“Sabancı Holding enerjide güçlenerek yola devam ediyor”

Sabancı Holding Enerji Grubu Başkanı Kıvanç Zaimler Petroturk TV’ye çok özel açıklamalarda bulundu.

PANDEMİ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’ NİN ENERJİ ALT YAPISININ NE KADAR KUVVETLİ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖRDÜK

-Sabancı Holding’deki göreviniz dışında enerji sektörüyle ilgili birçok kurum ve kuruluşta da görev aldığınızı biliyoruz. Bu bağlamda pandeminin gölgesinde geçen 2020 yılını doğal gaz ve elektrik sektörleri açısından nasıl değerlendirirsiniz? Talep, fiyat ve yatırımlar bu dönemde nasıl bir seyir izledi?

Pandemi döneminde Türkiye sağlık sistemi ile ekonomi sistemini dengede yönetmek istedi. Bunda da çok başarılı oldu. Yansıması enerji sektöründe de görüldü. Burada iki konunun öne çıktığını gözlemledik. Bunlardan birincisi; Türkiye’nin iletimden başlayan alt yapısının ne kadar güçlü olduğu, ikincisi de elektrik ve doğal gaz gibi hayatımızın içinde önemli bir yeri olan emtianın ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gördük. Bu dönemde talebe baktığımızda ve segment bazında incelediğimizde ise farklı farklı tepkilerle karşılaştık. Sanayinin tüketiminin azaldığı bir dönemde daha sonra yaz döneminin akabinde üçüncü çeyrek ile birlikte sanayideki tüketimin artması, evlerde kaldığımız dönemde evlerdeki tüketimin artması, bazı küçük ölçekli ticarethanelerin sokağa çıkma yasağı sebebiyle kapalı olmalarından dolayı küçük dalgalanmalar yaşanmasını bu tepkilerin sonucu olarak değerlendirebiliriz. Hatta coğrafik olarak hava sıcaklığına bağlı olarak da bu talep ciddi şekilde dalgalandı diyebiliriz. Fakat sürecin sonucunda talepteki dalgalanma sorunsuz bir şekilde yönetildi.

Bir diğer önemli konu ise; sistemin mali açıdan sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi için tahsilatların yapılmasaydı. Belirli ölçülerde aksaklıklar olsa da sistemin bütününü ele aldığımızda sistemi bozacak şekilde tahsilatlarda bozulma gözlenmedi.  Fiyatlarda büyük bir dalgalanma yaşanmadı. Yatırımlar açısından yatırımcı çekingen davrandı. Özellikle YEKDEM konusunda yaşanan endişeler vardı ki; EPDK’nın gösterdiği esneklik sonucu bu sorun da bir şekilde aşıldı. Bu dönemde yaz aylarında uygulanan ekonomi politikalarıyla da piyasada finansman imkanları arttı. Bu sayede finansal yapılarını revize etmek ve güçlendirmek konusunda da özel sektör oyuncularına fırsatlar doğdu.

KRİZLER KRİZDE YÖNETİLMEZ, ÖNCESİNDE CİDDİ BİR HAZIRLIK DÖNEMİ GEREKİR

-2020 yılı Sabancı Holding açısından enerji sektörü anlamında nasıl geçti?

