Sektör 2021 yılından umutlu

2020 yılının Mart ayında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi hemen tüm sektörler gibi enerji sektörünü de etkiledi. Yaz aylarıyla birlikte hızlı bir toparlanma sürecine giren piyasalar ve enerji sektörü kayıplarının önemli bir bölümünü telafi etse de sonbaharla birlikte dünya genelinde artan vaka sayılarıyla birlikte kısıtlamalar kademeli olarak tekrar uygulanmaya başlandı. Bu durum sektörde bir nebze tedirginlik yaratsa da enerji piyasası oyuncuları hem aşı çalışmalarının artık uygulamaya geçmesi hem de Türkiye’nin artan enerji talebi ve ekonomideki güçlü toparlanma beklentileriyle birlikte 2021 yılından umutlu. Enerji sektörünün temsilcileri 2020 yılına ilişkin değerlendirme ve 2021 beklentilerini gazetemize anlattı.

TOBB Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı Ahmet Erdem

“2021 yılında da sektör olarak faaliyetlerimize, yatırımlarımıza ve Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlamaya devam etme arzusundayız”

2020 yılını tüm dünyada ve ülkemizde Covid-19 salgını ile mücadele yılı olarak hatırlayacağız. Bu sürecin başından beri, sektör olarak müşterilerimizin, paydaşlarımızın ve çalışanlarımızın sağlığını korumak ve salgınla mücadeleye katkıda bulunmak en büyük önceliğimiz oldu. Bir yandan rafineri, dağıtım firması, bayi, olarak işyeri tesis ve istasyonlarımızda gerekli tüm tedbirleri alıp, çalışanlarımıza tüm eğitim ve desteği verirken bir yandan da ülkemizde hayatın devamı için yaşamsal önemi olan sektörün sürdürülebilirliği ve akaryakıt ikmalinin kesintisiz devamı için elimizden geleni yaptık.

Toplam akaryakıt sunumu içinde önemli yer tutan karayolu, havayolu ve denizcilik sektörlerindeki talep büyük oranda azaldı. Türkiye genelinde Haziran sonundan Kasım ortasına kadar istasyon satışlarında, karayolu ile seyahatin artması ile beraber toparlanma görmeye başladık.

Ancak, yatırımcı açısından baktığımız zaman enflasyon ve döviz kurlarına bağlı olan birçok maliyet kalemindeki artış, piyasadaki daralma ve sektörü etkileyen bazı düzenlemeler ve uygulamaların sonucunda sektörün önemli ölçüde zarar ettiği bir yıl oldu. Uğranan zararların bu şekilde devam etmesi sektörün yatırımlarının, istihdamının ve operasyonunun sürdürülebilirliği konusunda endişe yaratmaktadır.

“KEŞİF PANDEMİ DÖNEMİNDE ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR MORAL KAYNAĞI OLDU”

Bunun yanında 2020 yılında çok önemli olumlu bir gelişme oldu. TPAO’nun Karadeniz’de gerçekleştirdiği dünya çapındaki doğalgaz keşfi ülkemiz için bir dönüm noktasıdır. Derin deniz operasyonları oldukça kompleks ve disiplinler arası çaba gerektiren zorlu çalışma alanlarıdır.  Buna ek olarak, Karadeniz’in de jeolojik ve fiziksel özellikleri açısından oldukça zorlu olduğunu da söyleyebilirim.  Dolayısıyla Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) bu keşif ile önemli bir başarıya imza atmıştır.  Bu keşfin arkasında bakanlığımız tarafından oluşturulan ‘Milli Enerji ve Maden Politikası’ ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)’nın açık deniz aramaları konusunda oluşturduğu kapasite bulunuyor.

Keşif zamanlama açısından da dünyayı hem doğrudan hem de moral açısından etkileyen pandemi döneminde ülkemiz için önemli bir moral kaynağı oldu. 

2020 yılını tüm zorlukları ile geride bırakıp 2021 yılında da sektör olarak faaliyetlerimize, yatırımlarımıza ve Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlamaya devam etme arzusundayız. Ülkemizde enerji sektörünün kanunlarımızca da belirlenmiş serbest piyasa ekonomisi ile sağlıklı olarak gelişebileceği, daha fazla yatırım ve istihdam yaratacağı bir yıl olmasını temenni ediyoruz.

2021 yılının tüm insanlık ve ülkemiz için sağlık, huzur ve esenlikler getirmesini diliyorum.

PETDER Başkanı Selim Şiper

“Ülkemizde petrol piyasasının Türkiye ekonomisi ile paralel şekilde büyümeye devam edeceğini öngörüyoruz”

PETDER (Petrol Sanayi Derneği) 23 Eylül 1996 tarihinde, petrol ürünlerinin üretimden tüketime kadar olan faaliyetler zinciri üzerinde çalışmalar yapmak amacı ile ülkenin önde gelen akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından kurulmuştur. Alpet, Aytemiz, Belgin, BP, ExxonMobil, GO, Opet, Petline, Petrol Ofisi, Petroyağ, Shell, Shell & Turcas, Total ve TP PETDER üyesi kuruluşlardır. PETDER sektörün yaklaşık yüzde 85’ini temsil etmektedir.

AKARYAKIT DAĞITIM SEKTÖRÜ

Akaryakıt dağıtım sektörü, 66 dağıtıcı, 94 depolama tesisi ve 7/24 ülkemizin her yerinde hizmet veren 13.000’den fazla bayi sayısı ile Türkiye ekonomisine önemli katkılarda bulunmaktadır. Akaryakıt sektörünün oluşturduğu toplam parasal büyüklük 2019 yılında 2018 yılına göre dövizdeki ve uluslararası piyasada artan nihai ürün fiyatlarındaki yükseliş sonucunda artan pompa satış fiyatının etkisiyle yüzde 6,5 artmış ve 223 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bunun 95,4 milyar TL’sini vergiler oluşturmaktadır.

EPDK tarafından 2020 yılına ilişkin son yayınlanan verilere göre, 2020 Ocak-Eylül döneminde, 2019 yılının aynı dönemine kıyasla toplam benzin tüketimi yüzde 2,30 azalmış, toplam motorin tüketimi ise yüzde 0,58 artmıştır. Toplam LPG otogaz tüketimi yüzde 8,58, toplam fuel oil tüketimi yüzde -27,17 azalırken, gazyağı tüketimi ise yüzde 1,88 artmıştır.

