Yaşar Arslan doğal gaz

“2020’nin ikinci yarısını ülkemiz için fırsat olarak görüyorum”

GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan, koronavirüs salgının doğal gaz piyasası ve dağıtım sektörüne olan etkilerini Petroturk’e değerlendirdi.

GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan, koronavirüs salgını sonrası doğal gaz piyasası ve dağıtım sektörünün son durumuyla ilgili görüşlerini Petroturk.com’a anlattı.

Ülkemizin bir an önce virüsün etkilerinden kurtulmasını temenni ettiklerini dile getiren Yaşar Arslan, bundan sonraki süreçte karşılaşılabilecek yeni durumlara ilişkin hazırlıkların iyi bir noktada olduğunu söyledi.

2020 yılında yaklaşık 1,7 milyar TL yatırım planladıklarını ancak koronavirüs salgını ve alınan tedbirlerden dolayı yatırım planını ertelemek zorunda kaldıklarını ifade eden Arslan, “Yılın ikinci yarısında tedbirlerin nispeten azaltılması ile yatırım süreçlerimizi kısmen de olsa başlatabiliriz” dedi.

İşte GAZBİR Başkanı Yaşar Arslan’ın Petroturk.com’a yaptığı o özel açıklamalar:

İçinde bulunduğumuz durumun doğal gaz piyasasına ve dağıtımında etkileri nasıl? Özellikle dağıtım açısından baktığımızda nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız?

2019 yılı Aralık ayında Çin’de başlayan KOVİD-19 salgını Mart ayından itibaren ülkemizde görülmeye başlamasıyla beraber gündem tamamen bu konuya odaklandı. Kamuoyunda yapılan hızlı bilgilendirme ve alınan sosyal ve fiziki izolasyon tedbirleri sayesinde yayılımın dünyadaki birçok ülke örneğine göre daha kontrol edilebilir boyutta olduğu görülüyor.

Ülkemizde vakalarının ilk görüldüğü günden itibaren doğal gaz dağıtım sektörü olarak acil tedbirleri hayata geçirdik. Doğal gaz dağıtım sektörünün vatandaşla temas eden bir hizmet sunuyor olması sebebiyle sorumluluğumuz oldukça fazla.

Sürecin başlangıcından itibaren GAZBİR koordinasyonunda, korona virüs tedbirleri doğal gaz dağıtım şirketlerimizin tarafından hayata geçirildi.

Öncelikle ofiste bulunulması gerekmeyen iş süreçlerinde çalışanlar için gerekli sistemler kurularak evlerinden çalışmaları sağlanmıştır. Yine tüm görevini sahada gerçekleştiren ekiplerinin, ofis kullanım gereksinimi olmadan evlerinden doğrudan görev yerlerine ulaşarak işlerini yürütmeleri sağlanmıştır. Bu sayede diğer ekiplerden izole olarak, herhangi bir temastan kaçınacak şekilde çalıştırılması, çalışma ortamlarının bu duruma uygun düzenlenmesi, ekipten herhangi birinde vaka görülmesi durumlarında alınacak aksiyonları ve iş sürekliliğinin sağlanması gibi prosedürleri oluşturduk.

Müşteri hizmetleri, acil müdahale ve bakım-onarım, sayaç okuma, doğal gaz açma -kesme, iç tesisat kontrol ekiplerinin kullanımı için eldiven, maske, gerekli durumda kullanılmak üzere tulum, el temizleme jeli gibi kişisel koruyucu donanımın temin edilmesi ve dağıtımı hızlı şekilde sağlandı. Müşteri merkezlerinin temizlik, dezenfekte ve hijyen koşullarına azami dikkat gösteriyoruz. Bu alanlara kısıtlı girişin sağlanması için gerekli tedbirleri alıyoruz.