Öncelikle bu süreçte verimli ve özverili çalışan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Geçirdiğimiz bu olağanüstü dönemde santrallerde iki buçuk ay hiç evlerine gitmeden santrallerdeki yaşam alanlarında hayatlarını geçiren çalışanlarımız ve sahada dağıtım operasyonlarında ve müşterileri hizmetleri merkezlerinde çalışarak tüm yüreğini ortaya koyan bir ekip vardı, bu bizler için çok önemliydi. Böyle bir kriz beklenmedik bir kriz. Pandemi de ilk defa yaşadığımız bir kriz. Fakat krizler krizde yönetilmez. Krizden önce hazırlık olmanız lazım. Ben bunu biraz gemi kaptanlığına benzetiyorum. Fırtına esnasında o gemiyi güvenli bir limana getirene kadar ona sadece kılavuzluk etmeniz gerekiyor. Ama o geminin dayanıklı ve bakımının yapılmış olması, personelin tecrübeli olması gibi unsurlar fırtına ortasında yapamayacağınız şeyler. Bunların daha önceden planlanarak gerçekleştirilmiş olması gerekiyor. Bu anlamda değer zincirinin hemen hemen her tarafında, özel sektörün olduğu her alanda olmamız, üretim portföyümüzün kendi içerisinde dengeli olması, finansal risk yönetimini hem döviz kuru anlamında hem de ticari pozisyonlar anlamında sürekli güvenceye almamız; bizim bu dönemi iyi geçirmemize yardımcı oldu. Geçen senenin üzerine koyduk. Hatta beklentilerimizin de bir parça üzerinde oldu. Bu da geçmişten bu yana gelen kurumsallığımızın ve odağımıza sürdürülebilirliği almış olmamızın bir göstergesi diye düşünüyorum.

-Bize biraz Enerjisa Enerji’nin mevcut konumundan bahseder misiniz?

Enerjisa Enerji dağıtım ve perakende faaliyetlerini yürüttüğümüz 14 ilde hem dağıtım hem de görevli tedarik şirketi olarak konumlandırdığımız şirketimiz aynı zamanda Serbest piyasada satış ve müşteri çözümleri konularında faaliyet gösteriyor.. Bu şirketimizin en önemli faaliyetlerinin başında dağıtım şebekesine , teknolojiye ve müşteri hizmetlerine yaptığı yatırımlar yer alıyor. Aynı zamanda bu yatırımların başarılı operasyonlarla birlikte kaliteye ve müşteri memnuniyetine dönmesini beklediğimiz bir iş alanı. Biliyorsunuz ki aynı zamanda Enerjisa Enerji başarılı bir halka arzdan sonra bizim yüzde 20’sini halka açtığımız bir şirket özelliğine de sahip. Borsa İstanbul’un sürdürülebilirlik endeksine dahil olmuş bugün itibariyle yatırımcılarına düzenli temettü veren ve bunu her sene büyüten bir şirket.

2020 İLE 2025 DÖNEMİ İÇİN MAKRO PLANLARIMIZ HAZIR

-Geçtiğimiz aylarda açıklanan 3.çeyrek finansal sonuçlarına göre 2020’nin ilk 9 ayında şebeke yatırımlarında yüzde 56 artışla yaklaşık 1.3 milyar TL’lik şebeke yatırımı yaptığınızı biliyoruz. Bunun yanında konsolide faaliyet gelirinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 4 milyar TL’nin üzerine çıktığını görüyoruz. Bu durumda Enerjisa 2020 hedeflerini yakaladı mı? 2021 için beklenti ve hedefleriniz neler?

Halka açık bir şirket olduğumuz için 2020’nin sonuçlarını şuan için söyleyemem ama üçüncü çeyrek sonuçlarına göre aynı trend ve çizgide devam ettiğimizi söyleyebilirim. Bunlar da yatırımcılarımızın ve hissedarlarımızın beklentileri doğrultusunda devam ediyor. Tabii yeni bir tarife döneminin arifesindeyiz ve en önemlisi de bu tarife dönemi ile ilgili yatırım planlarımızı yapmış olmamız. Bununla ilgili gerekli başvurularınızı yaptık. Bugünlerde onların neticelenmesini bekliyoruz.

Odağına sürdürülebilirliği almış bir şirket olarak tabii ki bir kamu hizmeti yaptığımızın farkındayız. Kaliteyi müşterilere ve tüketicilere götürmemiz gerektiğinin farkındayız. Dolayısıyla 2020 ile 2025 dönemi için makro planlarımız hazır. Yine Türkiye’nin en büyük operasyonlarından bir tanesini Türkiye’de büyümenin en fazla olduğu illerde yürütüyoruz. Dolayısıyla aynı çizgide üzerine koyarak da devam ettireceğiz. Bugünkü yeni düzenleme şartlarının neticelenmesi ile birlikte artık son rötuşları yapacağız.

