cem aşık elektrik

“Bu dönemde Türkiye tekrar bir yatırım hikayesi yazma şansına sahip olabilir”

EÜD Başkanı Cem Aşık, koronavirüs salgınının elektrik piyasası ve üretimine olan etkilerini Petroturk’e değerlendirdi.

Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı Cem Aşık, bir süredir ülkemizi etkisi altına alan koronavirüs salgını sonrası elektrik piyasasındaki son durumu Petroturk.com’a anlattı.

Salgının elektrik piyasasına ve üretimine etkilerini değerlendiren Aşık, sokağa çıkma yasaklarının da etkisiyle tüketimde ciddi düşüşlerin yaşandığını ifade ederek “Nisan ayında yaşanan küçülmenin Mayıs’ta yüzde 17, Haziran’da da yüzde 4 seviyesinde olmasını bekliyoruz” dedi.

Yılın ikinci yarısı için de tahminlerde bulunan Cem Aşık, özellikle Mayıs ayının sonlarından itibaren sanayi tüketiminde canlanma beklediklerini kaydetti.

İşte EÜD Başkanı Cem Aşık’ın Petroturk.com’a yaptığı o özel açıklamalar:

İçinde bulunduğumuz durumun elektrik ve gaz piyasasına etkileri nasıl? Özellikle elektrik üretimi ve ticaretinde Nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız?

23 Mart’tan itibaren talepte hissedilir bir düşüş başladı. Özellikle sokağa çıkma yasağı günlerinde 2016’dan beri gördüğümüz en düşük tüketimlere şahit oluyoruz. Nisan ayının ortalamada yüzde 17 küçülmeyle biteceğini tahmin ediyoruz. Tabi buna yüzde 3 büyüme beklentisini de eklersek, fark yüzde 20’lere çıkıyor. Küçülmenin Mayıs’ta yine yüzde 17, Haziran’da ise yüzde 4 mertebelerinde olmasını bekliyoruz. Ancak unutulmamalı ki, bu sene Ramazan ve Bayram Mayıs ayına kaydı.

Biliyorsunuz ikinci çeyrek yüksek yenilenebilir üretim yüzünden zaten fiyatların daha düşük oluştuğu bir dönemdir. Ancak tüketimdeki bu ekstra düşüşün fiyatlar üzerinde de olumsuz etkileri oldu. Mart başına kıyasla, ikinci çeyrek toptan fiyatlarının yüzde 30 civarında, 2020 yıllık fiyatlarının ise yüzde 15 civarında düştüğünü gözlemliyoruz.

Tabii talep düşüşünden elektrik santralleri de etkileniyor. Doğal gaz santralleri başta olmak üzere termik santrallerin kapasite kullanım oranları ve dolayısıyla üretimdeki payları çok düştü. Ayrıca santrallerde genelde bahar aylarına planlanan bakımların birçoğu yapılamadı; bu durum da ileriki dönemler için gerek kapasite kullanımı, gerekse arıza olasılıkları açısından bir risk teşkil ediyor.

Talep azalması, ticaret tarafını da olumsuz etkiledi tabi. Ancak uzun dönemli planlamalarla buradaki dönemsel zararların ortadan kaldırılabileceğini öngörüyoruz. Buradaki en önemli konu, tedarik zincirindeki her kesimin kontrat yükümlülüklerinin arkasında durması. Buradaki bir kırılma, piyasanın kısa dönemde onarılamaz derecede bozulmasına neden olacaktır.

 

Salgının muhtemel etkilerinin azalması ile birlikte yılın ikinci yarısında nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

Mayıs ortasından sonra Sanayi tüketiminde kademeli bir canlanma bekliyoruz. Gene de sektör bazında farklılıklar olacaktır. Ancak ticarethane kategorisinde saydığımız, hizmet sektörünün toparlanmasının daha yavaş ve geç olacağını düşünüyoruz. Burada salgının seyri ve normalleşme politikaları belirleyici olacaklardır. Şu anda görünen, kademeli olarak sosyal hayatın normalleşmeye başlayacağı şeklinde. Bu da ekonominin büyüme sürecine gireceği anlamına geliyor. Ancak birkaç ayda işlerin eski seviyelerine gelmesini beklememek gerekiyor. Önemli olan bu dönemi tedarik zinciri ve çalışan kesim açısından en az hasarla atlatmayı becermek.

Fakat en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa için büyüme tahminleri pek iç açıcı değil. Dolayısıyla bunun da büyümemizde sınırlayıcı bir etkisi olacaktır.

Kamu otoritelerince açıklanan ekonomik paketler kapsamına alınan sektörler arasında enerji sektörü yok. Enerji piyasasının devletten desteğe ihtiyacı var mı? Ne tür destekler verilebilir?

İçinde bulunduğumuz bu günlerde enerji piyasaları olarak zor günlerden geçtiğimiz aşikardır. Yukarıda saydığım talep düşüşü ve buna bağlı fiyat düşüşleri, piyasa bazlı çalışan elektrik üreticilerinin kar etmesini ve banka borçlarını ödemesini imkânsız hale getirmektedir. Ancak geleceğimiz açısından, var olan alt yapının korunması da çok kritiktir.