Vatandaşlarla fiziki teması en aza indirecek şekilde Müşteri Merkezlerindeki yoğunluğun azaltılması için, abonelik başvurusu, abonelik sonlandırma, fatura ödeme vb. işlemler için aboneleri online başvuru kanallarına yönlendirecek şekilde SMS, web sitesi gibi iletişim araçlarını kullanarak bilgilendirme yapıyoruz.

Özellikle ısınma ihtiyacının fazla olduğu dönemlerde hizmet sürekliliğinin sağlanabilmesi büyük önem arz ediyor.  Bu kapsamda doğal gaz alt yapısının kazılardan dolayı zarar görmemesi için belediyelerle görüşerek kazı izinlerinin zorunlu haller dışında durdurulmasını sağladık.

11 Mart’tan itibaren gelişen süreci dikkatle takip ediyoruz. Alınan tedbirler sayesinde saha ekiplerimizde bugüne kadar ciddi bir sağlık sorunu yaşanmadan faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz. Vatandaşlarımız ve çalışanlarımızın sağlığını ön planda tutarak hizmet sürekliliğini sağladık. Nisan sonuna kadarki yaklaşık 45 günlük süreçte acil müdahale, çağrı merkezi, iç tesisat kontrolü, abonelik başlatma ve sonlandırma, sayaç okuma, faturalandırma, gaz açma gibi tüm iş süreçlerimiz devam etti. Bu anlamda özveri ile görevlerini yerine getiren doğal gaz şirketi çalışanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.

Bundan sonraki süreçte de karşılaşabileceğimiz yeni durumlara ilişkin hazırlıklarımız iyi bir noktada. Temennimiz ülkemizin bir an önce virüsün etkilerinden kurtulması yönünde.

Salgının muhtemel etkilerinin azalması ile birlikte yılın ikinci yarısında nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?

Yılın ikinci yarısında hava sıcaklıklarının da yükselmesi ile beraber salgın tehdidinin biraz daha azalacağına ilişkin bir beklenti var. Diğer taraftan ekonomik aktivitenin bir şekilde tekrar eski seviyesine gelmesi için dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de bazı planlamaların yapıldığını görüyoruz.

Petrol piyasalarında yaşanan gelişmeler hem sektörümüzü hem de ülke ekonomisini önemli ölçüde etkileyecek. Yılın ikinci yarısında doğal gaz tedarik maliyetlerimiz düşecek. Son günlerde KOVID-19 sürecinde de ülkemizde alınan tedbirler etkisini belirgin bir şekilde göstermeye başladı ve Avrupa ülkelerine göre avantajlı bir konuma geldi. Bu iyimser tablonun devam etmesi halinde, petrol kaynaklı sağlanacak ekonominin de etkisiyle ülkemiz piyasalarda oluşan boşluğu doldurarak, bir fırsat oluşturabilir. 2020 yılının ikinci yarısını ülkemiz için bir fırsat olarak görüyorum.

Talepteki daralmanın telafi edilmesi için 2020 yılının ikinci yarısı bir geçiş süreci olarak değerlendirilebilir. Özellikle turizm, havayolu taşımacılığı gibi sektörlerde yaz aylarında belirli kurallar çerçevesinde bir hareketlilik başlayabilir. Perakende sektöründe kademeli olarak daha hızlı bir hareketlilik olabilir.

2020 yılının Mart ve Nisan aylarında sanayi üretiminde ciddi bir azalma olduğu görülüyor. Ancak Nisan ayı sonunda bir miktar üretim artışı olduğunu görüyoruz. Enerji sektöründe özellikle enerji fiyatlarının talebe bağlı olarak düşmesi sebebiyle üretim yelpazesinin önemli bir bölümünde daralma söz konusu oldu. Üretim maliyetleri açısından özellikle doğal gazdan elektrik üreten santrallerin çalışması zorlaştı. Diğer üretim segmentlerinde de benzer daralmalar söz konusu oldu. Bu darboğazın aşılması için sanayi talebinin artması çok önemli bir unsur. Yılın ikinci yarısında bu kayıpların bir kısmının telafi edilebileceğini düşünüyorum.

