“Doğal gaz piyasasında sektörün merakla beklediği bir dönüşüm içerisindeyiz”

TÜSİAD tarafından düzenlenen ‘İklim Değişikliği ile Mücadele ve Enerji Sektörünün Dönüşümü’ Webinarında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar; “Özellikle doğal gaz piyasasında sektörün dönüşümü ile ilgili hepinizin merakla beklediği bir dönüşüm içerisindeyiz. 2021 yılı umut ediyorum ki bu anlamda dönüşüm yılı olur. Çünkü 2021 yılı aynı zamanda mevcut kontratların da dolduğu bir yıl. Bu dönüşümü yapabilirsek önemli bir aşamayı geçmiş oluruz” ifadelerini kullandı. 

Sibel ACAR-ANKARA/ TÜSİAD Enerji ve Çevre Yuvarlak Masası tarafından düzenlenen “İklim Değişikliği ile Mücadele ve Enerji Sektörünün Dönüşümü” konulu webinar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. 

Çevirim içi olarak düzenlenen toplantının moderasyonu, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Ülke Başkan Vekili (Sürdürülebilir Altyapı ve Enerji) Şule Topçu Kılıç tarafından yapıldı. 

“TÜRKİYE ‘DÖNÜŞÜM 2.0’ ADINI VERDİĞİMİZ YENİ BİR DÖNEME EVRİLİYOR”  

Ülkemizin enerjide kısa, orta ve uzun vadedeki yol haritası hakkında değerlendirmelerde bulunan Bakan Yardımcısı Bayraktar; “Enerjide aslında temel bir tane hedefimiz var. Tüketicilere kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde enerji tedariği sağlayabilmek” dedi. 

Bu amacın arz güvenliği, rekabetçilik ve sürdürülebilirliği kapsadığını ifade eden Bayraktar; “Türkiye’nin son 20 yılına baktığımızda bu anlamda muazzam şeyler başardığımızı söyleyebiliriz. Ben bu döneme ‘Dönüşüm 1.0’ adını veriyorum. 2002 ila 2017 yılları arasındaki ilk 15 yılı ele aldığımızda piyasa yapısında devrimsel bir dönüşümden söz ediyoruz. Burada özel teşebbüslerin oyuncu olduğu devletin ve ilgili kurumlarının piyasa düzenleme ve piyasaya politikayı yapıcı tarafta yer aldığı bir sürece evrildi. Çok büyük bir dönüşüm gerçekleşti. 70 ila 80 yıllık devasa bir geçmişten oluşan altyapının dönüşmesi bizim burada bir çırpıda söylediğimizden çok daha uzun sürede gerçekleşti. Bu dönüşüm süreci içerisinde Türkiye’nin büyüyen ekonomisi, bu ekonomiye artan talebi karşılayacak yatırımların yapılması ve bu yatırımları herhangi bir hazine garantisi olmadan yenilenebilir dışında herhangi bir alım garantisi olmadan yapabilmemiz hakikaten çok büyük bir başarı hikayesi. Bunu bütün paydaşlarla hep birlikte başardık. Bu başarı hikayesini Türkiye geçtiğimiz 15 yıl içerisinde yazdı. Şimdi Türkiye ‘Dönüşüm 2.0’ adını verdiğimiz yeni bir döneme evriliyor. İklim değişikliği, enerji ve arz güvenliğinin iç içe geçtiği böyle yeni bir dönemde bizi daha farklı zorluklar bekliyor.  Biz bu yeşil ekonomiye geçişi de inanıyorum ki hep birlikte başaracağız” diye konuştu. 

Yeni dönemin yeni zorlukları da içerisinde barındırdığını belirten Bayraktar, ‘Milli Enerji ve Maden Politikası’ ve ‘Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’ndan oluşan 2 ana dokümanda, Türkiye’nin arz güvenliğini yerli ve yenilenebilir kaynaklara önceliklendirdiğini ve bunu piyasa öngörülebilirliğinin önceliklendirildiği bir model içerisinde kurguladığını ifade etti. 

“ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIK ASLINDA HER ZAMAN ‘MİLLİ GÜVENLİK’ UNSURUDUR” 

Türkiye’nin enerji faturasını düşürerek enerjide dışa bağımlılığın azaltılması hususunda yapılanlara değinen Bayraktar, konuyla ilgili şunları söyledi: 

“Bu konunun içerisinde kaynak çeşitlendirme, kaynak yollarının farklılaştırılması, hidro karbon arama programı, alt yapı yatırımları, yenilebilir ve nükleer enerji ile piyasa reformları var. Dışa bağımlılığı azaltma hikayesi Türkiye’nin bütün bakanlıklarının ana gündemlerinden biri olmuştur. Çünkü cari açığın ana sebeplerinden biri her zaman enerji ithalatıdır. Türkiye bugün yıllık 35 ile 40 milyar dolarlık enerji ithalatına para ödüyor. Bunu sürdürülebilir iktisadi büyümede mutlaka aşağı çekilmesi gerekiyor. Bunun için de kaynak çeşitliliği gerekiyor. İşin bir de ‘Milli Güvenlik’ boyutu var. Enerjide dışa bağımlılık aslında her zaman ‘Milli Güvenlik’ unsurudur. Ana hedeflerimizden biri bu. Çeşitlendirmeye her zaman çok önem verdik. Örneğin yüzde 100 bağımlı olduğumuz doğal gazda 3-4 yıl içerisinde dünyadaki LNG trendlerini görerek bu çerçevede Türkiye’nin gazlaştırma altyapısına inanılmaz bir yatırım yapıldı. Enerjideki işler aslında çok uzun soluklu işler. Bugün yaptığımız işlerin neticesini bazen 10 ila 15 yılda görebilirsiniz. Fakat bu LNG’deki çeşitlendirmenin sonuçlarını biz hemen görmeye başladık. Bu çeşitlendirmemiz sonucunda 4 yıl içinde toplam gazlaştırma kapasitesini 4 katına çıkardık ve bununla beraber Türkiye’nin LNG olarak doğal gaz tedarik kapasitesini yüzde 50’nin üzerine çıkarmış durumdayız. Bugün Türkiye doğru fiyatı bulduğu zaman yüzde 50 oranındaki gazını LNG olarak alabilecek teknik altyapıya sahip durumda. 2018’de yüzde 22 olan LNG’nin toplam ithalattaki payı 2019’da yüzde 28’e, 2020’de bu oran yüzde 31’e çıktı. Neredeyse her 3 birim doğalgaz ithalatının yüzde biri LNG formunda gerçekleşti. Keza boru hatlarındaki yatırımlar da çeşitlendirme konusunda önemliydi. Stratejilerimizin neticelerinden birini de 2020 yılında Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz keşfiyle de görmüş olduk. Bu keşfin Türkiye’deki enerjisi sistemi için bir oyun değiştirici olduğunu söylemek için henüz erken olsa da oraya doğru evrilebileceği ile alakalı çok ciddi bir beklentimiz ve çalışmamız var” dedi. 

“DOĞAL GAZ PİYASASINDA TÜM SEKTÖRÜN MERAKLA BEKLEDİĞİ BİR DÖNÜŞÜMÜN İÇERİSİNDEYİZ” 

Piyasa reformlarının da öngörülebilirlik için önemli olduğuna vurgu yapan Bayraktar; “Özellikle doğal gaz piyasasında sektörün dönüşümü ile ilgili tüm sektörün merakla beklediği bir dönüşümün içerisindeyiz. 2021 yılı umut ediyorum ki bu anlamda dönüşüm yılı olur. Çünkü 2021 yılı aynı zamanda mevcut kontratların da dolduğu bir yıl. Bu dönüşümü yapabilirsek ki bunu elektrikte yaptık; doğal gazsektöründe de önemli bir aşamayı geçmiş oluruz” ifadelerini kullandı.