ENERJİSA İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İLKESİ 3 ANA BAŞLIK ALTINDA TOPLANIYOR

-Bugüne kadar yaptığınız açıklamalarda üzerinde odaklandığınız bazı hususlar dikkat çekiyor. Yenilikçi stratejiler, sürdürülebilirlik hedefleri gibi önemle üzerinde durduğunuz konulardan önümüzdeki dönemde hangi alanlara yoğunlaşmayı düşünüyorsunuz?

Esasında bu sorunun cevabı tek kelime. Sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirliğin altında da 3 tane başlık söyleyebilirim; bunlardan bir tanesi sorumlu kamu hizmeti sağlıyor olmak. Burada da tüm paydaşları yönetiyor olmak önemli. Müşterilerimize doğru ve kaliteli hizmeti sunmanın altını buradan bir kez daha çizmek istiyorum. Ve aynı zamanda sosyal sorumluluk. İkinci başlığa bakarsak ise sektörde örnek bir oyuncu olmak var. Bunu da sağlarken kurumsal yönetişim konusu. Diğeri tüm operasyonlardaki risk yönetimi. Bu kavram sadece finansal değil tüm operasyonlarda yaptığınız risk yönetimini kapsıyor. Burada da en önem verdiğimiz konu iş sağlığı ve güvenliği. Üçüncü başlık ise çevre ve çevreye olan sorumluluğumuz. Örnek olmayı bu konularla tanımlayabiliriz. Yine sürdürülebilirlik anlamında üçüncü başlığın altına sokabileceğimiz çevreye olan sorumluluğumuzu ihmal etmeden yeni dünyaya ve geleceğe hazırlanmak yer alıyor.

Bunun iki boyutu var. Yeteneklerinizle, insan kaynağınızla, teknolojinizle, yenilikçilikle ve inovasyonla geleceğin teknolojisine hazırlanmak. Enerjisa için sürdürülebilirlik ilkesi bu 3 ana başlık ve onun altındaki konularda toplanıyor. Tüm yatırımlarımızı  aksiyonlarımız ve operasyonlarımızı  bu üç ana eksen çerçevesinde gerçekleştireceğiz. Bunu çok net bir şekilde ifade edebilirim.

Konunun düzenleme tarafına değinecek olursak,  yüzde 100 düzenlemeye tabii bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. Bugün düzenleyici kurum EPDK’nın da yeni tarife dönemi ile ilgili olarak şu ana kadar açıkladığı parametrelerde sürdürülebilirlikle ilgili konuları teşvik ettiğini görüyoruz. Sürdürülebilirliğin en temel konularından bir tanesi müşterilerimizin ve toplumun yaşama hakları olan konularda  onlara en iyinin verilmesi olduğunu düşünüyoruz. Bu hizmeti sağlayan şirketlerin kurumsallığı, şeffaflığı, istihdamla ilgili politikaları konusundaki yönlendirmeler de esasında bu sürdürülebilirlik temasını tamamen destekleyen konular. Dolayısıyla düzenleyici kurum ve politikaları sayesinde bizim de şirketimizde aldığımız aksiyonlar bu yönde gerçekleşiyor.

ENERJİSA ÜRETİMİN PORTFÖY DAĞILIMINA BAKTIĞIMIZDA YÜZDE 56’SI YERLİ VE YENİLENEBİLİR KAYNAKLARDAN OLUŞUYOR

-Üretim tarafına değinecek olursak Enerjisa Üretimin mevcut faaliyetleri ve geldiği nokta hakkında bilgi verir misiniz?