Doğal gaz dağıtım sektörü olarak 2020 yılında 30’a yakın yeni ilçede genişleme yatırımı planlamıştık. Ayrıca 2018 – 2019 yıllarında ilk gaz arzını sağladığımız 118 yeni yerleşim yerinde devam eden yatırımlarımız var. 2020 yılında yaklaşık 1,7 milyar TL yatırım planlamıştık. Ancak KOVID-19 salgını ve alınan tedbirlerden dolayı yatırım planımızı ertelemek zorunda kaldık. Yılın ikinci yarısında tedbirlerin nispeten azaltılması ile yatırım süreçlerimizi kısmen de olsa başlatabiliriz.

Ancak yılın ilk yarısını kaybettiğimiz için planlanan yatırımların tamamının gerçekleştirilebilmesi zor bir ihtimal olarak görülüyor. Yine de dağıtım şirketlerimiz normalleşme ile beraber imkanlar dahilinde kısmi olarak yatırımlarına devam edecekler.

Kamu otoritelerince açıklanan ekonomik paketler kapsamına alınan sektörler arasında enerji sektörü yok. Enerji piyasasının devletten desteğe ihtiyacı var mı? Ne tür destekler verilebilir?

KOVİD-19 salgını dünya ekonomilerini olduğu kadar ülkemizi de ciddi şekilde etkiledi. Özellikle turizm, taşımacılık, üretim ve perakende gibi sektörlerde ciddi bir talep daralması söz konusu oldu. Şirketler gerek talep daralmasının etkisiyle gerekse de çalışanlarının sağlığının korunması amacıyla faaliyetlerine bir süreliğine ara verdiler. İstihdamın korunması bu sürecin birincil önceliği. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığımız tarafından kısa sürede bazı sektörler için bazı destek paketleri açıklandı. Sizin de belirttiğiniz gibi enerji sektörü bu destek paketlerinden tam olarak faydalanamadı.

Bu kritik süreçte doğal gaz dağıtım sektörü de ekonominin tüm paydaşları gibi olumsuz yönde etkilenmektedir. Ancak sektör olarak üzerimize düşen görevin farkındayız.

Doğal gaz dağıtım sektörü olarak özellikle konut ve küçük ticarethanelerin mümkün olduğunca kesintisiz şekilde doğal gaz kullanabilmesi için bazı tedbirleri hayata geçirdik. Bu noktada mağduriyet olmaması için azami dikkati gösteriyoruz. Salgın süresince doğal gaz borcunu ödeyemeyen konut tüketicileri ile 1000 TL’nin altında borcu olan küçük ticarethanelerde doğal gaz kesintisi yapılmamaktadır. İyi niyet çerçevesindeki her tür talebi karşılamak için çabaladığımızın bilinmesini isterim.

Vatandaşlarımızın doğal gaz faturalarındaki bedelin ağırlıklı kısmını doğal gaz alım maliyeti ve vergiler oluşturuyor. Dolayısıyla dağıtım şirketleri perakende satışta mevzuat gereği kâr marjı olmadan doğal gaz perakende satışı yapmaktadır. Son dönemde kamuoyunda doğal gaz ve elektrik faturalarının bir süreliğine ertelenmesi gibi taleplerin olduğunu görüyoruz. Böyle bir uygulamanın doğal gaz dağıtım şirketlerinin mali yapısı içinde yapılması ve oluşan maliyetin karşılanması mümkün değildir. Örneğin sadece Mart, Nisan Mayıs dönemindeki 3 aylık periyodda konut ve küçük ticarethanelerin toplam doğal gaz bedeli yaklaşık 8,2 Milyar TL’dir.  Doğal gaz dağıtım şirketleri aylık olarak bu perakende satış tutarını tedarikçi firmalara ödemektedir. Bu anlamda dağıtım şirketlerinin fatura erteleme gibi bir uygulama yapması maalesef mümkün değildir. Ayrıca ertelenen faturanın daha sonra tahsilinin mümkün olup olmayacağı da belirsizdir.

