Daha güçlü bir piyasa için…

Geçen sayıdaki yazımızda “Tam müdahalesiz piyasa ana hedef olmalı” demiştik. Yazımızın üzerinden birkaç gün geçmeden EPDK’nın kar marjı paylaşımı ve promosyonlar konusundaki taslak kararları sektörün görüşüne açıldı. Taslaklara ilişkin detaylar manşet haberimizde var. Burada içeriğe girmeden birkaç yorumum olacak.
Konuyu tüm kesimlerin penceresinden değerlendirmekte fayda var. Bayi, dağıtım şirketi, EPDK ve tabii ki tüketici… Bu dört bileşene ilişkin yorumlara geçmeden önce, en sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyerek başlayalım: Fiyatların ve diğer tüm rekabet koşullarının piyasada serbestçe oluştuğu bir piyasa, tüketici için de sektörümüz için de olmazsa olmazdır. Sektörü daha da liberal ve rekabetçi kılmak için çalışmak varken, sektörün kendi içinde ticari teamüllere göre, işbirliği, karşılıklı anlayış ve empatiyle çözebileceği her konuda sektörü düzenlenmiş bir çerçeveye sokmaya çalışmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

YILMAZ: GEREKİRSE BİZ DE DÜZENLEME YAPARIZ AMA PAYLAŞMANIN YOLUNU KENDİNİZ BULUN

Gelin EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın Mart ayı sonunda düzenlenen Petroleum Istanbul Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşmaya bir göz atalım:

“Kar marjları ile bayilik sözleşmesini birbirinden ayıramazsınız. Bayilik sözleşmesi içerisindeki ticari konuların hepsi birbiriyle ilişkili. Bizim tabi ki burada adil bir kurum olarak tüketicinin de haklarını korumak adına bir duruşumuz var. Bu noktada durmaya devam edeceğiz ama gerektiğinde de bu tip düzenlemeler yapmaktan kaçınmayacağız. Aslında bayi ve dağıtıcı arasındaki sorunlar kazancı paylaşamamaktan kaynaklanıyor. EPDK’dan da kazancı paylaştırmasını bekliyorlar sanırım ama bu çok yanlış bir düşünce. Hepiniz çok iyi profesyonellersiniz. Uluslararası düzeyde yöneticileriniz var. Hepimiz bu sektör için çaba gösteriyoruz ve bu çaba sektörümüzün kalitesini arttıracak. Bence kazandığınız paraları da paylaşmanın yolunu kendiniz bulun. Bulacağınızdan da eminiz. Bunu yaparken de ileriye yönelik düşünün. Kendinizi finans sarmalının içine katmayın. Peşin verilen intifa bedellerini bayilerimiz bulunmuş bir para gibi görüyor. Paraya bakarak değil, sözleşmelerin maddelerine bakarak imza atmanızı öneririm.”

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz özetle, “kendi işinizi kendiniz halledin… Biz karışmak istemiyoruz. Ama yapamazsanız müdahil olmaktan da kaçınmayız” diyor. Buradan anlıyoruz ki, EPDK aslında çok da arzu etmediği bir düzenlemeyi yapmak zorunda hissediyor. Çünkü sektörün özellikle bayi kesiminden bu yönde büyük bir talep var. Sonuçta EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın taslak yayınlandıktan sonra Petroturk.com aracılığıyla verdiği demeçte belirttiği gibi bu bir taslak ve henüz karar aşamasında değil. Ben inanıyorum ki EPDK, tüm kesimlerin görüşlerini ince eleyip sık dokuyarak, hem sektör hem de tüketici açısından en doğru kararı verecektir. Bu konuda EPDK’ya güvenimiz sonsuzdur.

