“Madencilik sektörümüze zarar verilmesine asla müsaade edemeyiz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, MASİS’in düzenlediği ‘Madencilik ve Milli Ekonomi’ konulu zirvede sektör paydaşlarıyla videokonferans yöntemiyle bir araya geldi.

Sibel ACAR-ANKARA/ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Maden Sanayii İşverenleri Sendikası (MASİS) tarafından düzenlenen 4 Aralık Dünya Madenciler Günü dolayısıyla gerçekleştirilen “Madencilik ve Milli Ekonomi” konulu zirveye katıldı.  Berfu Güven’in moderatörlüğünü yaptığı zirvenin açılış konuşmalarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, MASİS Yönetim Kurulu Başkanı Naci İlci, Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul ve TİSK Başkanı Özgür Burak Akyol gerçekleştirdi. 

Bakan Dönmez, insanlığın modernleşme tarihinin madenciliğin tarihiyle eşdeğer kabul edildiğini ifade ederek sözlerine başladı. 

Maden çıkarma işleme ve sanatındaki ustalığımızın atalarımızdan miras kaldığını ifade eden Dönmez; “Maden çıkarma ve işleme sanatındaki ustalık Hititlerden Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar Anadolu’da var olan bütün medeniyetlerin en temel özelliği oldu. Bugün hala işletmede olan Ergani ve Murgul’daki bakır sahalarımız, Afyon İscehisar’daki mermer yatakları milattan öncede işletiliyordu. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemlerinden günümüze miras pek çok maden yatağı ve kurum kaldı. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan MTA, Eti Maden, Türkiye Petrolleri, TKİ ve TTK gibi pek çok kurum bu güçlü mirası halen yaşatıyor” dedi. 

“MADEN POLİTİKALARIMIZIN ESAS TEMELİ TÜRKİYE’Yİ KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜNLERDE SÖZ SAHİBİ BİR YAPMAKTIR” 

Madencilikte rezervden daha çok katma değerli ürün sisteminin önemine vurgu yapan Dönmez; “Bugün dünyadaki 90 çeşit madenin 77’si Türkiye’de bulunuyor. Ancak politikalarımızın özünü oluşturan temel mantalite yerlileştirme ve yerli üretim anlayışıdır. Önemli olan ne kadar fazla rezerve sahip olduğumuz değil; bu rezervleri işleyecek, bunları değere dönüştürecek sürdürülebilir bir sisteme ve teknolojiye sahip olmaktır. Bugün maden rezervi açısından zengin ancak bunları katma değerli ürüne dönüştürme konusunda zayıf ülkelerin kaynak zengini olmalarına rağmen dışa bağımlı oldukları su götürmez bir gerçektir. Bu nedenle maden politikalarımızın esas temeli, Türkiye’yi ham madde üretip satan bir ülke olmaktan çıkarıp, ileri teknolojiyle dünya pazarlarında katma değeri yüksek uç ürünlerde söz sahibi bir ülke konumuna getirmektir” diye konuştu. 

“MADENCİLİK FAALİYETLERİNE KARŞI YALAN YANLIŞ BİLGİLERLE KAMUOYU MANİPÜLE EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR” 