COVİD-19 SÜRECİNİN AKARYAKIT SEKTÖRÜNE ETKİLERİ

2020 başlarında tüm dünya gibi ülkemizde de baş gösteren Korona Virüs Salgını, akaryakıt sektörünü çok olumsuz etkilemiştir. PETDER/PwC iş birliğiyle yapılan bir çalışma ile özetle şu bulgular elde edilmiştir.

Satış ve entegre marj kayıpları: Covid-19 nedeniyle pompadan satılan akaryakıtın miktarı ve karlılığında düşüşler gerçekleşmiş, buna karşılık maliyetler artmıştır. Bayiler aracılığıyla pompadan yapılan akaryakıt satışlarının (Kurşunsuz benzin 95, motorin ve LPG) Covid-19 salgını dönemi boyunca, 2020 yılı Mart ve Mayıs ayları arasında, 2019 yılı aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yaklaşık yüzde 27 oranında (yaklaşık (1,2 milyon m3) azaldığı anlaşılmaktadır. Katılımcı şirketler ve bayilerin 2020 yılı Mart ve Mayıs ayları arasında azalan satış hacimlerinden dolayı yaklaşık 900 milyon TL toplam entegre marj kaybı yaşadıkları tahmin edilmektedir.

Stok zararları: Depolarında akaryakıt bulunduran akaryakıt dağıtım şirketleri hızlı düşen petrol fiyatlarının etkisiyle Mart ve Nisan aylarında stok zararları ile karşılaşmıştır. Nisan ayında petrol fiyatlarının düşmesiyle kümülatif stok zararı artmaya devam etmiş, ancak Mayıs ayında petrol fiyatlarındaki artış sonrası gerilemeye başlamıştır.

Yatırımların ertelenmesi: Dağıtım şirketleri Covid-19 salgını döneminde planlamış oldukları yatırımları ertelemek veya iptal etmek durumunda kalmıştır. Ertelenen yatırımların özellikle terminallere ve lojistik altyapılarına yönelik yatırımlar olduğu gözlemlenmektedir.

Ek maliyetler ve bayi çalışma süreleri: Salgın dönemi boyunca bayiler alınan önlemler kapsamında birtakım ek maliyetleri üstlenirken, dağıtım şirketleri de bayilerin üzerindeki salgının olumsuz etkilerini azaltmak adına bayilere destek vermişlerdir. Dağıtım şirketleri bu dönemde genellikle bayi borçlarının yeniden yapılandırılması ve finansman desteği yoluyla bayilere destek vermiştir.

Kamudan ve Özel Sektörden Beklentiler

Gündemimizdeki başlıca konulardan biri 1 Ocak 2018 itibariyle yürürlüğe giren “Motorin Türlerine Biodizel Harmanlanması Hakkında Tebliğ”dir. Tebliğ gereği, dağıtıcı lisansı sahipleri tarafından, bir takvim yılı içerisinde, ithal edilen ve kara tankeri dolum üniteleri hariç rafinericiden temin edilen motorininin toplamına, en az yüzde 0,5 (V/V) oranında yerli tarım ürünlerinden ve/veya bitkisel atık yağlardan üretilmiş biodizel harmanlanması zorunludur. Ancak, içinden geçtiğimiz bu dönemde, hızlı bir şekilde düşen ham petrol ve ürün fiyatları, buna karşılık biodizel fiyatlarının yükselmesi, harmanlamanın sektörümüz üzerindeki finansal ve operasyonel yüklerini artırmıştır. Harmanlamanın getirdiği ilave maliyetlerin yönetilebilmesi amacıyla, konuyla ilgili paydaşlarımızla çözüm arayışlarımız sürmektedir.

PETDER olarak biodizel harmanlamanın sektörümüz üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltacak bazı tedbirlere aşağıda yer verilmiştir:

– Biodizel harmanlama teşvikinin artırılması,

– Harmanlamanın getirdiği ilave maliyetlerin, pompa fiyatlarına yansıtılabileceği esnekliğin sağlanması,

– Harmanlama maliyetlerini artıran bazı unsurların (GİB tarafından istenen Banka Teminat Mektupları, UM karıştırılması gibi) maliyetlerini düşürecek önlemler alınması,

– Biodizel sektörünün üretim miktarı, fiyat oluşumu, kalite ve rekabet konularında yakından izlenmesi.

Gelecek dönemlerde yeni yatırımlar ve istihdamın artırılmasının yanı sıra farklı müşteri ihtiyaç ve taleplerinin karşılanması amacıyla faaliyetlerimizin sağlıklı devamını sağlayacak makul karlılık seviyeleriyle birlikte rekabetçi serbest piyasa ortamını geliştirecek ve ülkemize petrol ürünleri alanında yatırım çekilmesini sağlayacak mevzuat değişikliklerinin yapılmasını ve bu süreçte kamu ve özel sektör iş birliğinin artmasını temenni etmekteyiz.

BEKLENTİLER

Önümüzdeki dönemde Korona Virüs Salgı ile mücadelede başarı sağlanarak olumsuz etkilerinin zamanla giderileceğini ve olağan şekilde dünyada ve Türkiye’de enerjiye olan talebin artacağını, ülkemizde petrol piyasasının ise Türkiye ekonomisi ile paralel şekilde büyümeye devam edeceğini öngörmekteyiz.

Türkiye’nin genç nüfusu ve kişi başına düşen geliri dikkate alındığında 1.000 kişi başına düşen araç sayısında ortalama 150 ile diğer Avrupa ülkelerinin çok gerisinde yer almaktadır. Bu itibarla sektörümüzün büyümesi için önemli bir potansiyeli vardır. 

Türkiye akaryakıt piyasası ülke ekonomisine paralel şekilde büyümeye devam ederken rekabet, dünya ham petrol ve ürün fiyatları, düzenlemeler, vergiler ve döviz kuru tüketim dengelerindeki belirleyici unsur olmaya devam edecektir.