Enerjisa Üretim ’in portföy dağılımına baktığımızda bir kere yüzde 56’sı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. Portföyün dağılımının Türkiye’nin dağılımı ile çok yakından örtüştüğünü görüyorsunuz. Kaynak kullanımı açısından çok dengeli bir portföye sahibiz, sadece bir nebze doğal gaz santrallerinde ithal kömürün yerini ikame etmek için daha fazlayız . Risk yönetimi dediğimiz durum da başlıca buradan geliyor. Bugün borç yapısını tamamen gelir yapısıyla örtüştürmüş bir şirketiz. Faaliyetlerini yönetirken verimli ve esnek portföy stratejisini esas alarak operasyonel mükemmelliğe ve iş sağlığı ve güvenliğine odaklanmış bir şirketiz. Zaten bir şirket iş sağlığı ve güvenliğini iyi yönetiyorsa operasyonu da iyi yönetiyor demektir. Öte yandan ticaret faaliyetlerinde en yetkin insan kaynağı ve en iyi dijital alt yapılarla çalışan bir şirketiz.

-Portföy çeşitliliğini göz önüne aldığımızda bu çeşitliliğin avantajlarına yönelik değerlendirmeleriniz neler olacak?

Bu çeşitlilik bizim stratejimiz ve bilinçli bir tercih. Bugün yenilenebilir portföyünüz ağırlıklı ise zaten bir kere yağışlara, rüzgara ve güneşe bağlısınız. Bunlar yönetilebilecek kaynaklar değil. Öte yandan piyasada arz ve talebe bağlı oluşan fiyatlar var. Talebi her zaman yönetemeyeceğiniz için bu da sizin kontrolünüzde bir durum değil. Talebin dağılımı her zaman saatlik ve haftalık olmuyor; aynı zamanda coğrafik olarak da gerçekleşebiliyor. Örneğin; doğuda arz fazlayken batıda talep fazla olabiliyor. Bu sebepler nedeniyle hem ticari pozisyonlarınız hem de ikincil servislerinizle ilave değerler yaratabiliyorsunuz. Bu sayede bir tarafta geliriniz azken bir tarafta fazla olan geliriniz denge sağlıyor.  Bu Türkiye’nin de bir yansıması olduğu için bu stratejinin en doğru risk yönetimi olduğunu düşünüyoruz. Bugüne kadar da bunun avantajlarını dengeli olarak yaşadık.

BU SÖZLEŞME TÜRKİYE ENERJİ PİYASALARINA VE ENERJİSA ÜRETİME OLAN GÜVENİN ÖNEMLİ GÖSTERGESİDİR

-Geçtiğimiz aylarda Enerjisa Üretim olarak 7 bankalık bir konsorsiyum ve 650 Milyon Euro’luk Türkiye’nin en büyük sürdürülebilirlik kredisine imza attınız. Bu anlaşma hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? Bu finansman kaynağını kullanmayı düşündüğünüz alanlar nelerdir?

Finansal sözleşmenin sürdürülebilirlikle ilişkilendirilmesi ve Enerjisa Üretime duyulan güveni göstermesi gurur duyduğumuz bir şey. Bu sözleşme önümüzdeki dönemdeki operasyonlarımızın daha sağlıklı bir şekilde, daha dengeli bir gelir borç dengesinde gitmesine fayda sağlıyor diyebiliriz. Aynı zamanda şu an bizim geliştirme aşamasında olduğumuz yeni yenilenebilir yatırımlarımız için bir alt yapı oluşturuyor. Aynı sözleşme içinde tüm finansman ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğiz. Dolayısıyla bu sözleşme hem Türkiye enerji piyasalarına hem de Enerjisa Üretim’e olan güvenin önemli göstergesidir.

-YEKA RES-2’de Çanakkale ve Aydın’da 500 MW, Kayseri’de 65 MW’lık RES projelerini kazanmıştınız. Bu projeler hakkında bize bilgi verir misiniz?