Dar gelirli vatandaşlarımıza elektrik destek mekanizmasındaki gibi doğal gazda da geçici olarak yardım sağlamasının en doğru yöntem olduğunu düşünüyoruz. Sektör olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK ile bu tür konuları zaman zaman değerlendiriyoruz.

Yaşanan sürecin enerji piyasaları üzerinde uzun vadeli etkilerinin neler olmasını bekliyorsunuz? Enerji piyasalarının gelişimine ne gibi etkileri olacak?

COVİD-19 Pandemisi tüm dünyada ekonomilerin geleceği hakkında bazı değerlendirmelerin yapılması gerekliliğini ortaya çıkardı. Dünyada son 50 yılda etkili olan globalleşme rüzgarının etkisiyle ülke ekonomilerinin bağları giderek daha da kuvvetlendi. Yıllar içerisinde global firmaların bütçeleri dünya pazarlarındaki entegrasyon ile beraber bazı ülke ekonomilerine denk hale geldi.

Kıtalararası ticaret dünya tarihinde hiç olmadığı kadar yüksek seviyeye ulaştı. Bu durum ülkeleri bazı ürünlerde kendi üretim imkanlarını kullanmak yerine dünya pazarlarındaki ucuz ithalat imkanlarına yöneltti. Dünya ekonomilerinde istihdamın şehirlerde yoğunlaşması, vatandaşların yaşam kalitesinin göreceli olarak kötüleşmesi ve gelir dağılımının her geçen yıl daha yönetilemez hale gelmesi sonucunu doğurdu. Aslında global ekonomilerin oluşan global sorunlara çözüm üretmekte zorlandığına ilişkin yorumlar KOVİD-19 öncesinde de tartışılmakta olan bir konuydu.

KOVİD-19 süreciyle beraber globalleşmenin aslında tüm ekonomileri kırılgan hale getirdiğini ve kriz durumunda tüm paydaşların benzer şekilde etkilendiğini gösteriyor. Dünyanın en güçlü ekonomilerinde dahi salgından dolayı derin ekonomik krizlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Ekonomik göstergeler ve yorumlar önümüzdeki dört yılda uluslararası ticaret hacminin nisbi olarak azalacağı yönünde.

Bu durum ülkelerin kendi üretim imkanlarının arttırılmasına yönelik plan ve teşviklerin artacağının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Enerji fiyatları da global ekonominin etkisiyle bu süreçte ciddi şekilde dalgalandı. Örneğin brent petrol fiyatlarının talepteki düşüş sebebiyle yakın zamanda görüşmemiş şekilde düştüğünü hep beraber takip ediyoruz. Üretim planlanmasında, enerji talebinde geçmiş yıllara ilişkin istatistikler ve büyüme beklentileri en büyük indikatör olarak kullanılıyor. Talep tahmini için belirlenen alt ve üst eşiklere ilişkin koridorun çok altında bir talep oluşması, durdurulması çok daha maliyetli olan üretimin devam ediyor olması sebebiyle piyasada negatif fiyatların oluşması gibi bir durumu ortaya çıkardı.

Bu ve benzeri durumların önümüzdeki süreçte yaşanmaya devam edebileceği görülüyor. Başta da belirttiğim gibi global ekonomilerden, ülkelerin kendi imkanlarını geliştirmesi yönünde tedbirlerin hayata geçmesi halinde enerji piyasaları da buna uygun tedbirlere yöneleceklerdir. Ülke kaynaklarının efektif kullanımına yönelik planlamalar tekrar gündeme gelebilir. Ancak bu planlamalar yapılırken bugüne kadar yapılmış olan yatırımların da atıl hale gelmemesi gerektiği göz önünde bulundurulmalı. Üretim ekonomisinin ön plana çıkmasıyla beraber enerji talebinde bir artış söz konusu olacaktır.

Doğal gaz ithalatı şubatta yüzde 23 arttı