Ülkemize ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan önemli sektörlerden biri olarak, akaryakıt sektörünün daha kaliteli ürün ve hizmetlerle tüketici faydasını en üst düzeye çıkaran ve yeni yatırımlarla ilerleyen, serbest rekabetçi bir piyasa olarak daha da gelişeceğine inanıyor, bu yönde yapılacak her çalışmaya tüm gayretimizle destek olacağımızı belirtmek istiyoruz.

TOBB LPG Meclisi Başkanı Gökhan Tezel

“2021’de pandeminin etkilerinin azalması, yasakların kalkmasıyla otogaz ve LPG tüketiminin eski̇ seviyesine gelmesi bekleniyor”

2020 yılı tüm sektörler için olduğu gibi LPG sektörü için de zor bir yıl oldu.  Mart ayından itibaren gündemimizde olan Covid-19 salgınının etkilerini hayatımızın her alanında yaşamaya devam ediyoruz. Sektörümüz salgınla mücadele sürecinde toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yoğun bir çaba gösteriyor. LPG tüplerinin üretiminde görev alan fabrika çalışanlarımız, dolum tesislerinde görev yapan çalışanlarımız, LPG’nin bayilere ve müşterilere dağıtımının aksamaması için çalışmaya devam eden nakliye ekiplerimizin yanı sıra, vatandaşlarımızın en temel pişirme ve ısınma ihtiyacının karşılanması için büyük bir özveri ile her gün binlerce eve servis yapan bayi çalışanlarımız, istasyonlarımızdaki pompa görevlilerimiz bulunuyor.  Tüm sektöre özverili çalışmaları için teşekkür ediyorum.

Bu süreç içerisinde, evsel tüpgaz satışları vatandaşlarımızın evlerinde daha çok vakit geçirmesi sebebiyle olumlu yönde gelişim gösterse de pek çok küçük işletmenin kapalı olması nedeni ile işyeri ve sanayi tüpü satışlarımız büyük bir azalma gösterdi. Otogaz satışları ise, halkımızın evde kalması ile orantılı olarak ciddi şekilde azaldı. Ayrıca, stok yükümlülüğü olan şirketler fiyatlardaki sert düşüş sebebiyle stokla ilgili zararlara katlanmak zorunda kaldı. EPDK’nın en son yayımladığı Eylül ayı sektör raporuna göre; pandemi sürecinin de etkileri ile otogaz pazarında yüzde 8,58 oranında daralma yaşanırken tüplü LPG’de ise geçtiğimiz yıllara göre daha az daralma yaşandı.  Toplam pazar ise yüzde 7,59 daralma gösterdi. 

Pandeminin etkilerinin yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Sektör olarak iş sürekliliğinin sağlanması ve tüketicilerimize kesintisiz hizmet için yoğun bir çaba gösteriyoruz. 2021 yılında pandeminin etkilerinin azalması, yasakların kalkması ve hareketliliğin başlaması ile otogaz tüketiminin eski seviyesine gelmesi bekleniyor. Yine önümüzdeki dönemde pandeminin etkileri azaldıkça kapanan işyerlerinin yeniden açılması ile işyeri LPG tüketiminin de artacağını öngörüyoruz.

Türkiye LPG pazarı yasal düzenlemeleri, düzenleyici kurumları, alt yapısı, olgunlaşmış pazar dinamikleri, yenilikçiliği ve sahip olduğu bilgi birikimiyle pek çok ülkeye emsal teşkil ediyor. Düzenlenen konferans ve toplantılarla, dünyanın farklı bölgelerinde mevcut ve gelişmekte olan pazarlara önemli bir iş bilgisinin Türkiye’den aktarıldığına tanık oluyoruz ve bundan gurur duyuyoruz. LPG sektörünün bugünkü kompozisyonunu mümkün kılan dinamiklerin pazarın gelişmesini desteklemesi açısından devam etmesini bekliyoruz. Bununla birlikte, enerji politikalarında LPG sektörünün önünü açacak, yeni kullanım alanları yaratacak politikaların geliştirilmesi de gerekiyor. Sektör olarak başlıca beklentimiz, LPG’nin ulusal enerji stratejimiz içinde, kapsamlı uygulamalarla hak ettiği yeri almasıdır. Arz güvenliği açısından önemli bir alternatif olan LPG, dünyada kullanımı desteklenen, yıllar itibarıyla üretimi de tüketimi de artan bir yakıt türü. LPG’nin ülkemizin enerji havuzunda, stratejik bir ürün olarak konumlandırılması yolunda, sektör olarak elimizden gelen bütün katkıyı bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sunmaya kararlıyız. 

Dünya LPG Birliği raporlarına göre son 10 yılda dünya LPG tüketimi yüzde 37 artarak 323 milyon ton seviyesine geldi. Önümüzdeki dönemde de bu artışın devam edeceği öngörülüyor. Türkiye, Dünya’daki toplam LPG tüketimine göre 10. sırada, Avrupa’da ise 2. sırada. Otogazda dünyadaki en yüksek LPG tüketimi olan ülkeyiz. LPG ile çalışan yaklaşık 4,8 milyon binek araç var. Bu da toplam araç parkının yüzde 38’ine denk geliyor. Basından da takip edildiği üzere LPG’li araçların kapalı otoparklara girişi konusunda da çok önemli adımlar atıldı. Sürecin en başından itibaren standartlara uygun, kontrolleri yapılmış LPG’li araçların, yine standartlara uygunluğu belgelendirilmiş otoparklara park edebilmesi yönünde çaba gösteriyoruz. Türkiye’de de otogaz pazarının büyüklüğüne yakışır gelişmelerle bu sorunun aşılmasının ardından LPG’li araç sayısında da artış olması bekleniyor. Bu kapsamda, çevreci bir yakıt olan LPG’nin kullanımının, kalıcı ya da dönemsel teşviklerle cesaretlendirilmesi gerekiyor. Çevresel faktörleri göz önünde bulundurarak otogaz alanında motorlu taşıtlar ya da taşıt alım vergilerinde birtakım avantajlar sağlanırsa, araç dönüşümlerinin hızlanacağına ve sektörün önünün biraz daha açılacağına inanıyorum. Bu durum, ülkemizde istihdamın büyümesine de olumlu katkı sağlayacaktır.