YEKA rüzgar projeleri ile ilgili olarak saha belirleme ve ölçüm çalışmaları yapılıyor. 2023’ten sonra bu santrallerin devreye alınması ile ilgili planlarımız devam ediyor. Yenilebilir enerjiyi odağımıza aldık, YEKA Rüzgar Projeleri için bu doğrultudaki somut projelerimizden üç tanesi diyebilirim.

2020 ENERJİSA ÜRETİM İÇİN TEK KELİMEYLE ‘İYİ’ İKİ KELİMEYLE ‘ÇOK İYİ’ GEÇTİ

-Enerjisa Üretim için 2020 nasıl geçti? 2021 yılı için hedefleriniz nedir?

Rahmetli Süleyman Demirel’e sormuşlar ekonomi nasıl gidiyor diye? O da kendi üslubuyla tek kelimeyle iyi, iki kelimeyle iyi değil demiş. 2020 Enerjisa Üretim için tek kelimeyle “iyi”, iki kelimeyle “çok iyi” geçti. Sadece finansal sonuçlarımızla değil santrallerimizin emre amadeliklerinin en yüksek seviyede olması sebebiyle bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çok iyi olan faktörler bunlar. Emeği geçen tüm mesai arkadaşlarımıza da konuyla ilgili teşekkür ediyoruz. 2021 ve sonrası için yaşanacak her seneyi esasında yeni bir oyun gibi düşünebiliriz. Çevreye uyum, faaliyet gösterdiğimiz bölgedeki topluma ve oradaki yaşam alanlarına sağlayacağımız katkı ve yine atık yönetimi konuları başta olmak üzere çok geniş bir perspektifte büyümemizi ve planlarımızı yapıyoruz. 2021’e bu anlamda hazırız. Bazı belirsizliklere rağmen her türlü şarta hazır bir organizasyon yapımız var.

BÜYÜMEYİ SADECE SATIN ALMA OLARAK GÖRMÜYORUZ

Sabancı Holding Enerji Grubu’nun portföyü şirket anlamında büyümeye devam edecek mi? Kısa ve orta vadede büyüme hedefleriniz neler?

Büyümeyi sadece satın alma olarak görmüyoruz. Bizim işimizin doğasında zaten doğal bir büyüme var. Öte yandan yenilenebilir enerjiye yatırım, dağıtım şebeke yatırımları,  ticari faaliyetler, dağıtık üretim ve e-mobiliteyle ilgili büyüme fırsatlarına bakıyoruz. Organik büyümenin yanında inorganik yani satın almalarla da bu büyümeleri sağlayabiliriz. Şu an açıklayabileceğimiz somut bir proje yok. Fakat bütün fırsatlara bu doğrultuda baktığımızı söyleyebilirim.

HALKA ARZ İÇİN GEREKLİ TÜM ŞARTLARA SAHİBİZ

Enerjisa enerjide Türkiye’nin en büyük ve en başarılı halka arzlarından birini gerçekleştirdik. Enerjisa Üretimi sorarsanız,  halka arz için şirket açısından gerekli tüm şartlara sahibiz. Halka arzı gerçekleştirmek için için tüm şartlar uygun. Bugünkü ortamda sağlıklı bir halka arz imkanı olduğunu görmüyoruz. Ön görülebilir gelecekte, ortam elverişli bir düzene gelirse, ortağımızla bu konu üzerinde düşünmeye başlayabiliriz.

Enerjisa Üretim’de ticaret ile ilgili faaliyetlerimizi geliştirmek istiyoruz. Bu kapsamda geliştirdiğimiz bir altyapıdan bahsetmek istiyorum. Tüm santrallerimiz tek bir noktadan en akılcı şekilde yönetiyoruz. İddia ediyoruz ki santrallerimizi en verimli çalıştırabilecek ticari anlamda bilgi ve deneyime sahibiz. Geliştirmek istediğimiz alanlardan bir tanesi de bu. Bunu sektörde başka oyunculara servis olarak sağlamayı bile planlarımız arasında görüyoruz.