Öncelikli olarak TEİAŞ, EÜAŞ, BOTAŞ ve EPDK gibi enerji kurumlarımızın üreticilerin sabit maliyetlerini düşürücü adımlar atması, bu dönemde yerine getirmesi zor olan sözleşme ve lisans yükümlülüklerinde esnek davranılması çok faydalı olacaktır. Özellikle kapasite bütçesinin bu dönemde arttırılmasının ve BOTAŞ ile olan Al-yada-Öde yükümlülüklerinin bu dönemde uygulanmamasının, zorda olan santrallere katkısı olacaktır. Ayrıca banka borçlarında ötelemeler, Kredi Garanti Fonundan işletme sermayesi temini, personel destekleri, maden ve orman izin süreçleri ve ödemelerinde esneklik sağlanması gibi bir dizi beklentimizi Bakanlıklarımıza ilettik.

Bunlar dışında farklı bir konu da, 2011 yılından beri yürürlükte olan YEKDEM kapsamına girişin bu sene sona ermesi. Santrallerin bu mekanizmadan yararlanabilmek için 31 Ekim’e kadar kabullerini yaptırmaları gerekiyor. Ancak bu salgın, gerek ekipman tedarikindeki, gerek sahada çalışma olanaklarındaki, gerekse izinlerin tamamlanmasındaki aksamalar yüzünden sürece büyük darbe vurdu. Büyük bir kaos oluşmasını istemiyorsak, fizibilitesini bu mekanizmaya göre yapmış, finansını almış ve yetişmeye çalışan projelere süre uzatımı verilmesi gerekiyor.

Sürecin sektör için daha az hasarla atlatılması için yapılması gerektiğini düşündüğünüz düzenlemeler var mı? Beklentileriniz neler?

Bu tarz kriz dönemlerinde sistemin en büyük ihtiyacı “piyasalara güven” unsurunun temin edilmesidir. Kamunun burada rolü güven ortamının sağlanması olmalıdır. Belirli bir zümreyi rahatlatacak serbest piyasa prensiplerinden uzak, ani düzenlemeler diğer paydaşlara zarar verebilir.

Şu anda olası en önemli tehlike, artabilecek tahsilat problemleri ile nakit akışının zayıflaması olarak görünmektedir. Yaşanabilecek ödeme temerrütlerinin zincir etkisiyle büyümesini engellemek amaçlarıyla kamunun tıkanan çarklara likidite sağlaması olabilecek en ideal çözüm olarak önümüzde durmaktadır. Örneğin, zor durumda olan tüketicilere verilecek kredilerde elektrik faturası ödemelerinin önceliklendirilmesi bu konuda fayda sağlayabilir. Keza elektrik tedarik zincirindeki şirketlerin de sistemin işleyişini aksatacak alanlardaki ödemelere öncelik vermeleri sağlanmalıdır.

Yaşanan sürecin enerji piyasaları üzerinde uzun vadeli etkilerinin neler olmasını bekliyorsunuz? Enerji piyasalarının gelişimine ne gibi etkileri olacak?

Biliyorsunuz birçok ülkenin merkez bankaları ekonomilerinin durmasını engellemek için piyasalara ciddi ölçüde para pompalıyorlar; bunun sonucunda Dünya’da bir likidite bolluğu olmasını bekliyoruz. Bu paranın bir kısmının, sistemleri ve piyasaları düzgün çalışan, alt yapıları ayakta kalan ülkelere gideceğini öngörebiliriz.

Bu dönemde Türkiye tekrar bir yatırım hikayesi yazma şansına sahip olabilir. Enerji ve finans piyasalarına yönelik 5 yıllık stratejilerimizi net ve detaylı olarak ortaya koyabilirsek, enerji özelinde önümüzdeki dönem için YEKDEM vb. destek ve teşvik sistemlerini açıklarsak, gerek yabancı, gerekse yerli yatırımcılar için cazip bir yatırım ortamı tesis edebiliriz.

Üretim Sektörü şirketleri ve çalışanları bu ortamdan nasıl etkileniyorlar?

Medyada fazla ön plana çıkmıyor; ancak evlerimizde, hastanelerde ve diğer tüm kritik mekanlarda elektriksiz kalmamamız için çalışan Elektrik Üretim Sektörü personeline, özverili çalışmaları dolayısıyla teşekkür etmek istiyorum. Üretim şirketlerindeki arkadaşlarımızın yüzde 60’ından fazlası halen santrallerde ve sahada çalışıyorlar. Tahmin edebileceğiniz gibi çok daha uzun mesailerle ve daha zor şartlarda çalışıyorlar.

Üretim sektörünün kendine özgü koşulları var. EÜD, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile koordinasyon içinde, bu olağanüstü durumun ilk haftası içinde “Salgın Dönemi Önlem Tavsiyeleri”ni yayınladı. Üretici şirketler gerekli tedbirleri çok hızlı aldılar; çalışma şekli değişikliklerini hızlı uyguladılar. Bu açıdan sektördeki yöneticileri de tebrik etmek gerekiyor.