Türkiye LPG Derneği Başkanı Eyüp Aratay

“Aşılama çalışmalarıyla birlikte önümüzün aydınlık olduğunu düşünüyoruz”

2020 yılı, sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için çok zor bir yıl oldu. Büyük bir hızla tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci, iş ve sosyal yaşam başta olmak üzere tüm yaşamsal alanları derinden etkiledi. Küresel ve ülke ekonomilerinde daralmalara yol açan süreç, sektörümüzde de büyük kayıplar yaşanmasına neden olmuştur.

Oysa Türkiye LPG sektörü, 2019 yılının ikinci yarısından itibaren satış noktasında pozitif yönlü bir gelişim trendi yakalamıştı. LPG’de yakaladığımız bu artış trendi 2020 yılının ilk aylarında da devam etti. Bu trend sayesinde Ocak-Şubat ayı satışlarında, bir önceki yılın aynı dönemine oranla toplamda yüzde 5,67’lik bir artışa ulaştık. Ancak Mart ayı ile birlikte biz de pandeminin olumsuz etkilerini hissetmeye başladık.

Pandeminin sektörümüzdeki iş kollarına etkileri ise farklı oldu. Kısıtlamaların başlamasıyla birlikte özellikle insanların tüm vakitlerini evlerinde geçirmeleri nedeniyle evsel tüketim tarafında bir artış yaşadık. Buna karşın tedbirler kapsamındaki endüstriyel ve ticari işletmeler, kafe, restoranlar, otellerin yer aldığı HORECA sektörünün kapatılmasıyla satışlarda yüzde 50’lere varan ciddi bir düşüş oldu. Otogazda da şehirlerarası yolculuk ve seyahat kısıtlamaları, sokağa çıkma yasakları nedeniyle zaman zaman yüzde 80’leri bulan düşüşler yaşadık. Haziran itibari ile de bu radikal düşüşlerde bir rahatlama görülmüştü ancak artan vaka sayılarıyla ile birlikte maalesef kısıtlamalar tekrar başladı.

Yaşanan bu koşullarla birlikte Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) son açıkladığı Eylül Ayı Sektör Raporu’na göre sektördeki rakamlar şöyle gelişti:

Dağıtıcı lisansı sahiplerince 2020 yılı Eylül ayı verilerini bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırdığımızda; tüplü LPG satışında yüzde 3,14, dökme LPG satışında yüzde 3,75 ve otogaz satışında da yüzde 4,76 azalma olmak üzere toplam LPG satışında yüzde 4,46 oranında bir azalma olduğunu görüyoruz. Yine EPDK’nın yılın ilk 9 aylık dönemdeki verilerine göre ise; 2019 Ocak-Eylül döneminde 3.155.542 ton olan toplam LPG satışı, 2020 yılının aynı döneminde yüzde -7,59 oranında düşerek, 2.916.141 tona geriledi.

Sektörümüzü etkileyen bu düşüşler, elbette hem dağıtım şirketlerini hem de istasyonların, bayilerin gelirlerini olumsuz etkiledi.

Ama tüm bunlara rağmen sektörde yaşanan daralmayı kalıcı değil, dönemsel olarak görüyoruz. Dolayısıyla içerisinde bulunduğumuz bu olağanüstü süreci de en kıza zamanda aşacağımıza olan inancımız tamdır. Beklentimiz; yaz dönemiyle birlikte sektörde başlayan iyileşmenin önümüzdeki süreçte de devam edeceği yönünde. Özellikle tedbirler konusunda ortaya çıkan rehavetler nedeniyle son dönemde tekrar yükselmeye başlayan vaka sayılarıyla karşı karşıya olduğumuz bir dönemdeyiz. Ancak, başlanılan aşılama çalışmalarıyla birlikte önümüzün aydınlık olduğunu düşünüyoruz.

Ayrıca, 2020 yılında sektörümüz, ülkemizin yaşadığı deprem felaketlerinde üstüne düşen görevi fazlasıyla yerine getirdi. Felaketzedelerin kaldığı çadır kentlerin ısınması ve yemek yapılmasında gerekli olan tüp ve ısıtıcı tedariki konusunda canla başla uğraşmış ve ihtiyaç karşılanmıştır. LPG sektörünün önemli bir iş kolu olan tüplünün, sadece bu zor zamanlarda değil, her zaman önemli bir enerji kaynağı olarak görülmesi en önemli arzularımızdan biridir.

2020 yılında için sektör adına önemli gelişmelerden biri de uzun yıllardır sivil toplum kuruluşlarıyla beraber takipçisi olduğumuz LPG’li araçların AVM’lerin kapalı otoparklara alınmasıyla alakalı konunun çözüme kavuşturulmasıdır.

Türkiye LPG sektörü, 2005 yılından bu yana özel kanunla yönetilen, dünyanın en önemli ülke pazarlarından biridir. Gerek otomotiv alanında yıllık 3,3 milyon tonu bulan otogaz tüketimi, gerek 4,7 milyonu bulan LPG’li araç sayısı ve gerekse de 10.300’ü aşan istasyon sayımızla da dünyanın bu alanlardaki lider ülkesiyiz. Genel LPG tüketimi ile de Avrupa ve Dünya ölçeğinde önemli noktalarda bulunuyoruz. Bu konunun sektöre olumlu katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.

Ayrıca 30 milyar TL’ye ulaşan piyasa büyüklüğümüz ile yaklaşık 100 bin insanımıza istihdam sağlıyoruz. Sektör olarak, bugün tüm dünyada ‘Temiz Enerji’ kaynağı olması özelliğiyle teşvik edilen LPG’nin; sağlıklı bir çevre, sürdürülebilir bir gelecek ve büyüyen enerji ihtiyacına kaynak çeşitliği yaratmak açısından ülkemizdeki kullanım alanlarının artırılması gerektiğini savunuyoruz. Ancak büyük yatırımlara ihtiyaç duymayan, mobil, erişilebilir, verimli, ekonomik bir yakıt olan LPG, bugün ülkemizde alternatif enerji kaynaklarına kıyasla özellikle de kalorifik değer anlamında doğalgazın yaklaşık 40 katı kadar vergi yükü altında bulunuyor. Dolayısıyla vergide eşitliğin sağlanmasıyla yatırım ve gelişim noktasında çok önemli bir potansiyele sahip olan LPG’nin; ülkemizin yarınlarına katkı sağlamaya devam edecektir.  Ayrıca LPG, büyüyüp gelişmekte olan ülkemizin artan enerji ihtiyacına yönelik kaynak çeşitliliği ve güvenliği açısından çok önemli bir fırsat oluşturduğunu da düşünüyoruz.