START UP’LARLA İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ, İNOVASYON EKOSİSTEMLERİ İÇİNDE AKTİF OYUNCULARDAN BİR TANESİYİZ

Enerjisa enerji ile ilgili başka bir alan tüketicinin gelişen şartlar doğrultusunda aynı zamanda üretici de olması. Bugün artık müşterilerin de kendi elektriklerini üretebilecekleri, oyunun bir parçası olabilecekleri yapıları konuşuyoruz. Bu sebeple güneşte çatı uygulamaları, sanayi uygulamaları gelişecek alanlardan bir tanesi. Öte yandan bugün e-mobilite, elektrikli araçlar ve onun arkasında devasa gelişen bir alan var. Bugün araçların test pilot projelerini gerçekleştiriyoruz. Herkes bize araba nasıl gidiyor diye sorarken biz esasında şarj istasyonunun şebekeye getirdiği yüke bakıyoruz. Bunun ticari oyunu nasıl olacak, orada tüketilen elektriğin parası tüketiciden nasıl tahsil edilecek gibi hususları düşünüyoruz. Bununla ilgili oyunun kurulması gerekiyor. Çünkü elektrikli araçlar deyince tüketiciler olarak sadece binek araçları düşünsek de aslında daha ağır taşımacılıkta ve demiryolu taşımacılığında kullanılması gibi konuların gündeme gelmesi söz konusu. Bugün enerjinin etrafında şehirleşme gibi alanların devreye girmesi ile ilgili ciddi büyük potansiyeller var. Çevreyi ve iklimi odağına almış bir dünyada Türkiye de doğru politikalarla bu noktalara gidecektir. Dolayısıyla burada da yeni alanlara ve yeni iş alanlarına bakıyoruz. Start up’larla işbirliği yapıyoruz, inovasyon ekosistemleri içinde aktif oyunculardan bir tanesiyiz. İşin büyüme kapsamında yeni ufuklar da açabiliriz.

ORTAKLIK ÇERÇEVESİNDE ANA ODAĞIMIZ TÜRKİYE

-Sabancı Holding’in enerji alanında yurtdışı yatırımlarına bakışı hakkında bize bilgi verir misiniz? Herhangi bir yurt dışı yatırım gündeminizde var mı?

Yok fakat bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Biliyorsunuz Uluslararası ve Avrupa’nın en büyük enerji oyuncusu ile bir anlaşmamız söz konusu. Bu ortaklık çerçevesinde ana odağımız Türkiye fakat bu bölgesel anlamda ticaret yapmıyoruz anlamında değil. Bugün Güneydoğu Avrupa’daki en etkin oyunculardan bir tanesiyiz, hatta en etkin olduğumuzu söyleyebilirim. Gerçek bir yatırım anlamında şu an aldığımız bir aksiyon söz konusu değil.

COVİD-19 DEĞİŞİMİ HIZLANDIRDI

-Enerji piyasaları ve enerji teknolojileri çok ciddi bir dönüşümden geçiyor. Aynı zamanda TÜSİAD Enerji Grubu Başkan kimliğinizle de bu dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu dönüşüm nereye kadar gider?