BAYİLER SÜRECİ İYİ ANALİZ ETMELİ

Konuya bayiler açısından baktığımızda, yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki bayiler taslakta yer alan düzenlemeleri olumlu buluyorlar. Özellikle PÜİS’in açıklaması bu anlamda çok net. Burada söyleyeceğimiz ise şu: Unutulmamalı ki, şirketler ne kadar güçlü olursa bayiler de o kadar güçlüdür. Bugün kısa vadede bir tarafın avantajına olacak gibi gözüken düzenlemeler, orta ve uzun vadede daha olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bulunduğumuz yer, Başyazarımız Sertaç Komsuoğlu’nun sektörümüz için sık sık kullandığı “şirketler ve bayiler etle tırnak gibidir” sözünün tam da hatırlanması gerektiği yerdir. Özellikle kritik 2020 süreci öncesinde yapılacak bu türden bir düzenlemenin bayiler açısından doğuracağı olası sonuçlar iyi irdelenmeli ve analiz edilmelidir.

UYGULAMADA SIKINTI OLUR MU?

Dağıtım şirketlerinden henüz yansıyan net bir açıklama yok. Ancak birebir yaptığımız görüşmelerde şirketlerin taslağa mesafeli durduğunu söylememiz yanlış olmaz. EPDK’nın bu türden bir düzenleme yapma yetkisi olup olmadığından, sözleşme serbestisiyle ilgili yasal konulara kadar hukuki anlamda bir takım endişeler mevcut. Kar paylaşımına ilişkin yapılacak bir düzenlemenin serbest piyasa ilkelerine aykırılığı, bu tür müdahalelerin yatırım ve istihdam üzerinde olumsuz etki yaratabileceği konularında yine endişeler var. Kar oranının ve paylaşımda kullanılacak bileşenlerin belirlenmesinde teknik anlamda sıkıntılar olabileceği de belirtiliyor. Her işletmenin kendine özgü özellikleri bulunması nedeniyle, her işletmeye aynı oranda kar marjı belirlenmesinin rekabet üzerinde de olumsuz etki yaratabileceği belirtiliyor. Kar marjlarının sınırlı olması nedeniyle fiyat rekabeti zaten çok zorken, diğer rekabet araçlarının kısıtlanmasının da sıkıntı yaratabileceği ifade ediliyor. Ancak bu noktada bayiler için söylediğimizi de şirketler için de söylemeliyiz. Bayiler ve şirketler etle tırnak gibiyse, biraz da kendilerine iğneyi batırmalılar. Bayiler neden bu tür bir düzenlemeyi talep etme noktasına geldiler? Kar paylaşımı konusunda daha adil bir yaklaşım söz konusu olabilir mi? Düşünmeliler. Şirketlerin taslak konusundaki kesin görüşlerini, 31 Temmuz’dan sonra daha iyi anlayacağız.

TÜKETİCİ OLUMSUZ ETKİLENEBİLİR

Konuya tüketici açısından bakarsak, promosyonlarla ilgili kısıtlamalardan tüketicinin olumsuz etkilenmesi söz konusu olabilecek. Tüketici, sektörün üzerindeki maliyet yükünü falan dikkate almayacak ve doğrudan banka kartı aracılığıyla elde ettiği bedava yakıtın kaybını gündeme getirecektir. Örneğin havayolu şirketlerinin, banka kartıyla yapılan kampanyalarla verilen bedava mil uygulamasını kaldırdığını düşünün daha iyi anlayacaksınız. Kar paylaşımının düzenlenmesinin ise doğrudan tüketiciye bir etkisi olmayabilir. Ancak bu düzenlemenin taraflardan birini olumsuz etkilemesi durumunda, özellikle hizmet kalitesi ve yatırımlar açısından tüketiciye yansımaları olabilecektir.

ASIL ÇÖZÜM NE

Sorunun kaynağında kar marjının sınırlı olması yatıyor. Sektörün karını arttıracak, gelirini yükseltecek uygulamalar, paylaşım sorununu da çözer. Bizce katkılı yakıtlar konusu bunun için en önemli kalemdir. Bu konuya da önümüzdeki sayıda değinelim.