikte, enerji talebinin kesintisiz ve güvenilir olarak karşılanması gereği, dünyanın her köşesinde enerji arz güvenliğine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. Alınan kararlar ve piyasalardaki gelişmeler, fosil yakıtlara daha uzun yıllar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Son aylarda fosil yakıt fiyatlarındaki dalgalanmalar ve artışlar da bu ihtiyacı net bir şekilde ortaya koyuyor” şeklinde konuştu. 

Yılmaz, enerji tarihinde yeni bir çağın eşiğinde olunduğunu belirterek, “Ülke olarak kurulmakta olan yeni enerji dünyasının özünü ve yönünü, doğru ve gerçekçi bir şekilde tespit etmek ve buna göre hareket etmek durumundayız. Paris İklim Değişikliği Antlaşmasının onaylanması, yeni bir sürecin kapısını aralamıştır. Bu sürecin serencamını, Türkiye’nin büyüme ihtiyacıyla, bu büyümeyi ateşleyecek enerji talebinin nasıl karşılanacağı belirleyecektir. 20 yıl önce Birleşik Krallık’ta, elektrik piyasasındaki güçlü rekabetle düşen fiyatlar yeni yatırım iştahını azalttığında, yetkililerce, “bu kadar rekabet de fazla” anlamına gelen söylemlerde bulunuluyordu. Şimdilerde rekabet nedeniyle fiyatların aşırı yükselmesi de tepkilere neden oluyor. Hükümetler piyasa işleyişine müdahalelerde bulunuyorlar. Yapılan müdahaleler geçici tedbirler olarak açıklanıyor. Müdahaleler geçici olsa da, enerjiye erişimdeki rekabet nedeniyle, yükselen fiyatların eski seviyelere dönmesinin zaman alacağı, hatta belki de hiç mümkün olmayacağına dair değerlendirmelerde bulunuluyor. 

Kurumumuzun kendine şiar edindiği, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “hiçbir piyasanın başıboş olmadığı” sözünün haklılığının işareti olan bu tür tepkiler ve değerlendirmelerin söylediği bize göre şudur: “Asıl olan çatışmacı değil uzlaşmacı bir ekosistem, yıkıcı değil yapıcı rekabet düzeni, katı değil esnek bir yönetim anlayışının hâkim kılınmasıdır.” Bu noktada, Sayın Cumhurbaşkanımızın “Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görme zihniyetinin, bizim değer, toplum ve devlet dünyamızda zerre kadar karşılığı yoktur.” sözünün önemini bir kez daha dikkatlerinize sunmak isterim” dedi.