LPG; yeni yılda da dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de en hızlı büyüyen enerji kaynaklarından biri olmaya devam edeceğine inanıyor ve temenni ediyoruz.

ADER Başkanı Arash Repac

“Sektörün tüm bileşenleri olarak, bu önemli süreci en başarılı şekilde beraberce atlatacağımıza inancım tam”

2020 Yılına damga vuracak en önemli konu şüphesiz Covid-19 ve pandemi süreci. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu önemli süreç tüm alanlarda tüm sektörlerde kendisini derinden hissettirmiştir. Dünya petrol piyasasında yaşananlara endeksli olarak Türkiye akaryakıt sektöründe de köklü değişiklikleri beraberinde getirmiştir.

ADER üyeleri olarak pandeminin ilk günlerinden itibaren öncelikle çalışanlarımız, istasyonlarda görev alan herkes ve tabi ki hizmet verdiğimiz değerli müşterilerimiz için sosyal sorumluluklarımızı ön planda tutarak verdiğimiz sözlerimizi yerine getirmeye devam ettik.  Yasa ve tebliğler çerçevesinde oluşturduğumuz pandemi önlemlerine ve gerekliliklerine bundan sonra da azami önem vermeye devam ediyor olacağız.

2020 Yılını sadece ADER olarak değil, tüm sektör oyuncuları olarak birlikte hareket ederek, dayanışma içerisinde geçirdiğimize inanıyorum. Sadece dağıtıcı firmalar olarak değil, bayilerimizden tedarikçilerimize kadar sektörün tüm bileşenleri olarak, bu önemli süreci en başarılı şekilde beraberce atlatacağımıza inancım tamdır.

Türkiye’deki akaryakıt sektöründe organik ve sürekli büyüme anlayışımızda bu önceliklerimiz ve sorumluluklarımız dahilinde devam edecektir.

2021 Yılının sektörümüz ve tüm ülke için sağlıklı, başarılı ve kazançlı bir yıl olmasını temenni ederim.

TABGİS Başkanı Ferruh Temel Zülfikar

“Sektörle kamu kurumları arasındaki iletişim gücü sektörümüzdeki̇ sorunların çözümünde doğru zamanlama ve etkin sonuçların ortaya konulmasında büyük önem taşıyor”

Her açıdan son derece zorlayıcı bir yılı geride bırakıyoruz. Pandemi nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de maalesef ki hayatını kaybeden binlerce insanımız oldu ve bu üzücü süreç devam ediyor.  Covid-19’un en kısa sürede kontrol altına alınıp hastalığın sönümlenmesi aşamasına geçebilmek şu anda en büyük temennimiz elbette.

Virüsle mücadele ederken özellikle sağlık, eğitim, ekonomi alanlarında ister istemez geriledik. İçinden geçtiğimiz bu zorlu dönemin en büyük savaşçıları hiç şüphe yok ki sağlık çalışanları oldular. Bu sürecin aşılmasında en başta onların gayreti ve özverili çalışmalarının olduğunun farkındayız ve ne kadar teşekkür etsek az kalır.

Diğer yandan pandemi koşullarında bile olsa hayatın olağan akışını aksatmadan yürütmeye çalışan akaryakıt sektörünün de dahil olduğu hizmet ve endüstriyel alanda 7/24 çalışan ulaşım, lojistik, gıda gibi sektörlerin de kendi alanlarında gösterdikleri gayretli çalışmalarını unutmamak gerekiyor. Ama akaryakıt sektörü olarak diğer sektörler açısından ne kadar kilit bir noktada bulunduğumuzun da bu dönemde daha çok fark edildiğini düşünüyorum.  

Özellikle akaryakıt istasyonlarında sahada her türlü zorlayıcı koşula rağmen akaryakıt gibi stratejik bir ürünün ikmalini aksatmadan sürdürmeye devam ediyoruz. Bu durum mesleğimiz özelinde sadece pandemi döneminde değil, her zaman gurur duyduğumuz bir özelliğimiz ve bunu mümkün kılan da elbette tüm bayi meslektaşlarımızın ve değerli çalışanlarımızın büyük özverisi olmuştur.

2020 yılı öncesinde özellikle son bir buçuk yıl akaryakıt bayileri açısından gerçekten sıkıntılı bir süreçti. 2019’un ikinci yarısından itibaren tam bir toparlanma sürecine girilmişti ki ne yazık ki bu defa da hiç kimsenin öngöremeyeceği bir salgın ve yarattığı ekonomik daralmayla mücadele etmeye başladık. Bu dönemde akaryakıt istasyonlarının gelir-gider dengesi daha fazla bozulmaya başladı.

Biz TABGİS olarak yıllardır bayi ve dağıtıcı paylarını enflasyonla eşitleyecek bir yöntem belirlenmesinin daha doğru olacağını savunuyoruz ve çalışmalarımızı da bu yönde sürdürüyoruz. Özellikle içinden geçtiğimiz şu zorlu günlerde, AB ülkelerindeki koşullara endekslenerek belirlenen dağıtım payları yerine kendi sektörümüzdeki ve ülkemizdeki ekonomik koşulları esas alan bir metodolojinin benimsenmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.

Yeni yılda EPDK’dan bu yönde bir düzenleme yapması beklentisi içindeyiz. Diğer yandan, bayilerin genel giderleri ve maliyetlerin paylaşımıyla ilgili şeffaflık sorunlarının ortadan kaldırılmasına yönelik EPDK nezdinde yaptığımız çalışmalar neticesinde sorunun üzerine hassasiyetle giden EPDK’nın dağıtıcı ve bayi marjlarının paylaşımına ilişkin aldığı kararın olumlu etkileri de bu yıl sözleşmelerini yenileyen meslektaşlarımızca hissedilmeye başlandı.

