“Kimyada yerli üretim ile 20,7 milyar dolarlık ithalatın önüne geçilecek”

İKMİB Başkanı Adil Pelister, “Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler” tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada; “Kimya sektörüne baktığınız zaman enerjiyi çok yoğun harcayan bir sektör. Enerji sarfiyatımız bu sebeple çok önemli . Ucuz enerji, maliyetler açısından da çok önemli. Tarihi keşfimiz olan yerli gaz kaynağını kimya sektöründe kullanmamız dahilinde petro kimya tesisleri için de önemli bir ham madde elde edilmiş olacak” diye konuştu. 

Sibel ACAR-ANKARA/ İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)  “Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler” raporunu video konferans yöntemiyle gerçekleştirdiği dijital toplantıda açıkladı. 

Pandemi döneminde ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılan kimya sektörü 2020 yılında kolonya, dezenfektan, sabun, ilaç ve tanı kitleri gibi Covid-19 ürünleri ihracatında rekor artışlar yaşadı.  

İKMİB, kimyada ithalatı frenleyecek ve cari açığın azalmasında etkin rol oynayacak önemli bir sektörel rapora imza atarak “Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler Raporu” ile kimya alanında en fazla ithal edilen 157 ürün kategorisini mercek altına alan İKMİB, yerli üretim hamlesi bekleyen 103 stratejik ürün alanını belirledi.  

Kimya alanında hammadde ve ara mamullerdeki yüzde 70 dışa bağımlılığı ciddi boyutlarda azaltacak yeni bir yatırım projeksiyonu sunan İKMİB, Türk kimya sanayine güç katacak öncelikli ürünlerin yerli olarak üretilmesiyle toplamda 20,7 milyar dolarlık ithalatın önüne geçileceğini öngörüyor. Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü olan kimya, yüksek katma değerli ürünlerle kilogram başına düşen ihracat bedelini artırmayı ve cari açığı azaltmayı hedefliyor. 

Dünya ekonomisi ve küresel ticaret, Covid-19 pandemisinin gölgesinde zorlu bir yılı geride bırakırken, kimya sektörü 2020 yılını 18,3 milyar dolarlık ihracat ile tamamlayarak Türkiye’nin en fazla ihracat gerçekleştiren ikinci sektörü oldu. Hammadde ve ara mamullerde yüzde 70 oranında ithalata bağımlığını sürdüren kimya sektörü, 2020 yılı Ocak-Kasım döneminde 57,54 milyar dolar değerinde ithalat gerçekleştirdi. TÜİK verilerine göre 2020 yılı Ocak-Kasım döneminde kimya sektöründe toplam ithalat 57,54 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 36,2 oldu.  

MİNERAL YAĞ VE YAKITLARDA İHRACAT RAKAMLARI YÜKSELDİ 

Türk Kimya Sektörü Yatırım Öncelikli Ürünler Raporu’nda, 2019 yılında ithalat değeri 50 milyon doların üzerinde olan 157 adet kimyasal ürün grubu öne çıkarken, söz konusu ürün gruplarının 2019 yılı toplam ihracatının 13,01 milyar dolar, toplam ithalatının 62,21 milyar dolar ve dış ticaret açığının ise 49,2 milyar dolar olduğu göze çarpıyor. Yapılan değerlendirmeler ve sektörün önde gelen temsilcilerinden alınan görüşler doğrultusunda, bu 157 ürün grubundan 103 tanesine yatırımda öncelik verilmesi gerektiği belirtilirken, bu alanda İthalat Rejimindeki V listesinde yer alan 53 ürün grubu olduğuna dikkat çekiliyor. Hem sektör hem de cari açık açısından önemli bir ithalat yükü getiren bu 103 ürün grubuna yapılacak yeni stratejik üretim yatırımlarıyla birlikte toplamda 20,7 milyar dolarlık ithalatın önüne geçilmesi hedefleniyor. 

Sektöre ilişkin 2020 yılının ilk 11 aylık döneminde genel ithalat rakamı, mineral yağlar ve yakıtlara ilişkin ürün grubundan ayrıştırıldığında ithalatın 31,37 milyar dolar olduğu belirtilirken, ihracatın ithalatı karşılama oranının ise yüzde 53’e yükseldiği görülüyor. Dolayısıyla sektörde ithalatı azaltarak, cari açığın kapanmasına destek olacak yeni ve akılcı yatırımlara öncelik verilmesi hayati önem taşıyor. Kimya alanındaki teşviklerin artırılması da, sektörün gelişimi ve büyümesi açısından itici güç olacak. 