Günümüzde bazı kişi ve kurumlar tarafından madencilik faaliyetlerinin muhalefet aracı olarak kullanıldığını ve söz konusu iddiaların asla gerçeği yansıtmadığının önemle altını çizen Dönmez, konuyla ilgili; “Bugün madencilik faaliyetlerine karşı yalan, yanlış ve çarpıtılmış bilgilerle kamuoyu manipüle edilmeye çalışılıyor. Özellikle madenciliğe karşı çevrecilik kılıfı altında ortaya atılan iddialar, Türkiye’nin enerji ve maden bağımsızlığı için yürüttüğü gayretlerin zehirlenmesine dönüktür.  Bugün maalesef bazı kişi ve kurumlar tarafından madencilik faaliyetleri muhalefet aracı olarak kullanılıyor. Şu hususun altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Yer altındaki ve yer üstündeki her cevher, her bir maden zerresi milletimize aittir. Her bir maden milletimizin refahını, zenginliğini ve yaşam kalitesini artırmak içindir. Bütün gayretimiz daha fazla üretim, daha fazla istihdam, daha fazla teknolojik yatırım ve daha fazla ulusal kalkınmadır. Üretimde ‘ne pahasına olursa olsun’ gibi yanlış bir anlayışa hiçbir zaman politikalarımızda yer vermedik. Dünyanın madencilikte gelişmiş ülkelerinde hangi standartlarda madencilik yapılıyorsa, Türkiye’de de aynı standartlarda madencilik yapılıyor. Madencilik yapabilmek için, başta bizim bakanlığımız olmak üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı gibi pek çok bakanlık, kurum ve kuruluştan izin alınması gerekiyor. Madencilik faaliyetleriyle ilgili düzenli denetimler ve gözetimler yapılıyor. Madencilikle ilgili çağdaş normları karşılayan muazzam bir mevzuata sahibiz. Ülkemizde ormanların sadece binde 3’lük kısmında madencilik yapılıyor ve bu faaliyetler Tarım ve Orman bakanlığımızın sıkı gözetim ve denetimi altında. Ayrıca her ağaç için Tarım ve Orman Bakanlığımız iki ağaç dikiyor ve bu ağaçların parasını da madenciden tahsil ediyor.  Vatandaşlarımızın haklı kaygılarını, çevre hassasiyetlerini elbette dikkate alıyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi ‘çevre de bizim, madenler de bizim. Hem madencilik yapacağız, hem de çevreyi koruyacağız’. Maden üretiminin akabinde tekrardan rehabilite edilen sayısız sahamız var.  Ancak, ülkemizin sanayileşmesi, kalkınması, gelişmesi, istihdamıyla ilgili olan bir faaliyet alanı olan madenciliğin,  eksik ve yanlış bilgilerle kötülenmesi, ülkemize ve madencilik sektörümüze büyük zararlar vermektedir. Buna müsaade edemeyiz” şeklinde konuştu. 

“MADENCİLİK SEKTÖRÜ SANAYİLEŞMENİN TEMEL GİRDİLERİNİ ÜRETİYOR” 

Madencilik ve ekonomik gelişmişlik arasında oluşan sıkı bağın gözden kaçırılmaması gerektiğine vurgu yapan Dönmez; “Gelişmiş ülkelerin var olan ekonomik seviyelerine ulaşmalarında, doğal kaynakları etkin bir şekilde kullanmaları büyük rol oynuyor. Bu maksatla madencilik sektörümüzü desteklemeye her şartta devam edeceğiz. Kömür sektöründen örnek verecek olursak 2016 yılından bugüne kadar toplam 250 milyon TL’yi aşan destek ödemesi yaptık. Ayrıca, 2020 yılında bugüne kadar yerli kömürde üretim ve istihdamı korumak amacıyla verilen destek yaklaşık 120 milyon lirayı buldu. Madencilik sektörü sanayileşmenin temel girdilerini üretiyor. İnsanlık tarihi içerisinde, üretimin ve ihracatın zamanla tarımdan sanayiye kayması, sanayi için kaliteli ham maddelerin ekonomik olarak elde edilmesini gerekli kıldı. Gelişmiş sanayi ülkelerinin hemen hepsinde de bu gelişmeyi sağlayan öncü faktör madencilik olmuştur. Türkiye’nin kalkınma ve ekonomik gelişmesi için de madenciliğin sağlayacağı bu büyük katma değeri kullanabilmesi olmazsa olmazdır. Türkiye sanayisinde demir-çelikten beyaz eşyaya çok çeşitli iş kolları mevcut. Bu iş kollarında kullanılan çok çeşitli minerallere ve diğer maden kaynaklarına olan gereksinim önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Ülkemizin son yıllarda atağa geçtiği savunma sanayisi için de çeşitli maden kaynakları büyük önem arz ediyor. Bu hususlar bir araya geldiğinde madenciliğin ülkemiz refahı, güvenliği ve dış ticaret dengesi için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır” dedi. 

Bakan Dönmez, madencilik sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız içerisindeki payının yüzde 1,1 olduğunu belirterek bunun yüzde 3 ila 5 arası bir seviyeye çıkarılması gerektiğini ifade etti. 

“PAZARTESİ GÜNÜ ESKİŞEHİR KIRKA ETİ MADEN TESİSLERİNDE LİTYUM KARBONAT ÜRETİME BAŞLIYORUZ” 