EPDK’nın bu düzenlemesi, maliyetin hakkaniyet çerçevesinde ilgilisi tarafından yükümlenmesini sağladığı gibi detaylarına hakim olamadığımız giderlerin de şeffaf bir ortamda paylaşımını sağladı. EPDK’nın 2020 yılı içinde olumlu neticelerini gördüğümüz bir başka düzenlemesi de kayıp-kaçağın önlenmesi adına dağıtıcı kriterlerinin belirlenmesi için yaptığı düzenlemeler oldu. Bu bakımdan da EPDK’ya ayrıca teşekkür ediyorum. 

Ancak, kayıt dışı ekonomi topyekun bir mücadeleyle ortadan kaldırılabilir. Piyasamızda yazarkasa, ulusal marker ve otomasyon sistemine rağmen hala sürekli ve yüksek oranlarda indirimli olarak yapılan akaryakıt satışları varlığını koruyor. Aslında bu bir sonuç, asıl sorun bu sonucu meydana getiren illegal zinciri kırabilecek ve ortadan kaldırabilecek düzenlemelerin yapılması. Mesela otomasyon sistemi ile yazarkasanın manipüle edilmesini engellemek gerekiyor. Bunun için sektör taraflarıyla birlikte sektöre bu ürünleri sağlayan tedarikçilerin de yasal sorumluluklarının belirlenmesi ve denetlenmeleri gerekiyor.

Sektöre girişlerde lisans talebinde bulunacakların sadece EPDK tarafından getirilmiş olan kriterlere göre belirlenmemesi gerekir. Bu kişi veya kuruluşların kurumsal niteliklerini ortaya koyacak incelemelere de ihtiyacımız var. Örneğin sermaye yeterliliğinin sadece yeminli mali müşavir raporuna bağlı olmaması, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından bu yeterliliğin incelenip uygun görülmesinin ardından EPDK’dan lisans aşamasına geçilmesi gibi otokontrolü daha fazla sağlayacak çeşitli düzenlemeleri içeren bir döngü içinde piyasada faaliyet gösterilmesini istiyoruz.

Sendikamız tarafından bu konuları ayrıntılarıyla içeren raporlarımızdan da yola çıkarak Maliye Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve EPDK’mızdan yeni sene itibariyle bu düzenlemeleri hayata geçirmelerini bekliyoruz.

Mevzuat düzenlemeleri kapsamında bu yıl Çevre Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulanlar sektörümüzü oldukça zorlayacak bir nitelik taşıyor. Benzin ve Naftanın Depolanması ve Dağıtılmasından Kaynaklanan Uçucu Organik Bileşik Emisyonlarının Kontrolü Yönetmeliği 5 Aralık itibariyle yürürlüğe girdi. Ancak, tüm sektör yıl içinde bu uygulamanın ertelenmesi için büyük bir çaba harcadık. Çünkü Yönetmeliğin gereğini yerine getirebilmemiz için tüm sektör olarak yaklaşık 6 Milyar Türk Lirası tutarında bir yatırım yapmamız gerekiyor.

Sektör temsilcileri olarak pandemi koşulları altında böylesine büyük bir maliyetin sektörde yaratacağı olumsuz etkilerini anlatmaya çalıştık, üstelik bu tutarın çok büyük bir kısmını yurtdışı alımlarına harcamak durumunda kalacağız. Bu da ülke ekonomimiz açısından değerlendirildiğinde ayrı bir yük getiriyor. Girişimlerimiz neticesinde Yönetmelikle ilgili bir değişiklik taslağı hazırlandı Bakanlık tarafından ancak maalesef bizleri bu yükten kurtaracak bir taslak olmadığını değerlendiriyoruz. Taslak henüz yürürlüğe konulmadı,  umuyoruz ki Çevre Bakanlığımız sektörümüzün bu haklı talebini olumlu karşılasın ve yeterli sürelerde ertelemeye gitsin.

Yine Çevre Bakanlığımız tarafından bu yıl Haziran ayında İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’te bir değişiklik yapıldı. Bu değişiklik sektörümüzde devir işlemlerini tamamen kilitledi. Çünkü, devirler önceden dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılabilirken yeni düzenlemeyle işyerinin fiziki durumu da incelemeye tabi oldu. Maalesef şöyle bir sorunumuz var sektör olarak, tesis ve istasyonlar açıldıktan sonra komşu parselde açılacak okul, hastane vb. işletmelere mesafe gözetilmeden ruhsat veya belge veriliyor.

İstasyon devredilmek istendiğinde sonradan açılan bu yerlere mesafe tutmadığından devir işlemi bekletiliyor. İstasyonları veya tesisleri sonradan bu mesafelere uygun hale getirebilmek neredeyse mümkün değil. TABGİS olarak da çok yoğun bir mesaiyle bu konuda bir değişiklik çalışmasının yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz, ayrıca dava da açtık. Yaptığımız görüşmeler olumlu yönde ilerliyor, Çevre Bakanlığımızın bu konuda gerekli adımları atacağını düşünüyoruz.

Sonuç olarak, büyüklüğü ve katma değeri açısından devasa olan akaryakıt sektörünün elbette küçük-büyük birçok sorunu var. TABGİS olarak bu sorunların tamamına temas ederek ve çözüm üreterek ilgili tüm Kamu Kurumlarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Kamu-sektör iletişimi açısından da giderek kuvvetlenen ve bu sorunların her birinin üstesinden gelmeye çok daha muktedir bir işbirliği içinde olunduğunu düşünüyorum. Bu işbirliğinin artarak devam etmesi çok önemli. Çünkü, hem kamu kurumlarının birbirleri arasında, hem de sektörle kamu kurumları arasındaki iletişim gücü sektörümüzdeki sorunların çözümünde doğru zamanlama ve etkin sonuçların ortaya konulmasında büyük önem taşıyor.

2021 yılı için en büyük temennimiz öncelikle ülkemiz adına pandeminin en kısa sürede bitmesi ve hep birlikte eski sosyal hayatımıza sağlıkla sıhhatle dönebilmemizdir. Yeni yılın sektörümüz ve ülkemiz adına her alanda çok daha güçleneceğimiz sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl olmasını diliyorum.