Bizler profesyonel olarak temsil ettiğimiz kurumların doğru yolda ilerlemesi için çaba gösterirken aslında daha büyük bir ekosistemin içinde başta ülkemiz ve tüm dünyadaki sistemin geliştirilmesi için de gönüllü olarak kafa yoruyoruz. Bunu ülke olarak yapabileceğimiz çok iyi olanaklara sahibiz. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2019’da yayınladığı Strateji Belgesi’nde de bizim de fikirlerimiz alındı. Bu belgede net bir şekilde gördük ki; bu yol haritası dünyadaki bütün global trendlerin hepsinin odağında. Türkiye bugün dünyada gelişmekte olan ülkelerden bir tanesi ve çok büyük potansiyellere sahip. Türkiye’nin politikaları bütün küresel trendleri kapsayan bir yapıya sahip. Uluslararası Enerji Ajansı’nın Covid-19 pandemisi esnasında yayınladığı bir rapor var. Söz konusu raporu incelediğimizde; bu raporun 3 tane ana reçetesi var. O rapora göre dünyadaki tüm ülkeler yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımlarını arttırsın, verimliliği esas al diyor. Üçüncüsü de şebekeleri güçlendir diyor. Bu 3 önemli konuya baktığımızda benim ülkemdeki en büyük ihtiyaçlardan istihdama da çözüm sağlayan bir reçete var. Türkiye’nin genç nüfusu bunu yapmaya müsait. Bu sebeple dünyadaki gelişen trendlerin ve bizim yaptığımız uygulamaların doğru olduğunu düşünüyorum. Bu konudaki politikalarımızı daha fazla desteklememiz lazım.

Diğer bir değinmek istediğim konu ise Covid-19 ve pandemi her şeyi değiştirdi mi konusu. Esasında değiştirmedi. Zaten bir değişim vardı. Covid-19 bu değişimi hızlandırdı. Değişim zaten ülkemizde de daha önce başlamıştı. Bizim de bu fırsatı yaratarak dünya ölçeğinde örnek enerji şirketleri yaratabiliriz.

“SANAYİCİNİN ODAĞINA KAMUYU DEĞİL GERÇEK ENERJİ PİYASASINI ALMASI LAZIM”

-Türkiye enerji piyasalarında oyuncuların birçok beklentisi var. Politika yapıcılardan ve düzenleyici kurumdan beklentileriniz neler? Bugüne kadar yaşanan gelişimleri beklentilerle birlikte değerlendirmenizi rica edebilir miyiz?

Yol haritası belli şimdi işin aksiyon zamanı. Sürdürülebilirlikten sonra ikinci önemli konu öngörülebilirlik. Yatırımcı da öngörülebilirlik bekliyor. Sektörde biraz daha çalışıp çaba göstermemiz gereken alanlardan bir tanesi bu. Fiyatların kaç olacağını bilmemize gerek yok fiyatların nasıl belirlendiğini bilsek bize yeter. Hepimizin bu öngörülebilirliğe ihtiyacı var. Özellikle yurt dışı yatırımcıda bu konu çok önemli. En büyük ihtiyacımız olan şey öngörülebilirlik. Elektriğin maliyeti gibi unsurlar özellikle sanayiciler için büyük önem taşıyor. Yıllardır gerçekten maliyetin çok altında ve nispeten ucuza enerji kullandık. Bunu sektör olarak kamuya iyi anlatmamız lazım. Türkiye’nin ihracatını daha ucuz enerjiyle desteklemek için tabii ki bunu yapabilirsiniz. Söz konusu düzenlemeyi belirli bir dönem içinde gerçekleştirebilirsiniz. Fakat sanayicinin şunu bilmesi gerekiyor ki; sanayicinin odağına kamuyu değil gerçek enerji piyasasını alması lazım.  Tek konu bu; maliyetlerin öngörülebilir olması.

YEKDEM BİZE 5-10 SENELİK PERSPEKTİFTE CİDDİ BİR AVANTAJ GETİRDİ

Siz bir enerjiyi sübvanse ederek sanayicimize verirseniz ve sanayicimiz bunun ihracatını kullanırsa o zaman farklı ticaret bariyerleriyle karşılaşabilmektedir. Sürdürülemez olmasının sebebi zaten tam olarak burası. Olaya bütün sistemin sürdürülebilirliği açısından bakılması gerekiyor. Sanayici arkadaşlarımızla yaptığımız YEKDEM kaldırılsın tartışılmalarından örnek verecek olursak; YEKDEM bize 5-10 senelik perspektifte ciddi bir avantaj getirdi. Olayın öngörülebilir olması için ikili anlaşmalarla arttırılması gerekiyor. Piyasa daha da derinleştirilmeli. YEKDEM o günün şartlarında verilmiş doğru bir karardır. Sektör öngörülebilir fiyatlandırma istiyor. En çok ihtiyacımız olan şey bu.