Türkiye’nin madencilikte dünyada rekabet gücünün yüksek olduğu önemli madenlere sahip olduğunu fakat bu madenlerin bugüne kadar teknolojik yetersizlik nedeniyle değere dönüştürülemediğine vurgu yaparak; “Bu alandaki gidişatı tersine çevirmek için Eti Maden Eskişehir Sivrihisar’da NTE pilot tesis kurma çalışmalarına başladı. Bu elementlerin işlenmesiyle ilgili bazı ülkelerle görüşmelerimiz sürüyor.  Lityum karbonat üretimiyle ilgili de iki ay önce Eskişehir Kırka Eti Maden tesislerinde pilot üretime Aralık ayında başlayacağız demiştim. İnşallah, Pazartesi günü Eskişehir Kırka Eti Maden tesislerinde Lityum karbonat üretime başlıyoruz. Başlangıçta 10 ton/yıl olacak pilot üretimimiz, kısa süre içerisinde 600 ton/yıl’a çıkacak. Bu üretim yerli elektrikli otomobilin pil yapımında önemli bir girdi olarak kullanılacak. Madencilik bütün bu teknolojilerin devam etmesi ve daha ileri gitmesi için gerekli ham maddeyi sağlayan lokomotif bir sektördür, çok önemlidir ve önemli olmaya da devam edecektir. Madencilik teknolojinin ve teknolojik dönüşümün vazgeçilmez bir parçasıdır. Sektörün daha yüksek standartlarda güvenli ve verimli bir şekilde ilerlemesi için Bakanlık olarak madencilik sektörümüzle her zaman sıkı iş birliği içinde olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi vurgulamak isterim” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı. 

“TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE İÇİN GÜÇLÜ BİR MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN VARLIĞI ELZEMDİR” 

Toplantıda konuşan MASİS Yönetim Kurulu Başkanı Naci İlci, madenciliğin bir ülkenin geleceğini tayin edecek kadar önemli bir sektör olduğunu ifade ederek; “Bugün sektörde yapılan ticaret rakamları asla Türk madenciliğinin gerçek potansiyelini yansıtmamaktadır. Ülkemiz çok daha fazla potansiyele sahiptir. Covid-19 süreci gibi olağanüstü bir dönemde çok iyi gördük ki olağan dönemde farkına varılmayanlar olağanüstü dönemde eksikliklerini çok daha iyi hissettirmektedir. Ekonomik açıdan tam bağımsız Türkiye için güçlü bir madencilik sektörünün varlığı elzemdir. Kamu, özel sektör olarak çalışmalarımızı rutine göre değil olağanüstü döneme göre planlamalıyız. İş birliği halinde hareket etmeliyiz. Amacımız tabiata zarar vermek şöyle dursun çevre bilincini en yüksek seviyede taşımaktadır. Çevreyle dost madencilik mümkündür” dedi. 

“MADENLER BİR ÜLKENİN HAZİNESİDİR; GİTTİĞİ YERE İSTİHDAM VE KALKINMA GÖTÜRÜR” 

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul ise konuşmasında madenlerin bir ülkenin hazinesi olduğunu ve gittiği yere istihdam ve kalkınma götürdüğünü belirtti. 

Madencilik sektöründeki risklerin ortadan kaldırılmasının önemine değinen Akçul; “Planlı, güvenli, disiplinli, bilimsel çalışmalıyız. Üretim baskısı ve psikolojik şiddet gibi engelleri ortadan kaldırarak insan odaklı düşünceyi merkeze almalıyız. Devlet işçi haklarını kanunla korumaya alır. Biz sendikalar olarak da işçilerimizin zayıf tarafını güçlendirmek sorumluluğundayız. İşverenlerin bizi anlamasını umut ediyoruz. Madenci işini de işvereni de sever. Yaptıkları işin zorluğunu emeğiyle kıyaslamaz. Samimiyet ve aidiyet bekler. İşverenlerden madencileri anlamalarını bekliyoruz” diye konuştu. 

“PANDEMİ GİBİ KRİZ DÖNEMLERİNDE MADENCİLİK EN KRİTİK SEKTÖR OLARAK ÖNE ÇIKAR” 

TİSK Başkanı Özgür Burak Akyol da dünyanın içinde bulunduğu kriz döneminde üretim ve madencilikle krizin fırsata çevrilebileceğini söyledi.  

Bu dönemde madencilik sektörünün en kritik sektör olarak öne çıktığını ifade eden Akyol; “Madencilik diğer tüm sektörlerle entegre bir sektör. Küresel ekonominin yapı taşı olan bir endüstri. Ham madde ve enerji üretimi öne çıkıyor. Şu an yaptığımız toplantıda ana öğe olan bilgisayarlarımızda bile 30’u aşkın maden ürünü var. Bir kişinin maden ihtiyacı 21 tona yakın bir rakama tekabül ediyor. Bu sebeple madencilik ulvi bir iş. Maden sektörünün dünyada daha büyük pay alacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullanırken sektöre ortak payda ve ortak hedef çağrısında bulundu.