PÜİS Genel Başkanı İmran Okumuş

“2021 yılında Covi̇d-19 salgınının sona ermesi̇ ve tüm insanlığın bu virüsten kurtulması en büyük dileğimiz”

2020 yılında tüm dünyada olduğu gibi ülkemize ve sektörümüze damgasını vuran en önemli konu Covid-19 salgını oldu.

Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde başlayan salgın, 2020 yılının başından itibaren hızla tüm dünyaya ve ülkemize yayıldı. Alınan tüm tedbirlere rağmen salgının etkileri hala devam ediyor.

Salgının önlenmesi için sokağa çıkma yasağı başta olmak üzere alınan bir dizi tedbir ve salgın endişesi vatandaşlarımızın sosyal yaşamlarını önemli ölçüde sınırlandırdı. Sosyal yaşamdaki hareketliliğin azalması da akaryakıt sektöründe satışların çok önemli boyutlarda, hatta bazı dönemlerde yüzde 60’a varan oranlarda düşmesine neden oldu.

Akaryakıt tüketiminin düşmesinin yanı sıra, başta enerji olmak üzere maliyetlerde meydana gelen artışlar, zaten çok kısıtlı bir marj ile çalışan bayileri ciddi ekonomik sıkıntılarla baş başa bıraktı.

Bu ekonomik sıkıntıları aşmak için bayiler bir yandan finansman bulmaya çalışırken, diğer yandan da verdikleri taahhütler nedeniyle dağıtım şirketleriyle karşı karşıya geldiler.

Devletimizin vergisini kaçırmak suretiyle gerçekleştirilen maliyetin altındaki fiyatlarla yapılan satışlar ve bu nedenle bayilerimizin uğradıkları haksız rekabet, ne yazık ki tüm girişimlerimize rağmen, 2020 yılında da bir çözüme kavuşturulamadı.

Öte yandan tehlikeli madde güvenlik danışmanı, iş güvenliği uzmanı, sorumlu müdür gibi uygulamalar, Sendikamızın yoğun girişimlerine rağmen bayilerin üzerinde birer yük olmaya devam etti.

Bunların yanı sıra, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’te 9 Haziran 2020 tarihinde yaptığı değişiklikle akaryakıt istasyonlarının devir halinde müktesep haklarının ellerinden alınması da 2020 yılında biz bayileri mağdur eden olumsuz gelişmelerden biri oldu.

2020 yılında sektörümüzün gündeminin en önemli konularından biri yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan Benzin ve Naftanın Depolanması ve Dağıtılmasından Kaynaklanan Uçucu Organik Bileşik Emisyonlarının Kontrolü Yönetmeliği oldu. Bu yönetmeliğin sektörümüze getireceği yük yaklaşık 6 milyar TL. Yönetmelik hükümlerinin en az 10 yıl ötelenmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığına sektörün diğer sivil toplum örgütleri ile birlikte yaptığımız başvuru henüz olumlu sonuçlanmadı.

Dolayısıyla 2020 yılı bayilerimiz için gerçekten adeta yaşam savaşı verdikleri bir yıl oldu.

Bu kadar olumsuz geçen bir yıldan sonra doğal olarak tüm umutlarımızı 2021 yılına bıraktık.

Her şeyden önce bayilerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için ekonomik olarak desteklenmeleri şart. Özel oranlı kredi imkanı, vergilerde indirim, indirimli elektrik ve su ile tehlikeli madde güvenlik danışmanı, sorumlu müdür uygulaması ve iş güvenliği uzmanının tek kişide birleştirilerek üzerimize bindirilen istihdam yükünün azaltılması bayileri ekonomik olarak rahatlatacaktır. Bununla ilgili talep yazılarımızı ilgili Bakanlıklara pandemi sürecinde ilettik, iletmeye de devam ediyoruz.

Dileğimiz 2021 yılında girişimlerimize olumlu cevap verilerek sektörümüzü rahatlatacak adımların atılmasıdır.

Akaryakıt ürünlerinden alınan KDV’nin ÖTV’ye eklenmesi, otomasyonda uçtan uca takip sisteminin yapılarak alınan verilerin Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile de anlık olarak paylaşılması, kullanıcıların depolarına da otomasyon sistemi zorunluluğunun getirilmesi, teminat miktarının arttırılması başta olmak üzere dağıtım şirketi kurma şartlarının gözden geçirilmesi gibi alınacak önlemlerle maliyetin altındaki fiyatlarla yapılan satışların sektörün gündeminden kaldırılması 2021 yılı beklentilerimizin üst sıralarında yer alıyor.

İşyeri Açma ve Çalışma Yönetmeliğinde yapılan değişikliğin yaratacağı mağduriyetin önlenmesi için yönetmelikten önce kurulu olan istasyonlara müktesep hak tanınması ve İşyeri Açma Ruhsatı ve İşyeri Çalışma Ruhsatı olmak üzere ruhsatların ikiye ayrılması yine 2021 yılında gerçekleşmesini istediğimiz konulardan biri.

2021 yılında hayata geçmesini istediğimiz bir başka konu da Benzin ve Naftanın Depolanması ve Dağıtılmasından Kaynaklanan Uçucu Organik Bileşik Emisyonlarının Kontrolü Yönetmeliğinin en az 10 yıl ötelenmesi.

Bu süreçte dağıtıcılardan da bir talebimiz var. Bu talebimizi daha önce dağıtıcıların üye oldukları derneklere yazılı olarak iletmiştik. Bu vesileyle yeniden dile getirmek istiyorum. Dağıtıcılardan talebimiz, pandemi sürecinin getirdiği olumsuzlukları göz önüne alarak içinden geçtiğimiz bu olağanüstü dönemde bayilere taahhüt konusunda baskı yapmamaları.   

Yapılan aşı çalışmalarının da etkisiyle 2021 yılında Covid-19 salgınının sona ermesi ve tüm insanlığın bu virüsten kurtulması en büyük dileğimiz.

Pandemi sürecinde Sendikamız da Covid-19 nedeniyle önemli can kayıpları yaşadı. Bu süreçte kaybettiğimiz tüm yönetici ve üyelerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Yeni yıl münasebetiyle sektörümüzün tüm yönetici ve çalışanlarına, Sendikamız yönetici ve üyelerine sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.