Diğer bir konu da finanse edilebilirlik. Bugün enerji sektöründe 100 milyar doların üzerindeki yatırımın üçte ikisinin neredeyse dış borçlanma ile olduğunu düşünürsek bizim yerli ve ulusal bankalarımız olsun tamamen sermayenin tamamı dış finansman. Türkiye olarak öz sermayemizi düşük koyduğumuz bir sektör. Dolayısıyla bunun finanse edilebilmesi de çok önemli. Yatırımlarda yapacağımız modellemeler de uluslararası normlarda finanse edilebilirlik çok önemli. Bugün de finans kuruluşlarının odağında sürdürülebilirlik normlarına, standartlarına uyup uymadığınız yatıyor. Dünyadaki insanlara daha iyi gelecek sunabilmenin tüm tanımı aslında sürdürülebilirlik kavram içerisine giriyor.

EPDK KURULUŞUNDAN BUGÜNE KADAR SÜREKLİ KENDİNİ YENİLEDİ, ÖĞRENDİ, ÜZERİNE KOYDU

-Özel sektörün sürdürülebilir ve öngörülebilir olması için üzerine düşen görevler nelerdir?

Buradaki anahtar kelimeler; gelişme, yenilenme ve sürekli öğrenme. Bugün düzenleyici kurum çok şeffaf, çok profesyonel, matematikle konuşan, tüketiciyi odağına alarak müşteri beklentilerini en üst seviyeye çıkartırken bunu sağlayacak sektörün de ihtiyaçlarını dinleyen ve onun sorunlarını anlayan insan kaynağına sahip bir kurum. Bunu çok açık bir şekilde söylüyorum.

Halka arz süreci yönetirken dünyanın birçok yerindeki yatırımcılarla konuşurken bunu çok net olarak gördük ki, ortağımız Avrupa’nın en büyük enerji oyuncusu. Birçok düzenleyici kurumun olduğu ülkede faaliyet gösteriyor ve onlar da bu mukayese ve kıyaslama imkanına sahipler. Burada alınan karar ve muhakemeleri gözlemleyebiliyorlar. Bir kere bu olumlu intiba bizim için büyük bir nimet. Fakat bugün EPDK’nın yapısına baktığımızda kuruluşundan bugüne kadar sürekli kendini yeniledi, öğrendi ve üzerine koydu. Bugün hatta gelecekle ilgili uygulamaları da ortaya koyuyor. Keza aynı teknik yaklaşımı Enerji Bakanlığı tarafında da görüyoruz. Bunlar çok önemli. Bugün özel sektörün yatırımcının ve keza tüketicinin de bir öğrenme süreci var ve sürekli üzerine koyarak gitmemiz lazım. Daha önceki yanlışlarımızdan öğrenmemiz şart. Yanlışları yapa yapa doğruyu bulmayı öğrendik. Bütün ekosistemin birlikte gelişmesi gerekiyor. Dolayısıyla bugün özel sektör oyuncularına da büyük sorumluluk düşüyor. Ortak akılla bu problemleri aşmamız gerekiyor. Çok şanslıyız ki karşımızda bizleri dinleyen ve beraber fikir üreten bir kamu yaklaşımı var.

-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Çok teşekkür ediyorum benim için de keyifli bir sohbetti. Ben bu sektörü ve ülkemi de gerçekten çok seviyorum. Dolayısıyla bu ülkenin, insanına, yatırımcısına, sanayicisine ve geleceğine çok inanıyorum. Hep birlikte başaramayacağımız hiçbir şey yok. Bardağın her zaman dolu tarafından bakarak ilerlemeye devam edeceğiz.