 “YERLİ ÜRETİM İLE EKONOMİYE YAKLAŞIK 21 MİLYAR DOLAR KATMA DEĞER SAĞLAYABİLİRİZ” 

İKMİB Başkanı Adil Pelister, raporla ilgili yaptığı açıklamada; “Hammaddede yüzde 70 oranında dışa bağımlı olan kimya sektörümüzde ithalatı frenleyecek, ekonomiye yaklaşık 21 milyar dolarlık katma değer sağlayarak ülkemizin ortak sorunu olan cari açığın düşmesine katkı sunacak kritik bir rapor hazırladık. Plastikler ve mamulleri sektörümüzde 41, organik kimyasallar sektörümüzde 22, mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler sektörümüzde 20, eczacılık ürünleri sektörümüzde 14, muhtelif kimyasal maddeler sektörümüzde 11, boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları sektörümüzde 10, uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun sektörümüzde 10, kauçuk, kauçuk eşya sektörümüzde 8, gübreler sektörümüzde 7, anorganik kimyasallar sektörümüzde 5, yıkama müstahzarları sektörümüzde 5, yapıştırıcılar, tutkallar, enzimler sektörümüzde 3 ve fotoğrafçılık ve sinemacılıkta kullanılan ürünler sektörümüzde ise 1 olmak üzere toplam 157 adet ürün grubuna ulaştık. Birliğimizce yapılan değerlendirmeler ve Yönetim Kurulumuz, alt komite üyelerimiz ve sektörümüzün önde gelen temsilcilerinden alınan görüşler doğrultusunda, bu 157 ürün grubundan 103 tanesinin yatırıma uygun ve gerekli olduğu değerlendirildi. Ayrıca bu grubun içerisindeki 53 ürün de, belirli koşulları sağlamak suretiyle ithalat rejimindeki V sayılı listede yer alıyor. Yani gerek Türkiye’de gerekse AB üyesi 28 ülkede üretimi az ya da hiç olmayan bu tip ürünlere “yüzde 0’a kadar” gümrük vergisi uygulanıyor. Türk kimya sektörümüzün ve sanayimizin bu ürünlere yönelik yatırımlarıyla birlikte ihracattaki rekabet gücümüzü artıracağımızı düşünüyoruz” dedi.  

 “NİTELİKLİ VE YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM İLE İHRACATTA ÇITAYI YÜKSELTMEYİ HEDEFLİYORUZ” 

Pelister; “Yatırım yapılmasını tavsiye ettiğimiz 103 ürün grubu, kimya sektörümüzün ithalatının yüzde 28,47’sini oluşturuyor ve Türkiye’nin genel ithalatının da yüzde 9,85’ini teşkil ediyor.  Raporumuzda mercek altına aldığımız bu öncelikli ürünlerin önemli bir kısmı sektörümüzün hammadde ve ara mamul girdisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu 103 ürün grubundan ithalat değeri en yüksek olan ilk 10 ürün grubunda polipropilen, dozlandırılmış-ambalajlanmış ilaçlar ve bağışıklık ürünleri, tereflatik asit, üre, polietilen, pvc polivinil klorür, özel işleme tabi tutalacak hafif yağlar ve müstahzarları, kan ürünleri ve bu sayılan ürünlerin çeşitleri gibi ithalat bedeli bir hayli yüksek hammadde ve ara mamuller bulunuyor. Dolayısıyla bu ürünlerin Türkiye’de üretilmesi ile kimya sektörümüzün dışa bağımlılık oranı büyük ölçüde azalacak. Sanayi yatırımına uygun olan öncelikli ürünlere yapılacak stratejik yatırımlarla birlikte kimya sektörümüzün ihracatı ve kilogram başına düşen ihracat bedeli daha da yükselecek. Böylece yüksek katma değerli kimyevi mamuller ile sektörümüz dünya kimya ihracatından aldığı payı da artıracaktır” şeklinde konuştu.  

“UCUZ ENERJİ, MALİYETLER AÇISINDAN DA ÇOK ÖNEMLİ” 

Raporun enerji sektörüne yapacağı katkıları değerlendiren Pelister; Kimya sektörüne baktığınız zaman enerjiyi çok yoğun harcayan bir sektör. Enerji sarfiyatımız bu sebeple çok önemli . Ucuz enerji, maliyetler açısından da çok önemli. Bu sebeple Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yaptığı çalışmaları yakından takip ederek bu çalışmaları destekliyoruz. Kimya sektörüyle enerji sektörü birbirine bağlı bir sektör. Örneğin; gübre üretimi için amonyoktan gübreye, amonyak için doğal gaza ihtiyacımız var. Dolayısıyla yer altı zenginliklerine ihtiyacımız var. Tarihi keşfimiz olan yerli gaz kaynağını kimya sektöründe kullanmamız dahilinde petro kimya tesisleri için de önemli bir ham madde elde edilmiş olacak” diye konuştu.