EPGİS Başkanı Fesih Aktaş

“Zorlukların yılını başarılarla uğurluyoruz”

İçinden geçtiğimiz yılı tanımlamak istesek herhalde çoğumuz zorlukların yılı demeyi seçecektir. Bu yılın ana gündemi olan Covid-19 salgını tüm dünyayı etkilediği gibi ülkemizde de birçok sonuca yol açtı. Akaryakıt sektörü olarak, satış ve karlılıkların azaldığı bir dönemde salgınla karşılaştık. Buna rağmen her bir bayimiz, bir nevi kamu hizmeti sağladığının bilinciyle gerek akaryakıt gerekse alışveriş anlamında insanlarımıza hizmet vermeyi sürdürdü. Hep birlikte bu güçlüklerin üstesinden gelebilmek için el ele verdik.

Pandeminin başladığı Mart ayında alınan tedbirlerde istasyonların nöbet sistemine geçişine sendika olarak ilk andan itibaren itiraz ettik bunun sektöre uygun bir yapılanma olmadığını çok net olarak dile getirdik lakin sektörün diğer bileşenlerinin ısrarlı tutumu ve gazetelere olan beyanatları nedeniyle maalesef devreye alındı. Bu dönemde patlayıcı ve parlayıcı özelliği olan akaryakıt istasyonlarının kapalı tutulması fiziken mümkün değilken burada zorunlu olarak tutulan personelin satış yapamaması ayrıca garabet halini almıştı. Bundan hareketle sendika olarak çeşitli mecralarda ve ilgili kurum ile ısrarlı takip ve görüşmeler sonucunda son yapılan yönetmelik ile bu garabet sistemin ortadan kaldırılmasını sağlamış olduk.

Yine bu dönemde pandemiden etkilenen sektörler için açıklanan ekonomik istikrar kalkınma paketine akaryakıt sektörünün de alınması için Lobi faaliyetinde bulunduk ve sonuca ulaşmasında etkili aktörlerden biri olma başarısını elde ettik, bu destek ile sektör oyuncuları kısa çalışma ödeneği ve vergilerin ertelenmesi hususunda verilen desteklerden faydalandı.

Bu dönemde sendikamız Vakıfbank ve Halk Bankası ile yaptığı üyelerine özel bir çalışma ile piyasa fiyatlamalarının altında  POS oranları alarak ekonomik açıdan daralan üyelerimizin nefes alması için attığı bir başka adım oldu. Üyelerimize ek katkı olması adına Aydem/Gediz elektrik ile yaptığımız özel anlaşma ile ucuz ve sabit fiyatlı elektrik kullanmalarını 2021 yılı içinde mümkün hale getirerek istasyonların çalışma maliyetlerinde ek katkı sunduk.

Ve yine bu yıl maalesef sendikamızın merkezinin de bulunduğu İzmir’imizde çok üzücü bir deprem yaşadık. Acı tecrübeler hatıramızda yer aldığı gibi birlik ve beraberliğimizin gücünü o zaman da bir kere daha görme fırsatımız oldu. Sendikamız önderliğinde akaryakıt sektörü özelinde başlattığımız yardım kampanyasına destek olan tüm bayilerimize bu vesileyle bir kere daha teşekkür ediyorum.

Sektörümüzün sorunlarının çözümüne yönelik temsil görevimizi layığıyla yerine getirmeye çalıştık. Bir anlamda zorlukların yılını başarılarla uğurluyoruz diyebiliriz.

2021 yılından beklentilerimize baktığımızda, en büyük sorun olarak kar paylarının durumu ve yapılan müdahaleleri sayabiliriz. Bu anlamda, sektör beklentilerinin başında kar paylarının iyileştirilmesini ve müdahale enstrümanının sektörü pozitif ayrıştıracak şekilde yeniden güncellenmesini sayabiliriz. Ticaretini kurallara uygun yapan akaryakıt bayilerinin bir taraftan fatura kaynaklı kaçakçılık yapan oyuncularla rekabet zorunluluğu, öbür taraftan ise tavan baskısı altına girmesi, ticaretin devamlılığı için oldukça dar bir alan bırakmaktadır. Artık kamuoyunun gündemine de giren bu konunun, kamunun farklı karar alıcıları tarafından eşgüdüm içerisinde çözüme ulaştırılması zamanının geldiği kanaatindeyiz. Bu konuda sendikamızın fikir sahibi ve öncüsü olduğu fiyatlar üstündeki yüzde 18’lik KDV oranının yüzde 1’e çekilip aradaki 17 puanlık farkın ÖTV ye eklenmesi fikri bu bataklığın kurutulmasındaki yegane çözümdür. Bu konuda sevinçli olduğumuz kısım bu konunun diğer sektör temsilcilerince de artık kabul görüp onlarca da savunulmaya başlanmasıdır.

Öte yandan, bu yıl yapılan düzenleme ile akaryakıt istasyonlarının devrinde ve yeniden ruhsatlandırılmasında başlayan sorunun önümüzdeki yılda çözülememesi sektörümüze ne yazık ki büyük zarar verecektir. Sendika olarak bu konuyu öncelik listemize alarak, Çevre ve Şehircilik Bakanımız ve ilgili Genel Müdürlüğümüzle yürüttüğümüz iletişime ek olarak hukuki kanallar ile de çözüme ulaştırma arzusundayız. AB Direktiflerine uyum çerçevesince yine Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, benzin buharının geri kazanımı için kurulması istenen sistemin maliyeti akaryakıt sektörünü deyim yerindeyse kara kara düşündürmektedir. Bu kuruluma ilişkin zaman ve maliyet isterleri ne yazık ki sektörün kaldırabileceğinin çok ötesindedir. Akaryakıt sektörü yeni yılda bu konuya bir çözüm beklentisi içindedir.

Son olarak, 2020’yi tamamlamaya yaklaştığımız bu günlerde, yeni yılın gerek sektörümüze gerekse ülkemize yeni bir soluk getirmesini diliyor, tüm vatandaşlarımızın yeni yılını kutluyorum.